Ağlayan Gözü Değil Özüydü
Çarşıda,pazarda dolaştığımız bir çok yerde, ellerinde satmak için taşıdıkları, kimi zaman peçete,kimi zaman kalem, çakmak yada sakız vs.. gibi bir şeyler satmaya uğraşan kimileri çocuk,kimileri özürlü, kimileri engelli insanları görürüz.Bazense onları hiç fark etmeyiz bile,Görsek de sadece birey olarak bir şeyler satmak için çabalayan biri olarak görürüz.Kimilerimiz uzatılan nesnenin karşılığı olarak üç beş kuruş verir uzatılanı alırız.Bütün diyalog bu kadardır bir iki adım sonra unutur gideriz hatırlamayız bile.
Oysa biraz dikkatli baksak gözlerine, yüreklerinde taşıdıkları çaresizlikleri göreceğiz,yüreklerinde kanayan yaraların, yüzlerinde oluşturduğu acıların, mimiklerine yansıdığını göreceğiz.Bilmediğimiz yaşam şartlarındaki imkansızlıkların, onların ruhlarında açtıkları, dipsiz kuyuların varlığını sezeceğiz.Her neyse muradım edebiyat yapmak,yada okuyanların hislenmelerini sağlamak değil.Yaşanmışlığına şahit olduğum bir olayı aktarmak istiyorum.
Eli yüzü tertemiz, kucağında ellerinin sakatlığından ötürü zor taşıdığı küçük kutu ve bir elinde görene düşürecek hissi veren ucuz kırık şemsiyesiyle, bir kamu kurumundan içeri girdi.Tahminimce daha önceden tanıdığı masada oturan görevliye elindeki naneli sakız paketini uzattı.
; Vereyim mi ağabey dedi,
; Masada oturan adam önce almak istemedi, ama sonra nedendir bilinmez fikrini değiştirdi,ver bakalım,
; Kaç lira,
; Temiz yüzlü genç,
; İki lira
; Islanmışsın neden bugün çıktın
; Çıkmayacaktım ama evde tüp bitti üç gündür bir sıcak çay bile içemedik annemle
; Başka kimseniz yok mu?
; Bir kardeşim daha var o okuyor,Bir amca vardı bize yardım ediyordu ama yurt dışına gitti.
; O halde eve sen bakıyorsun,babandan maaş kalmadı mı,?
; Yok
; Tamam tüpü alalım
; Kredi kartı ile alacaktı çünkü cebinde ancak bir tüp parası vardı adamın.
; Siz tüpü nerden alıyorsunuz,
; Biz ortaklarda oturuyoruz oradan alıyoruz.
; Adam o zaman kredi kartı ile alamayacağını anladı,çünkü aydının başka bir ilçesinde idi.Elini cebine attı cebindeki parayı çıkardı üzerindeki eski elbiseleri tertemiz,eli yüzü pırıl, pırıl ve ağlamamak için kendisini zor tutan ama dudakları ve çenesi titreyerek
; Allah senden razı olsun ver elini öpeyim abi
; Diyen elleri özürlü delikanlının elini tutup yüzlerinden öptü.Sonrada dış kapıya kadar yolcu etti gelip yerine oturduğunda gözlerinden yaşlar boşalmaya başlamıştı.Ama ağlayan gözleri değildi özü ağlıyordu adamın.Ben bu olayı uzaktan izlerken adamın ağladığını gördüğümde işte insan diye düşündüm.Hatırıma Hz. Muhammet Mustafa Efendimizin bir hadisi geldi,Komşusu açken tok yatan bizden değildir hadisi ve sonrada birilerinin ortaya attığı sosyalizmin eşitlik felsefesi. 16.12.09
Osman bey, canım kardeşim; toplumun dugularını kötüye kullana kullana bizlerde duygu mu koydular ki, insanlarla ilgilenip iletişim kuralım. Kime nasılsın desen. Bin ah işitiyorsun.
Toplumda ağamayanı yok ki, zengini fakiri herkes ağlıyor.
Gerçekten bu hikayede olduğu gibi gerçek ihtiyaç sahibi insanlar onurlarıyla yaşamaya çalışırlarken bazı onursuzlarda her şeyi yaptıklarından toplum birbirinden ister istemez uzaklaştı. Dolayısıyla toplumda dayanışma zayıfladı. Buna bağlı olarakta gerçek ihtiyaç saahipleri toplumda korumasız kaldılar.
Güzel bir öyküydü kutlarım.
gerçekten de iyi bir gözlemcisiniz ... eğer gözleriniz bu saflığı gördüğü gibi nankörlüğüde görebilirse yapılan hiç bir yardım boşa gitmez kimse kimseyi dolandıramaz ... sadece bakmasını bilmeli çerçevelerimiz temizlemeliyiz 🙂
Bağdaştırı mükemmel.
Var olunuz efendim. Çok hoş.
Tebrikler
Saygılarımca
Ne güzel bir gerçek insan ve sultan olma adına... Bir hikaye vardı yazıp baş ağrıtmayacağım ama sonunu paylaşmak istiyorum. Yine çaresizlik...Ve insanın içine gelen veya verilen ilham da diyebiliriz, diyor ki insana: hani o komşusunun açlığına şahit olup ama vermek istemeyen ellere, görmek istemeyen gözlere ve Allah versin diyebilen kalplere diyor ki : " O içaresizlere ulaşmak için seni yarattım ya..." En masumundan güzel dualarımla...Tebrikler...
👍Temelde bir kere islamı tam bilmeme ve ön yargılar var. bu toplum zekatın fitresini ve sadakasını vermiş olsa ortada bu sorunlar olmazdı...herkes birilerinin elinden tutsa ne ii olurdu duyalı bir yazı efendim.. syl