Anlık Kare
Lavinya pastanesinin bahçesinde Japonya'dan getirilmiş olan kısa çam ağaçlarının yemyeşil dikenlerini yalayarak geçen güneş yavaş yavaş batıp giderken;
Cayır cayır yanan turuncusunun rengine kimse bakmamıştı.
Handiyse Rana'nın yeşile çalan gözleri o İtalyan işi porselen tabaklardan gene İtalyan işi sapları fildişleriyle kaplı çatallardan bıçaklardan uzaklaşıpta, Rana'yı uyarmasaydı, Rana'nın da umurunda
olmayacaktı karşısındaki manzara...
O an o saniye o salise koptu Rana masadan. Masadakiler damaklarında kendiliğinden ezilen çukulata tanelerinin büyüsüne kendilerini kaptırmışlarken, kaldırıma çıktı. Çıktığının kimse ayrımına bile varmadı. Aşağıda bekleşen taksilerden birine el salladı. Taksi meşhur bir "U" dönüşü yaptı. Bu dönüş hava atmak amacıyla mıydı bilinmez? Rana arka koltuğa geçti. Bal dök yala hesabı. Taksi mis gibiydi.
Sürücüye,
"Sevecen Otel" dedi.
"Nerde hanfendi bu otel? İlk kez duydum ismini". Taksici Gazi Osman Paşa Çankaya civarlarında
karın doyurduğu için elbette Hamam önüne gitmişiliği vardı ama Sevecen Otel demek ki gözlerine
çarpmamıştı. Rana,
"Bir zahmet. Hamam önü" dedi.
Yazar bozuntusunun içi sıkılıyordu. Bir ara epeyce belirdi bu sıkıntı.
Akşam haberlerinde kaza vardı. Tanınmış iş adamlarımızdan ...A.B'nin kızı bu gün öğleden sonra
feci bir trafik kazasında can vermiştir. Ailesine dostlarına baş sağlığı dileriz...
Resepsiyonda sürekli uyuyan çocuk bu kez uyumamıştı. Aksi gibi haberi de dinlemişti. Tüm meselesi yazar bozuntusuna nasıl haber verecekti? Tuttu Seyhan ablasını aradı.
" Söyle kuzuların kuzusu"!
" Abla gel ama hemen gel " dedi!
...
Rana nerde? Rana kayıp! Rana öldü mü?