Anımsama
Geçen yaz, yazların en güzelini ve unutamayacağım anlarını yaşadım. Edebiyat dünyasının bir güzel insanı memleketime davet ettim. Bize geldi. Evimde konuk oldu. Bulutlara komşu yüksek dağların hemen yanı başlarında kurulmuş köyümde unutulmaz anlar yaşadık. Ünlü şair ve yazarlardan anlattık. Klasikleşmiş şiirler okuduk. Doğa ve müzik konulu söyleşilerimiz oldu.
Köyüm ülkemin en uzak topraklarında kurulmuş yeşillikler içinde da şirin mi şirin bir köy. Hele köy evimiz bir dünya cenneti diye nitelenebilecek güzellikte. Balkonlarının birinden gerçekten bulutlarla sürekli hemhal olan dağları seyrederiz. Diğer balkonumuzun karşısı yaz
kış yeşil orman denizi, alabildiğine sık ve gür iğne yapraklı ağaçlarla kaplı. Ve çevremiz yemyeşil çayırlarla çevrili. Hele evimizin yanı başında kurumadan, sürekli akan deremiz bir farklı hava katar muhitimize.
Orman olur da kuşlar olmaz mı? Her sabah kuşların bitimsiz ve doyumsuz ötüşleriyle güne merhaba deriz. Bu topraklar yeşilin en nadide örneğini barındırır. Uzun kış günlerinin doğayı beyaza bezediği karlar ancak nisan sonunda dağlara çekilir. Ve ilkbahar boyunca yağan yağmurlar sonucu doğa yeşillere bürünür. Mayıs başlarında kırlar mor menekşelerle çayırlar bin bir renk çiçeklerle bezenir.
Rakım yüksek. Köy evimiz bin beş yüz metre yükseklikte. Hava bozduğunda yaz ortasında soba yaktığımız çok olur. Kuzey yönümüzde Gürcistan sınır direkleri çıplak gözle gözlenir. Fabrika bacaları bu topraklarda henüz hiç tütmedi. Bakir doğamız sade halini koruyor. Bu bağlamda hava kirliliği denen olguyu bu yörenin insanları tanımaz.
Memleketimizi ilk kez ziyaret eden konuklar temiz havanıza, diş sızlatan soğuk sularımıza ve doğa güzelliklerimize hayranlıklarını gizlemezler. Doğamızın İsviçre dağlarından daha da güzel olduğunu söylerler. Yurdumuzun birçok bölgeleri kırk derecelere varan sıcaklarla yanıp kavrulurken biz serin ve temiz havada yaşamanın tanımsız ferahlığını yaşarız.
Geçen yaz köyümü ziyaret eden sevgili edebiyat dostumla betimlemeye çalıştığım yöremde güzellikler yaşadık. Zaman zaman orman içlerine geziler yaptık. Muhteşem orman havasını soluduk. Kudretten fışkıran çoban çeşmelerinden su içtik. Nadide kır çiçekleri topladık. Dağların doruklarından çıkıp vadimizi süsleyen ak köpüklü çayımızın soğuk sularına girdik. Güney illerinden gelen konuğum çayımızın aktığı yemyeşil vadiyi çok beğendi. Vadimizin 'Vadideki Zambak' romanında betimlenen doğa güzelliklerinden çok daha güzel ve gerçek olduğunu söyledi edebiyat dostum.
Anne ve babamın yaşadığı, köyümüzdeki düzenimizin bozulmadığı yıllarda uzun yaz mevsiminde köyde tarla ve çayırlarda çalışırdım. Tırpanla çayır biçer koyunlarımıza ot devşirirdik. En büyük kaygımız biçilen çayırlardaki yeşil otların kurutmak ve ıslatmadan samanlıklara taşımak olurdu. Biçilen çayırların ya da ekinlerin üzerine yağmur yağması hiç hoş olmazdı. O bakımdan radyolarımızdan en çok türküler ve hava durumunu izlerdik.
Aynı alışkanlıkla hava raporlarını hep izlerim. Gerçi biçilmiş çayırımız, toplanacak ekinimiz yok artık. Anne ve babamın vefatıyla ailemizde çiftçilik sona erdi. Geçen hafta yine eski alışkanlıkla hava raporunu izliyorum. Bizim bölgemiz Doğu Karadeniz ve Erzurum, Kars ve Ardahan yöreleri her zamanki gibi yer yer yağmurlu. Hava sıcaklığı yirmi derecelerde. Güney illerimizde ise hava sıcaklığı kırk derecelerde seyrediyor.
İşte o an uzaklarda güney illerinde yaşayan biricik sevgiliyi, edebiyat dostumu anımsadım. Çöl sıcaklarına eş değer yakıcı ve bunaltıcı sıcaklarda o güzel insan acaba ne yapıyordur? Hiçbir insanımın acı ve ıstırap çekmesini istemem. Şair ve yazar dostumun sıcaklarla nasıl mücadele ettiğini, nazik bedeninin terler içinde kaldığını, ruhunun sıkıldığını tahmin ediyorum. Elimden gelse, masallardaki gibi uçan halim olsa, hemencecik o güzel insanı göz açıp kapayıncaya kadar evinden alıp kır evimin serin balkonuna uçuruveririm.
Bu düşüncem çok hayalî olsa da birçok kez beni o arkadaşımı düşünmekten alıkoyan bir şey yok. Arkadaşım, dostum uzaklarda da olsa, onu anımsamak ruhuma acı da verse yine de güzel. Onun balkonumuzda okuduğu 'Aysima, AklımaZararsın ve daha başka şiirleri ne kadar başarılı çalışmalardı. Ses tonu; özellikle sabahları karşı ormanlarımızda şakıyan kuş seslerinin müziğine eşdeğer bir güzellikteydi.
Şair dostumun sohbetlerinin özgünlüğü normal konuşmalardan çok farklıydı. Konuşmuyor adeta lirik şiirler okuyordu. Nazik tavırları, olaylara insancıl yaklaşımlarıyla bizleri kendisine hayran bıraktı. İki haftalık ziyaretinin nasıl bittiğini hiç fark edemedik. Bizlere veda ederken kalbimizden birer parçayı da birlikte götürdü.
Geçen hafta ilçemize gittim. İlçemizde öykülere ve şiirlere konu olmuş bir güzel tepe vardır: Efkâr Tepesi. Bu tepeden ilçemizin köylerinin birçoğunu gözlemlemek mümkün olduğu gibi köylerimizi çepe çevre kuşatan dağlarımızı da seyrederiz. Gençler bu tepeye çıkar efkâr dağıtırlar. Köy ortamlarında sıkça buluşamadıkları sevgililerine şiirler yazarlar.
Bu tepede geçen yaz vuslat anları yaşadım. Dostumla bu güzel yurt köşesinden ilçemin güzelliklerini birlikte seyrettik. Anısını hiç unutamayacağım sohbetler ettik. Dağlardan esen serin rüzgârların getirdiği temiz havayla ciğerlerimizi doldurduk. Onun mavi gözlerinde yeşil ormanlarımızın yansımalarını izledim... Her son gibi o anlar bitti! Mazi oldu! Bu yılda gittim aynı tepeye. Efkâr Tepemiz beni tarifsiz hüzünlere gark etti. Bir an, şimdi güneyde, sıcaklarla mücadele eden dostumu anımsadım.
Çok kısa süreliğine de olsa yanımda bitiverse işte o an dünyanın en mutlu insanı olurum. Biliyorum. Öyle bir olasılık yok. Lakin züğürt tesellisi de olsa onu düşünmek, geçen yılın anılarını bir bir anımsamak da güzel.
Talih kuşu insanların başına bir kez konur. Dostumun geçen yaz köyümü, kır evimizi ziyareti benim için bir talik kuşu örneği oldu. Edebiyat, kitap sevgim daha bir pekişti. Yerli ve yabancı nice yazar ve şairler tanıdım yapıtlarından. Bu kez bir yazın insanını yakından gözlemleme ve onu tanıma fırsatı yakaladım. Böylesi bir olayın güzelliğini ve orjinliğini ancak yaşayanlar anlayabilir.
Ömrün oldukça her yaz mevsiminde şair-yazar dostumun ziyaretini anımsayacağım. Güneyin sarı sıcaklarında bunalan, terleyen dostumun memleketimin serin geçen köy evimde yine ağırlayabilir miyim özlemiyle yaşayacağım.
Bu öyküdeki olaylar maalesef yaşanamamış tamamen hayal ürünleridir!