Arjanti
Arjanti
Bölüm 1
Evden eve nakliyat yapan şirketlerden birinin kamyonu Bakırköy'de Hat Boyuna açılan sokaklardan birine ağır ağır giriş yapıp Muazzam Hanım'ın yeni aldığı evinin önünde durdu.
Taşıyıcılar bir an önce işlerini bitirmek istercesine hummalı bir çalışmaya girişmişlerdi ki; onları camdan izleyen Muazzam Hanım'ın sesiyle bir an duraksadılar.
-Eşyalarımı taşırken çok dikkatli olun ve hiçbir eşyama zarar vermeyin.
İşçiler hep bir ağızdan ;
-Tamam tamam siz merak etmeyin diyerek işlerine döndüler.
Muazzam Hanım 81 yaşındaydı ve 5 oğlundan ikisini kaybetmişti. 2006 yılının şubat ayında vefat eden oğlu ve geliniyle 30 yıl birlikte oturmuşlardı. 6 ay sonra gelini ayrı eve çıkmak istemiş ve evden ayrılmıştı. Muazzam hanım da artık o evde oturmak istemediğini diğer çocuklarına söyleyince Bakırköy'deki bu ev satın alınmış ve buraya taşınmasına karar verilmişti.
Muazzam Hanım 81 yaşında olmasına rağmen her işini kendi görebilen ve tüm ailede saygı gören bir kadındı. Yeni evinde yalnız yaşamaya karar vermişti. Çocukları ne kadar ısrar etseler de onlardan biriyle kalmayı kabul etmemişti.
Yeni evinde sokağa bakan büyük bir salon ve arka tarafta iki yatak odasıyla bir de oturma odası vardı. Mutfak ona yetecek kadar büyüktü. Yuvarlak bir masa yerleştirecek ve yemeğini orada yiyecekti.
Taşıyıcılar büyük bir hızla eşyaları ait oldukları odalara bıraktıklarından evde bulunan iki oğlu ve onların eşleri hemen eşyaları yerlerine koyup içlerini yerleştirmeye başlamışlardı bile...
Büyük eşyalar taşınmış geriye torbalar kalmıştı. Taşıyıcılar yine hızlı hareketlerle kamyondan poşetleri alıp daireye getiriyorlar ve onları kapıda karşılayan Muazzam Hanım'ın yönlendirmesiyle ait oldukları odalara bırakıyorlardı. Nerdeyse tüm eşyaların taşınması bitmek üzereydi.
Taşıyıcılardan biri eline 6-7 poşet alıp son eşyaları da daire kapısına kadar çıkarmış ve içeri girmeye çalışırken Muazzam Hanım ona çıkıştı;
-Ben size eşyaları dikkatli taşıyın demedim mi ? Şimdi düşüreceksin elindekileri ve hepsi bir yerlere dağılacak.
Poşetleri taşıyan adan;
-Merak etme anneciğim ben düşürmem diyerek içeri geçti. Aceleyle arka odaya doğru yürürken poşetlerden biri kapının koluna takıldı ve yırtıldı.
Taşıyıcı adam poşeti kapının kolundan kurtarmaya çalışırken de poşet tamamen yırtılıp içindekiler yerlere saçıldı.
Muazzam Hanım öfkeyle bağırdı ;
-Ben size dikkat edin dememiş miydim ?
Annesinin öfkeli sesini duyan en küçük oğlu Hakan elindeki işi bırakıp hemen oraya doğru yöneldi. Bir kısmı sararmış bir kısmı da artık sararmaya yüz tutmuş onlarca siyah beyaz fotoğraf koridora dağılmıştı.
Hakan eğilip hemen fotoğrafları yerden toplamaya başladı. Annesi daha fazla kızmadan hızlı hızlı tüm fotoğrafları toplarken hiçbirine bakamamıştı.
-Anne merak etme hepsini topladım. Nereye koymamı istersin ?
-Benim yatak odamdaki etejerin en altına koy. Hani o anahtarlı olanın... diye cevapladı Muazzam Hanım.
Hakan yatak odasına geçti ve annesinin bahsettiği etejerin başına geldi. Anahtarla alt kısmını açtı ve fotoğraf dolu poşeti düzgünce yerleştirmek için eğilirken fotoğraflardan bir kaçı poşetten yere düştü. Hakan hemen fotoğrafları aldı ve bu defa gözlüklerini takıp onlara baktı.
- " Aman Allah'ım ben bu fotoğrafları hiç görmedim " diye kısık bir sesle söylendi ve " Annem neden bunları hep sakladı ve bize hiç göstermedi acaba ? "diye düşünmeden edemedi.
Kapıyı kapatıp tüm fotoğrafları yatağın üstüne döküp bakmaya başladı.
-Bunlar gençlik fotoğrafları diye kendi kendine söylendi. Fotoğrafların arkasına atılmış tarihlere göz gezdirdi. En eskisi 1927 en yenisi ise 1939 yılına aitti.
Hakan fotoğrafları elinden bırakamıyordu ki içerden Muazzam Hanım'ın sesiyle irkildi.
-Hakan ne yapıyorsun sen orda ? Çabuk gel de buradaki işlere yardım et.
-Tamam anne hemen geliyorum.
Hakan tüm fotoğrafları başka bir poşete doldurdu ve diğer poşetin içine de birkaç eşya atıp etejere yerleştirdi. Fotoğrafları koyduğu poşeti daha sonra almak üzere yatağın altına doğru itti. Etejerin alt dolabını kitledi ve anahtarını getirip Muazzam Hanım'a verdi.
Muazzam Hanım anahtarı alıp hemen göğsüne soktu.
O gün akşama kadar tüm eşyalar yerli yerine yerleştirilmişti. Hakan abisine de bir şey söylemedi. Ancak aklı hep o fotoğraflardaydı. Bunca yıldır annesinin hep sakladığı ve onlara dahi göstermediği fotoğraflar...
İş bitince dışardan yemek söylediler ve daha sonra da çaylarını içip evlerine dönmek üzere kalktılar. Hakan kimseye belli etmeden yatağın altına ittiği poşeti aldı. Paltosunu kolunun üstüne atınca poşet belli olmuyordu.
Yol boyunca Hakan'ın içinde garip bir heyecan vardı ve bir an önce eve varıp o fotoğraflara bakmak için acele ediyordu...
..anıların derin mutfağına girilmişti malzemeleriyle..lezzetli olacağı ihtimali yüksekti ısıtılmağa konulan ziyafetin öyküsü tabii ki bekleyeceğiz..teşekkürler...
merhaba Işın Bey,
öykünüzdeki Muazzam Hanım bana aynı yaşlardaki adı da Muazzez olan annemi anımsattı. yoksa o fotoğraflar gizli bir sevgiliye mi? ait. öğreneceğiz değil mi? ileride. saygılar
Radyolarda ki arkası yarın piyesleri gibi ilgi çekici bir hikaye, nostalji ile dolu dolu olduğu hiisediliyor. Devamını bekliyoruz bakalım hararet ile Işın Hocam...👍
Umarım devamı en kısa zamanda gelir... Fotoğrafları merak ettim ama içimden bile tahminde bulunmuyorum... Heyecanı kaybetmemek için...
Işın bey,hikayeyi okurken bir yere takıldım.Sizin gibi usta bir kalemi eleştirmek gibi bir niyetim yok ama naçizane fikrimi söylemek istiyorum...
''Annesinin öfkeli sesini duyan en küçük oğlu Hakan hemen o bölgeye geldi. Yerlere saçılan şeylere baktığında birden çok şaşırmıştı...''
Bu bölümdeki ''bölgeye'' ve ''şeylere'' kelimeleri anlatımın dilini bozmuş... Bu tabiiki benim düşüncem katılırsanız o kısmı gözden geçirmenizde fayda var derim...
Muazzam hanımın öfkeli konuşmasını duyan en küçük oğlu Hakan hemen annesinin yanına gitti.Yere saçılmış fotoğrafları görünce çok şaşırdı.
gibi mesela...
Hoşgörünüze sığınarak tabiiki...🙂
Saygılar selamlar...
devamını merak ettim şimdi:) kutlarım...