Adı Ömür Gözleri K/ömür Karasıydı Kadının
Yaz gelip çatmıştı ağaçlar daha bir neşeli, deniz daha bir çoşkuluydu.
Sahil cıvıl, cıvıl insanlarla dolmuştu, onlardan biriydi Ömür şirin mi şirin, ufak tefek, dünya tatlısı bir kızdı...
Doğduğu büyüdüğü bu güzel belde de, her yaz denizin, güneşin ve kumun tadını doyasıya çıkarırdı...
En son geçen yıl, görmüştü karşı dairede oturan genç adamı,
tatilin bitmesine iki gün kala karşılaşmışlardı...
Etkilenmişti yalan yok, fakat kimseye bahsetmedi bundan...
Üzerinden tam bir yıl geçti,
Ömür, bir çalışma yılını daha geride bırakıp biraz dinlenmek için yine bu çok sevdiği beldedeydi...
Akşam güneşin batışına yakın, sitenin önünde bir taksi durdu, içinden inen geçen yıl aklında ve gönlünde yer eden genç adamdı...
Neden çarpmıştı ki yüreği bu kadar elini kızaran yüzünde gezdirdi bir an ve gülümsedi...
Ertesi sabah sahile indi ?'dalgaların eşliğinde yürümek müthiş keyif veriyor'' dedi her adımda...
Karşısından gelen adamı fark etti birden...
Ömür, akşamdan beri düşündüğü, yok, yok geçen seneden beri aklından çıkmayan adamı karşısında görünce eli ayağı birbirine dolandı.
O an binlerce kelebek kanat çırptı yüreklerinde bu iki gencin...
?'Günaydın ?' dedi Ömür
?'Günaydın''diyerek karşılık verdi genç adam...
Eros yine boş durmuyordu anlaşılan, bu iki gencin yürekleri tam on iki den vurulmuştu...
Beraber yürüdüler, konuştular havadan sudan...
Bu buluşmaları diğer günler takip etti etkilenmişlerdi birbirlerinden.
Telefonlar alındı, verildi, belli ki tatil bittikten sonra da görüşmek ti niyetleri.
Ne çabuk geçmişti tatil, büyük şehrin keşmekeşi bekliyordu artık onları...
Veda zamanı gelmişti!!!
İstanbul'da, buluşmak üzere ayrıldılar...
Vapur alıp götürmüştü Ömür'ü genç adam uzun süre el salladı peşinden...''bir an önce gitmeliyim'' dedi...
?'Adı Ömür gözleri K/ömür karası bu kadının ardından''
Birkaç gün dayanabildi bu hasrete ve İstanbul da aldı soluğu...
Her şey güzel giderken fısıltı gazeteleri boş durmuyor yazıyordu!!!
Ömür huzursuzdu ?'ya giderse, ya başka birisini severse'' diyerek kendi kendini yiyip bitirmeye başlamıştı...fısıltı gazetesi yazarları genç adamın çapkın olduğunu fısıldamışlardı Ömür ün kulağına...
Evet, yakışıklı kariyer sahibi kendisini çok iyi ifade eden biriydi,
etrafında dolanan kız sayısı da az değildi hani, fakat onun gözü bir tek Ömür ü görüyordu...
Ömür ü hastalıklı bir kıskançlık sarmıştı bir kere
genç adam geçmişte bırakmıştı bütün maceralarını bundan sonrası Ömür'dü...
uzun sürmedi bir hiç yüzünden kavga etmeler küsmeler ve gitmeler
Bir akşam yemeğinde fena kapıştı bu iki sevgili bir fındık kabuğunu doldurmazdı bahaneleri...
Kazanmıştı fısıltı gazetesinin yazanları!!!
Genç adam gitti...
Ömür sarsılmıştı ...
günlerce hayata küstü kimselerle görüşmedi...
nasıl yaşanacaktı bundan sonrası?
Çalıştığı şirketten izin alıp şehirden uzaklaştı.
Sayısız talipleri çıktı annesi ?'artık evlen çoluğa çocuğa karış'' diye nasihatlerde bulunsa da Ömür duymadı bu sözleri...
Genç adam;
gittiği hiçbir şehirde mutlu edemedi kendini başarı, kariyer avutmadı yüreğini fakat her ikiside inat etmişti bir kere, aramadılar birbirlerini...
İnanılması zor olsa da aradan on uzun yıl geçti!
On defa 365 gündü bunun diğer adı,
On defa dökmüştü takvimler yapraklarını
bütün mevsimlerin adı artık Hazandı...
?'belki arar'' diye beklenen on inatçı yılın ardından bir sabah ellerinde, papatyalarla çıkageldi genç adam...
Kapıyı açan, Ömür şaşkın birazda tutuktu...
Geçen yıllar boyunca defalarca,
Bölmüş, çarpmış, toplamış, çıkarmış hatta sağlamasını yapmıştı, her hesabın sonunda çıkan şey aynıydı üç harfli bir şeydi sonuç...
Adı AŞK tı işte.
Yeteri kadar savrulmuştu yapraklar geriye savuracak kaç yaprak kalmıştı takvimde meçhuldü...
Sadece gülümsedi ve kocaman açtı kollarını, geçmiş bütün yılların acısını çıkarırcasına sarıldılar iki sevgili...
Aynı güne denk getirmişlerdi evlilik gününü yıllar sonra kavuştukları gün aynı zamanda Ömür ün doğum günüydü...
Şimdi de evlilik günü olmuştu çok mutluydular...
Yine o sevimli beldede beraber olmanın keyfini çıkarıyorlardı işte...
?'işlerini çabuk bitir yolunu gözlüyorum hasretle''dedi Ömür
?'akşam ki güzel kutlamayı kaçırmam, sevdiğim kadının doğduğu ve benim olduğu günü kutlamak için sabırsızlanıyorum''dedi genç adam...
Mutluluk sarhoşuydu her ikisi de...
Adam bildiği bütün aşk şiirlerini fısıldadı karısının kulağına söz verdiler bir kez daha ayrılmamak için...
Sonra her ikiside aynı anda bir dilekte bulundu ?'ölüm bile ayırmasın'' istediler onları...
Güzel geçen gecenin ardından yatak odalarının yolunu tuttu iki sevgili...
Saat 03.02 Ağustos'un 17. gecesi
Tabiat ana çok sancılı bir zaman geçiriyor, gökyüzünden yıldızlar bir bir kayıyordu...
Tabiat ana yeni bir günü daha doğurmak üzere hazırlanırken, şafak henüz doğmamışken yeryüzü 45 saniye beşik gibi sallandı her sallanışta başka bir can düştü toprağa önce Ömür sonra sevgili kocası sonra Ayşe, Ahmet Mehmet, Necla ve diğerleri...
Bu hazin olayda kaybettiğimiz binlerce candan biriydi Ömür ablam...
Tanrıdan rahmet ola...nurda yatsın her biri...
ÇOK GÜZEL BİR ÖYKU..KENDIMDEN PARÇALAR BULDUM ADETA..TEBRIKLERIMLE SELMA HANIM...
o geceye döndüm bir an sanki,duygu ve acılı öyküyle.
bir daha böyle bir acıyı yaşatmasın yaradanım.
emek verilmiş bu öykü için tebrikler....👍
Tebrik ederim efendim.
Çok güzel bir öykü, kurgu da mükemmel.
Başarınız daim olsun👑
gerçekten sarsıcıydı.... bende tanrıdan rahmet diliyorum... ....anlatımız çok hoştu....daim yazın....tebrik ettim.....dua ile.....