Arjanti - 16 / Geldik Bugüne ( Son Bölüm )
Muazzam hanımın evinde hummalı bir çalışma vardı. Gelinleri ve oğulları hep birlikte eşyalarını toparlıyorlardı. Muazzam hanım oturduğu yerden hepsini yönetmeye devam ediyordu.
-Hakan dikkat etsinler oğlum. Eşyalara zarar vermeden taşısınlar.
-Tamam anne merak etme ben sürekli başlarındayım.
Eşyaların tamamı denk haline getirilmişti. Taşıyıcılar hazır denkleri ve mobilyaları bir bir kamyona taşımaya başlamışlardı.
Muazzam hanım bir koltukta oturmaya devam ediyordu. En son o koltuk kamyona yüklenecekti.
Hakan annesinin yanına gitti.
-Anne 38 yılın bu evde geçti. Hepimiz çok özleyeceğiz.
Muazzam hanımın gözleri doldu. Yanaklarından süzülen yaşlara mani olmaya çalışsada bunu başaramamıştı. Hakanın elinden tuttu.
-Otur yanıma biraz dedi.
-Hayrola anne sen koltukların kenarına kimseyi oturtmazdın!
-Gevezelik etme de otur hadi.
-Tamam tamam şaka yapıyorum anne.
Hakan koltuğun yanına oturdu. Muazzam hanım hala sessizce ağlıyordu.
-Anne ağlama artık lütfen.
-Tamam tamam geçer şimdi.
Muazzam hanım gözyaşlarını mendiliyle sildi.
-1968 in ocak ayında taşınmıştık bu eve Hakan. Sen ortaokul son sınıftaydın. Yıllar ne kadar çabuk geçti oğlum. Hepiniz birer yuva kurdunuz. İki abini kaybettik. Çok yandı yüreğim. Hepiniz bana çok iyi baktınız. Bir sözümü iki etmediniz. Hepinize hakkım ve sütüm helal olsun.
-Anneeeeee bunlar nasıl sözler öyle!
-Konuşma da dinle her zamanki gibi anneni Hakan! Bu evden ayrılmak bana çok zor gelecek. Öyle çok anılarım var ki burada. Acısıyla tatlısıyla aktı gitti seneler. Ama ben bu evde artık kalamazdım Hakan. Her yan Babür, Cihangir kokuyor. Nereye baksam onları görüyorum.
-Haklısın anne...
-Hadi sen kamyonun yanına in de kontrol et şu adamları. Dikkatli olsunlar.
-Tamam annem hemen gidiyorum.
Çok az eşya kalmıştı. 10-15 dakika sonra hepsi kamyona yüklenmiş olacaktı. Hakan kamyonun yanına indi. Her şey yolunda görünüyordu. Az sonra taşıyıcıların başındaki adam Hakana seslendi;
-Abi hepsini aldık.Bir annenizin oturduğu koltuk kaldı.
-Tamam o zaman çıkıp onu da alalım ve evi kapatıp çıkalım.
Hakan hızla evlerine çıktı. Muazzam hanım ayağa kalmış ve büyük oğlunun kolunda bütün evi dolaşmaya çıkmıştı. Hakan da diğer koluna girdi. Arka bahçeye bakan odalara girdiler önce. Hakanın yatak odasıydı bir zamanlar soldaki oda. Önü balkondu. Hakan eski günlerini düşündü bir an. Gözleri doldu. Muazzam hanım bunu hemen fark etmişti.
-Eeee Hakan sen niye ağlıyorsun?
-Şey anne diyebildi Hakan.
Sonra diğer odaya geçtiler. İstanbula ilk geldiklerinde bu oda Muazzam hanımın yatak odasıydı. Sonra önce Babürlerin ardından da Cihangirlerin yatak odası olmuştu. Muazzam hanımda Hakanın yattığı odaya geçmişti. Ordan sonra banyoya ve mutfağa göz attılar ve hole geçtiler.
Muazzam hanım öndeki iki odayı da adım adım dolaştı. Birinin penceresini açtı ve kısa bir süre sokağa bakındı. Çocuklardan biri geç kaldığında onları hep o pencerede beklerdi.
Hakan annesinin omzuna sarıldı.
-En çok da beni beklemişsindir bu pencerede değil mi anne?
-Evet Hakan. Sen bazen geç gelirdin. Bana uyu sen derdin ama ben sen gelene kadar bu pencerede seni beklerdim.
-Annem benimmmmm. Ver elini öpeyim de yavaş yavaş yeni evine gidelim artık.
Hakan annesinin elini öptü ve daha sonra dış kapıya yöneldiler. Muazzam hanım kapıyı kendisi kilitledi.
-Hakan bu anahtarları da kapıcıya ver de yeni mal sahibine bunları da versinler.
-Tamam anne. Kapıcı kapıda zaten. Hem Allahaısmarladık dersin hem de sen verirsin.
Muazzam hanım ağır ağır indi merdivenleri. Apartmanın kapısına geldiklerinde tüm komşuları onu bekliyordu.
-Hepiniz niye buradasınız diye söylendi Muazzam hanım.
En yakındostu arkadaşı olan Nebahat hanım cevapladı onu.
-Senin için Muazzam sadece senin için. Hepimiz seni çok seviyoruz.
Muazzam hanımın gözleri doldu yeniden.
-Allah hepinizden razı olsun. Hakkınızı helal edin.
-Helal olsun Muazzam. Sen de helal et. Senin hepimizde çok hakkın vardır.
-Benden yana da sizlere helal olsun. Beni orda yalnız bırakmayın. Sık sık gelin emi?
-Geliriz Muazzam. Sen de oğullarından hangisini yakalarsan atla gel onlarla.
-Tamam gelirim Nebahat.
Önce Nebahat hanımla sarıştılar. İkisi de hüngür hüngür ağlıyordu. Kolay değildi ayrılmak. 38 yıl kardeş gibiydiler.
Muazzam hanım sırayla herkesle vedalaştı ve tekrar tekrar helallik aldı. Hakanın arabasına bindiğinde herkes ona el sallıyordu. Ortak noktaları ise hepsinin ağlamasıydı.
Hakan yavaşça hareket etti. Uzun uzun el salladı Muazzam hanım.
Otuz dakika sonra yeni evlerine varmışlardı. Kamyon daha gelememişti. Hakan ve Muazzam hanım birinci kattaki eve çıktılar. Hakan, Muazzam hanımı daha önceden eve bıraktıkları bir sandalyeye oturttu.
-Anne sen otur ben de kamyonun gelmesini bekleyeyim.
-Tamam oğlum. Geldiklerinde gene tembih ette hiçbir şeye zarar vermesinler.
-Tamam anne merak etme başlarından ayrılmam...
Onbeş dakika sonra kamyonda gelmişti. Taşıyıcılar hızla eşyaları taşımaya başladılar.Yirmi dakika sonra birkaç poşet dışında hepsi eve çıkartılmıştı bile.
Taşıyıcılardan biri eline 6-7 poşet alıp son eşyaları da daire kapısına kadar çıkarmış ve içeri girmeye çalışırken Muazzam hanım ona çıkıştı;
-Ben size eşyaları dikkatli taşıyın demedim mi? Şimdi düşüreceksin elindekileri ve hepsi bir yerlere dağılacak.
Poşetleri taşıyan adam;
-Merak etme anneciğim ben düşürmem diyerek içeri geçti. Aceleyle arka odaya doğru yürürken poşetlerden biri kapının koluna takıldı ve yırtıldı.
Taşıyıcı adam poşeti kapının kolundan kurtarmaya çalışırken de poşet tamamen yırtılıp içindekiler yerlere saçıldı.
Muazzam hanım öfkeyle bağırdı;
-Ben size dikkat edin dememiş miydim?
Annesinin öfkeli sesini duyan en küçük oğlu Hakan hemen o bölgeye geldi. Yerlere saçılan şeylere baktığında birden çok şaşırmıştı...
Onlarca siyah beyaz fotoğraf koridora dağılmıştı. Bir kısmı sararmış bir kısmı da artık sararmaya yüz tutmuştu.
Hakan eğilip hemen fotoğrafları yerden toplamaya başladı. Annesi daha fazla kızmadan hızlı hızlı tüm fotoğrafları toplarken hiçbirine bakamamıştı.
-Anne merak etme hepsini topladım. Nereye koymamı istersin?
-Benim yatak odamdaki etejerin en altına koy. Hani o anahtarlı olanın... diye cevapladı Muazzam hanım.
Hakan yatak odasına geçti ve annesinin bahsettiği etejerin başına geldi. Anahtarla alt kısmını açtı ve fotoğraf dolu poşeti düzgünce yerleştirmek için eğilirken fotoğraflardan bir kaçı poşetten yere düştü. Hakan hemen fotoğrafları aldı ve bu defa gözlüklerini takıp onlara baktı.
-Aman Allah'ım ben bu fotoğrafları hiç görmedim diye kısık bir sesle söylendi ve Annem neden bunları hep sakladı ve bize hiç göstermedi acaba? Diye düşünmeden edemedi.
Kapıyı kapatıp tüm fotoğrafları yatağın üstüne döküp bakmaya başladı.
-Bunlar babamın gençlik fotoğrafları diye kendi kendine söylendi. Fotoğrafların arkasına atılmış tarihlere göz gezdirdi. En eskisi 1927 en yenisi ise 1939 yılına aitti.
Hakan fotoğrafları elinden bırakamıyordu ki içerden Muazzam hanımın sesiyle irkildi.
-Hakan ne yapıyorsun sen orda? Çabuk gel de buradaki işlere yardım et.
-Tamam anne hemen geliyorum.
Hakan tüm fotoğrafları başka bir poşete doldurdu ve diğer poşetin içine de birkaç eşya atıp etejere yerleştirdi. Fotoğrafları koyduğu poşeti daha sonra almak üzere yatağın altına doğru itti. Etejerin alt dolabını kitledi ve anahtarını getirip Muazzam hanıma verdi.
Muazzam hanım anahtarı alıp hemen göğsüne soktu.
O gün akşama kadar tüm eşyalar yerli yerine yerleştirilmişti. Hakan abisine de bir şey söylemedi. Ancak aklı hep o fotoğraflardaydı. Bunca yıldır annesinin hep sakladığı ve onlara dahi göstermediği fotoğraflar...
İş bitince dışardan yemek söylediler ve daha sonra da çaylarını içip evlerine dönmek üzere kalktılar. Hakan kimseye çaktırmadan yatağın altına ittiği poşeti aldı. Paltosunu kolunun üstüne atınca poşet belli olmuyordu.
Hakanın içinde garip bir heyecan vardı bir an önce eve varıp o fotoğraflara bakmak istiyordu...
*
Hakan eve gelir gelmez poşetteki tüm fotoğrafları masanın üzerine düzgünce yerleştirdi. Babasının bekarlık dönemi fotoğraflarıydı bunlar. 1927 den 1939 a kadar olan dönemine ait fotoğraflar.
Babası çok güzel giyiniyordu. Bermuda pantalonlar, papyonlu takım elbiseler. Her halinden asil bir görünümü vardı. Boşuna ona 'Arjanti' dememişler diye düşündü. Her fotoğrafı tek tek uzun uzun inceledi. Tüm fotoğrafların arkasında tarih ve çekildiği yerle ilgili notlar yazılıydı.
Hakan gözlerinin nemlendiğini hissetti. 1.5 yaşındayken kaybettiği babasının gençliği gözünün önündeydi. Bir fotoğrafın arkasındaki notu görünce çok heyecanlandı. Fotoğrafta babası uzun ince parke taşlı bir yolda yürüyordu. Fotoğrafın arkasındaki not şöyleydi 'Muazzzamın evlerinin sokağı...'
Ahhh babam diye iç geçirdi Hakan. Babası evlenmeden önce annesinin peşinden gidip evlerinin nerde olduğunu öğrenmişti...
*
Muazzam hanım altı yıldır yeni evinde oturmaya devam ediyor. Şimdi 88 yaşında ve sürekli evinde kalan bakıcısıyla hayatına devam ediyor. Ciddi sağlık sorunları var. Ayda bir oğlunun çalıştığı hastaneye yatıp tedavi görüyor. Kalan oğulları her zaman olduğu gibi onun gözlerinin içine bakmaya devam ediyorlar.
Hala hayatı çok seviyor ve hala kocasıyla ilgili Hakan'ın sorduğu sorulara cevap vermiyor...
SON
Not:
Arjanti adlı öyküde adı geçen Hakan; içinde bulunduğunuz sitenin sahibidir.
IŞIN AĞBİ,MUAZZAM HANIMIN YANINA GİTTİĞİNDE BENİM YERİME ÖPERMİSİN PAMUK YANAKLARINDAN.BENİM BAŞ KARAKTERİM SEVGİLİ MUAZZAM ...YÜREĞİNE,EMEĞİNE SAĞLIK.SEVGİLİ IŞIN ERGÜNEY...
Bu öyküyü baştan sona takip ettim. Öyküyü okunur kılan elbette ki içinde geçen şeylerin birebir yaşanmış olmasıdır. Okuyucuya acı-tatlı hatıralardan derlenmiş, tecrübe kokulu bir hayat sepeti sunuyor adeta...Siz de hiç zorlanmadan bütün bir ömre sığdırılmış mutlulukları, yaşanmamışlıkları, özlemleri bir okuyuşta zihninizin en çok kullandığınız raflarına yerleştiriyorsunuz insanları yakından tanıma adına...Bu anlamda Işın öğretmenimi tanıdığım için çok mutluyum. Çünkü şiirkolik' te yeni ve gerçeklerle örülü farklı bir öykü yazıyoruz hep beraber.
Bütün şiirkolik ailesinin okuması gereken bir hayat öyküsü. Yazarımızın yüreğine, kalemine sağlık. Hep sağlık dileklerimle...👧👧👧
Çok çok güzel..