Arabacı
Yaz ayları gelince Cemal'in kâbusu başlardı...
Çünkü, Cemal tarlada çalışmayı sevmez hele tütün işini hiç sevmezdi.
Tütün karığı çekmek, tütün dikmek ve diğer işlerinden nefret ederdi.
Ama buna rağmen o bir köylü çocuğuydu elinde bir mesleği yoktu, hayatını tarlada geçirmek zorundaydı.
Cemal tarla işlerini sevmezdi ama hayvanlara bilhassa atlara büyük merakı vardı.
Evlerindeki ata bakar boş zamanının büyük bölümünü atla geçirirdi.
Babasıyla tarla işlerinden kaçtığı için sürekli ters düşerdi.
-Cemal
-Cemal neredesin?
Cemal babasını duysa da duyamazlıktan gelir mümkünse ortadan kaybolurdu.
Baba oğul sürekli tartışırlardı.
-Oğlum sen adam olmayacak mısın ya?
-Bu tütünü kim dikecek kim yapacak?
-Baba ben arabacılık yapmak istiyorum.
-Nereden çıktı şimdi bu?
-Baba bak Hasan'da arabacılık yapıyor tütünden daha iyi para kazanıyor.
-Oğlum o işler senin işin değil sen asabisin olur olmaz başın derde girer.
Cemal'in babası oğlunu iyi tanıyordu, Cemal efelikle efendiliği birbirine yoğurmuş babacan bir delikanlıydı.
Haksızlığa hiç tahammül edemez hakkı yenilirse tepkisiz kalmazdı.
Cemal kafaya koymuştu bir kere ama babası da ikna olacak gibi değildi.
İsteksizde olsa saygısından dolayı babasına karşı gelemiyor tütün yapmaya devam ediyordu.
Cemal genç bir delikanlıydı ama babası artık yaşlanmıştı.
Tütün toplanmış balyalanmıştı, artık kara kış kapıdaydı.
Cemal'in babası ağır bir gribe yakalanmış başını yastıktan kaldıramıyordu.
Cemal babasının durumunu beğenmiyordu fakat doktor çağıracak paraları dahi yoktu.
Geçmiş yılın tütün parası da bitmişti artık.
Cemal ve annesi biçare yakın akrabalarına gidip ödünç para aramaya başladı.
Neyse ki bulduğu parayla eve doktor getirdi.
-Doktor bey babamın neyi var?
-Muayene edelim şimdi anlarız.
Doktor muayenede endişe içindeydi yaşlı adam gripten ziyade zatüreye yakalanmıştı.
-Baban çok üşütmüş bu ilaçları kullanalım.
-Tamam, doktor bey.
Cemal hemen eczaneye gidip ilaçları alır.
Doktorun yazdığı ilaçlar faydalı olsa da yaşlı adam fazla direnç gösteremez hayata veda eder.
Cemal o yılın hasadını pazarladıktan sonra annesine bir daha tütün yapmayacağını söyler.
Anne Cemal'in işine karışmaz, zaten annesi de yaşlanmış artık çalışamaz hale gelmiştir.
Cemal daha öncede düşündüğü gibi arabacılık yapmaya karar verir.
Elinde olan atı ve arabasını hazırlayıp arabacıların toplandığı meydana gider.
-Cemal hoş geldin, hayırdır nereye böyle?
-Arabacılık yapmak istiyorum Ali ne dersin?
-Olur, be Cemal neden olmasın.
Cemal ilk günlerde iş bulamasa da etraf edindikçe ufak tefek işlere gitmeye başlar.
Daha sonraları nakliye işlerinden başka derelerden kum taşımaya başlar.
Cemal'in atlara olan tutkusu sadece arabacılıkla kalmaz birde binek at alır.
Binek atıyla yarışlara katılmaya başlar, atlar onun bütün hayalidir.
Annesi Cemal'e bu durumundan dolayı kızar.
-Cemal oğlum ne olacak senin bu halin?
-Ne hali anne?
-Artık evlenme çağın geldi sen atlardan başka hiçbir şeyle ilgilenmiyorsun.
-Ben daha evlenmem hele biraz para biriktireyim sonra.
-Oğlum sen bu gidişle para biriktiremezsin iki at bir evin yediğini yiyor.
-Tamam, anne tamam...
-Sen bilirsin oğlum.
Yıllar bir iki bu şekilde geçerken Cemal annesini de kaybeder evde tek başına yaşar.
Aslında bu yalnızlık ona koymaya başlar annesinin söylediği gibi o da evliliği düşünmeye başlmıştır.
Daha çok çalışıp para biriktirmesi gerekmektedir, gece gündüz demez ne iş olursa gider.
Bir gün yanına bir adam yanaşır.
-Evlat bana ince kum lazım getirir misin?
-Amca buralarda ince kum yok ki.
-Deniz kıyısından getireceksin.
-Amca deniz kumu olur mu hem yasak değimli?
-Sen getirecek misin evlat?
-Peki, olur getirelim.
Cemal devamlı deniz kıyısından ince kum alarak müşterisine götürür düzenli parasını alır.
Bu işle beraber artık yavaş yavaş parası birikmeye başlamıştır.
Güzel sıcak bir yaz gününde yine deniz kıyısına kum almaya gider, arabasını yanaştırıp küreğiyle kum doldurmaya başlar.
Etrafta azda olsa denize giren insanlar vardır.
Az ötesinde alkol almış iki kişinin etrafını rahatsız ettiğini fark eder.
Yanındaki kızla denize giren gençlere sarkıntılık eden sarhoşları gören Cemal dayanamaz olaya müdahil olur.
-Hayrola hemşerim...
-Sana hayrola...
-Niye rahatsız ediyorsunuz insanları?
-Sana ne oluyor ya sen onların avukatı mısın?
-Çabuk defolun buradan kırmayım kemiklerinizi.
Sarhoşlar geriye çekilince Cemal arabasıyla hareket eder fakat onun yokluğunda yine geriye dönebileceklerini düşünür.
Arabasını yol kenarında bırakıp tekrar deniz kıyısına gider, bu defa karşılaştığı manzara onu daha da öfkelendirir.
Genç, sarhoşun biriyle yumruk yumruğa kavga ederken diğer sarhoş da kıza sataşır durumdadır.
Cemal henüz yanlarına varmadan belindeki silahı çekip havaya ateş eder.
Cemal'i gören sarhoşlar adeta ayılmış gibi koşarak oradan ayrılırlar.
Gençte bu durum karşısında şaşkındır.
Cemal gençlerin yanına yanaşır, genç Cemal'e doğru koşar ağabey Allah senden razı olsun adın ne senin?
- İnsanlık görevimiz, serseri bunlar aman dikkatli olun bir daha.
-Benim adım Cemal ya senin adın ne?
-Benim adım da Ahmet.
-Ahmet kardeşim buraya geldin mi yanıma gel beklerim bir çayımı kahvemi içersin.
-Bende beklerim ağabey her zaman.
Ahmet o sıralar üniversitede hukuk okuyan bir öğrencidir kısa bir zaman sonra genç bir yargıç olarak mezun olur göreve başlar.
Cemal işine devam eder artık para biriktirip kendi yuvasını kurmayı kafaya koymuştur.
Denizden yaptığı kum taşımacılığına devam eder, onun bu işle kazancını çekemeyen biri Cemal'i şikâyet eder.
Cemal bu işten olması bir yana ağır bir para cezası ödemek zorunda kalır.
Cemal şikâyet edenin kim olduğunu öğrenince çılgına döner şikâyet eden kişiye gidip çatar.
Bunu yapan kişiyle tartışırlar karşısındaki kişi daha ileri gidip Cemal'e küfür eder.
Cemal çılgına dönmüştür sinirlerine hakim olamaz belindeki silahı çekip ateşler.
Yaralanan kişi yere düşer, Cemal durum karşısında emniyete gidip kendi teslim olur.
Cemal nezarete götürülüp daha sonra adam öldürmeye teşebbüsten tutuklanır.
Henüz infazı gerçekleşmemiştir.
Genç yargıç Ahmet'in önüne adam öldürmeye teşebbüsten bir dosya gelir.
Ahmet dosyayı inceler fakat bu kişinin kime ait olduğundan haberi yoktur, keza Cemal'in soy ismini bilmiyordur.
Duruşma günü gelir çatar Ahmet koltuğuna oturur mübaşire tutukluyu içeriye al der.
Mübaşir Cemal'i çağırır içeriye giren Cemal'i gören Ahmet şaşkınlığından ayağa kalkar, karşısındaki kişi Cemal'dir.
Görevi gereği yerine oturur keza Cemal'de Ahmet'i görünce şaşırır neye uğradığını anlayamaz, bir an halüsinasyon gördüğünü sanır.
Ahmet görevinin ciddiyetine rağmen sessiz kalır bir an ne yapmalıyım diye düşünür.
Daha sonra celseyi açarak duruşmanın ileri bir tarihe erteler.
Cemal görevliler tarafından tekrar ceza evine götürülür.
Ahmet vakit kaybetmeden ceza evine gider ceza evi görevlilerine mahkûmla görüşmek istediğini söyler.
Gardiyan Cemal'in kovuşuna gider.
-Cemal ziyaretçin var.
Cemal hala şaşkındır Ahmet'i çok iyi tanımasına rağmen onun gelebileceği aklının ucundan bile geçmez.
Gardiyanla beraber görüş odasına giden Cemal Ahmet'i karşısında görür.
Ahmet Cemal ağabey diyerek Cemal'e sarılır.
-Ağabey ne yaptın sen böyle, nasıl yaptın?
-Sorma Ahmet ağır küfretti sinirlerime hakim olamadım.
-Ya sen neler yapıyorsun görüşmeyeli?
-Ağabey ben okulumu bitirdim yargıç çıktım ilk Anadolu'ya gittim daha yeni buraya tayin oldum.
-Dosyan önüme geldi soy ismini bilmediğim için sen olduğunu bilmiyordum.
-Ağabey dosyanı inceledim öldürmeye tam teşebbüsle yargılanıyorsun, seni görünce şok oldum çok üzüldüm.
-Ağabey bu durumu ne yapıp değiştirmemiz lazım diye düşünüyorum, neyse ki ölüm yok ama kuşunun isabet şekli öldürmeye teşebbüs olarak değerlendiriliyor.
-Senin için her şeyi yapmaya hazırım ve yapacağım ağabey, bir avukat arkadaşım var onunla görüşeyim.
-Benim avukat tutacak durumum kalmadı ki Ahmet.
-Ne demek ağabey sana minnet borcum var ben sana olan hakkımı parayla pulla ödeyemem,
hem merak etme bu avukat arkadaşım benden para filan almaz.
Ne yapıp seni en az cezayla buradan kurtaracağım ağabey, sen müsterih ol, ben şimdi gidiyorum görüşürüz.
Ahmet hemen Cemal'e iyi bir avukat tutar, avukatla birlikte yaptıkları çalışma sonucunda neler yapılabileceğini kararlaştırırlar.
Yasalarda faydalanabilecekleri bütün maddeleri değerlendirerek Cemal'in ağır tahrik sonucunda ve münakaşa esnasında yaralanan kişinin silaha müdahale etmesi sonucu gerçekleştiğine hükmedilir.
Bu durumda Cemal adam öldürmeye teşebbüs yerine adam yaralamadan hüküm giyer.
Cemal cezasını yatıp çıktıktan sonra tekrar kendini toplar yeniden hayatına düzen vermek için yeni bir at alıp çalışmaya başlar.
Bu arada Cemal artık orta yaşlardadır.
Artık bir yuva kurması da elzemdir.
Bir miktar birikim yaptıktan sonra evlenir.
Bir süre sonra bir çocuğu dünyaya gelir.
Cemal'in atlara olan aşırı tutkusu hala devam eder yine kendine birde binek at alır bu onun için ayrı bir zevktir.
Aradan yıllar geçmiştir, Cemal artık yuvasını düzenini kurmuştur fakat gelişen teknolojiyle birlikte artık nakliye işleri motorlu araçlarla yapılmaya başlar.
Günden güne işleri azalan Cemal yoksulluk çekmeye başlar etrafındaki arabacılar tek tek bu işi bırakmaya başlamıştır.
Cemal'de artık bu işin bittiğini görmüştür o da atını ve arabasını elden çıkartır.
Elinden gelen başka bir meslek olmadığı için Cemal çeşitli işler dener yevmiye ye gider.
Yaşı ilerlediği için eski gücüde kalmamıştır büyük bir sıkıntı içindedir.
Yattığı yatağında, içindeki streste yenik düşer kalbi daha fazla dayanamaz.