Adamda Hiç Albay Tipi Yok
Tesadüfen tanıdık adamı, meğer bizim hemen yanı tarafta ki B blok da oturuyormuş. Aktarma yapan otobüsü beklerken birazda göz aşinalığı vardı zaten, tanışmış olduk. Albay emeklisi olduğunu söyledi... Şöyle baştan aşağı bir süzdüm boyu bir elli beş bilemedin bir altmış.
Hemen hemen her çok katlı büyük bir apartmanda ya bir iki emekli albay ya da emekli başçavuş vardır mutlaka, hele bu Albayımda onlardan birisi olsa gerek, diye düşünmeden edemedim. Askeriyeye böyle kısa boyluları almazlar. İsmini söyledi Nejat diye ama, soy ismini bende sormadım o da söylemedi...
Albay dediğin adam, emeklide olsa şöyle bir heybetli olur azıcık. Konuşması filan böyle derinden davudi bir sesle olur. Boru değil yani anlı şanlı Türk Askeri Türk Albayıdır O, emekli de olsa beş yüz metre uzaktan tanırsın. Hani insanın aklına gelmiyor değil ''Acaba beni saf buldu da kafa mı yapıyor bu zatı muhterem.''
Günümüzde her köşe başından sahte doktor, sahte profesör, sahte avukat, sahte dişçi çıkıyor da sahte Emekli Albay niye çıkmasın. Asker dediğin adam biraz yapılı, omuzları geniş filan olur, bu tam Karamürsel Sepeti denilecek bir tip... Tutup da ''Bir kaç askerlik fotoğrafın filan var mı ağabey, senin devrelerden kurmay olup paşa olan kimlerdir?'' filan diye de soramıyor insan haliyle...
Bizde askerlik yaptık onbaşı çavuş olarak, gerçi seneler geçmişte olsa, az çok karavanaya kaşık sallamışlığımız, az çok eğitim alanının tozunu yutmuşluğumuz var. Bir bakışta anlamasak da adamın asker olup olmadığını, azıcık konuşturduk mu anlarız... Hangi taburdaydın, hangi alaylarda askerlik yaptın devrelerin kimler? Bir kaç akıllı soruyla insan anlar karşısındakinin asker olup olmadığını çözer insan. Bizim eskiden bir meslektaş vardı, ismi lazım değil, kendisine hep Albay dedirtirdi, güya Bosna Savaşına katılmış da orada ona albay payesi vermişler filan, anlayın işte kafadan kırık biraz, bu da sanki öyle bir olay gibi geldi bana ya, neyse fazlada kurcalamayalım... Belki de gerçekten albaydır...
Belki lakabı òyledir hocam,kimilerine avukat,gazeteci,doktor,hoca vs derler olmadıkları halde. Bizim o yörelerde askerliğini sıhhiye olarak yapmış amca vardı herkes doktor yerine ona giderlerdi ve ona gerçek doktormuş gibi itibar ederlerdi oysa çiftçilik yapardı adam. Kutlarım selamlar.
Merhaba Ahmet Bey, günlük sıradan olayları anı-öykü olarak yazmanız tıpkı Türk yazın dünyasının duayenlerinden Orhan kemal gibi. O, garip kalemiyle geçiniyordu. Siz ise bizlerin içimizi ısıtmak için yazıyorsunuz öncelikle. iyi ki varsınız. Esenle.