Altın ve Taş
Çok uzun zaman önce,daha dünya üzerine canlılar inmemişken.İşte o zamanlarda değersiz bir taş parçası,değerlilerin değerlisi,güzellerin güzeli bir altına aşık olmuş.
Fakat biliyormuş,ardaki uçurumu.Bu yüzden,sevgisini,aşkını içten içe yaşamış hep.Umutsuzca,beklentisi olmadan...
Kimseye de söyleyememiş derdini.Ağlamış hep gizlice.Yosun tutmuş ağlamaktan.En sonunda en yakın arkadaşı,demire açmış derdini.Koskoca demir bile üzülmüş,taşın haline.Altını tanırmış.Gözü hep yükseklerde olan,özünü unutan biriymiş altın.Bu işin olmayacağına kanaat getirmiş demirde.Fakat arkadaşının durumuna dayanamayıp bir karar vermiş.Altına anlatacakmış,arkadaşının halini.
Altının sarayına gitmiş demir.Dökmüş içini,söylemiş taşın aşkını,altına.Altın,şöyle bir süzmüş demiri.''Cesaretine hayran kaldım''demiş.
''Fakat söyle bakalım,taşla ben hiç bir olur muyum?''diye sormuş altın.
''Tabi olamazsınız.Çünkü taş,demire bile altın değeri verir.''demiş.
Sonra çekip gitmiş demir.Anlatmış her şeyi arkadaşı taşa safça.Taş demire bakmış masumca.
''Olsun...Belki yine aşık olurum.Altını sevdiğim kadar olmaz belki ama yine sevebilirim.
Ancak senin gibi dost bulamam.En mühimi dostluktur.''demiş.
Çok uzun zaman iyi dost olmuşlar.
Ta ki yeryüzüne canlılar inip,onları ayırana dek.
Günün öyküsünü ve yazarımızı kutlarız👑