Arjanti / Kader Çizgisi

Bölüm 3

İsmail'in tekne kazıntısı olarak doğumu ailede büyük sevinçle karşılanmıştı. Deyimi yerindeyse el bebek gül bebek olarak büyütüldü. Abilerinden ikisi hakimdi ve İsmail'in tahsiline çok önem veriyorlardı.

Cumhuriyet'in ilanından sonra Trabzon'da çok olumlu gelişmeler yaşanmış ve Doğu Karadeniz'in bu şirin kenti Cumhuriyet'in ilkelerine kısa sürede uyum sağlamıştı.
İsmail Cumhuriyet'in ilanında 10 yaşını tamamlamıştı ve gençlik yıllarına adımını Atatürk ilke ve inkılaplarını benimsemiş biri olarak atmıştı. Lise yıllarında giyimine kuşamına çok önem veren başarılı bir öğrenciydi. Bütün arkadaşları onu çok seviyordu.

Liseyi bitirdiğinde abisi bir gece onu karşısına aldı ve konuşmaya başladılar.

-İsmail senin de Hukukçu olmanı istiyorum. Ne dersin?
-Ben de çok istiyorum abi.
-O zaman seni Ankara Hukuk Mektebi'ne gönderelim.
-Çok sevinirim abi.

O geceden sonra tüm hazırlıklar yapılmış ve sonunda İsmail, Ankara'nın yolunu tutmuştu. Başarılı bir öğrencilik hayatından sonra Trabzon'a döndü ve avukat olarak iş hayatına atıldı.

İsmail çok sosyal bir gençti. Trabzon'daki tüm etkinliklerin içinde mutlaka yer alırdı. Çok şık giyinişi nedeniyle arkadaşları ona Arjanti lakabını takmıştı ve ondan sonrasında hep bu adla anıldı.
Arjanti İsmail...

Arjanti İsmail, Hamdi Abi'sinin çocuklarıyla aynı yaştaydı. Hamdi Abi'sinin çocuklarından biri erkek diğerleri kızdı. En çok onun gibi Hukuk okuyan Kamil'le anlaşıyordu. Kızlardan ise Yaşar ona tüm sosyal hayatında eşlik ediyordu. Şehir Klubü'ndeki tüm davetlere, Cumhuriyet şenliklerine v.s. hep beraber gidiyorlardı.
Abisinin diğer kızlarından biri olan İnci ise Trabzon Kız Enstitüsü'nü bitirmiş ve 2 yıl sonra aynı okulda öğretmen olarak göreve başlamıştı. İsmail arada bir okula uğrar ve okul çıkışı İnci'yi de alıp birlikte evlerine giderlerdi.

*
Muazzam ailenin tek kızı olarak büyüdü. Siyah gözleri ve çok güzel bir yüzü vardı. Evin her şeyiydi. Sabire hanım onun gözünün içine bakardı. Babası ise uyuduğunda odasına girer ve yanaklarından 4-5 defa öperdi. Muazzam çocuk yaşında olmasına rağmen bunu fark etmişti. Artık geceleri yatağına yatıyor ve uyur gibi yaparak babasının gelip onu öpmesini bekliyordu. Bazen babası geç kalınca da uyuyup kalıyor ve sabah uyandığında uyuyakaldığı için kendine kızıyordu.

Muazzam'ı ilkokula geç vermişlerdi. Herkes yedi yaşında başlarken o nüfus kağıdına göre on yaşında ilkokula başladı. Çünkü o ablasının nüfus kağıdını kullanıyordu.

Annesi Sabire Hanım onun mutlaka okumasını ve iyi bir tahsil yapmasını istiyordu. Muazzam ilkokulda çok başarılı bir öğrenciydi. Arkadaşlarıyla uyumlu, evde annesine her fırsatta yardım eden bir kızdı. Ortaokulu da başarıyla tamamladıktan sonra annesi Sabire Hanım Muazzam'ın geleceği konusunu eşiyle konuşmak için uygun bir zaman kollamaya başladı.

Bir akşam eşi eve çok keyifli dönmüştü. Yemekten sonra Sabire Hanım konuya girdi;

-Bey, Muazzam ortaokulu bitirdi. Çalışkan ve terbiyeli bir kız olarak tüm öğretmenlerinin takdirini kazandı. Ben onun okumaya devam etmesini çok istiyorum.
-Ben de öyle düşünüyorum Sabire ama lise evimize çok uzak düşüyor. Bu kız karda kışta oraya kadar her gün nasıl gider gelir. Ben bırakmaya kalksam dükkanı kim açacak bilemiyorum. Ayrıca okul çıkışı da gidip alıp eve bırakmam nerdeyse imkansız.

Sabire hanım duruma üzülmüştü.

-Bey istersen ve iznin olursa bir de Muazzama soralım mı? Bakalım o ne diyor?
-Olur Sabire, çağır gelsin bakalım.
Sabire hanım bir solukta üst kata çıkmıştı.
-Muazzam çabuk aşağıya gel baban seninle konuşacak.
-Ne oldu ki anne? Ben bir şey yapmadım diye korkuyla cevapladı Muazzam.
-Yok kızım yok, boşuna korkma. Baban başka bir şey söyleyecek sana.
Muazzam yüreği küt küt ata ata merdivenleri indi.
-Buyur baba, benimle konuşmak istemişsiniz dedi.
Babası ayakta tir tir titreyen Muazzam'a baktı ve hafifçe gülümsedi.
-Otur bakalım Muazzam senle biraz konuşalım.

Muazzam babasının oturduğu sedire yakın bir yere sandalyeyi çekti ve heyecanla onun diyeceklerini beklemeye başladı.

-Bak kızım, ortaokulu da bitirdin. Biliyorsun ki Trabzon'da kızlar en çok ortaokula kadar okurlar ama ben tahsiline devam etmeni istiyorum. Annen de bunu çok arzu ediyor. Ancak lise bize çok uzak ve ben senin tek başına okula gidip gelmen konusunda endişeliyim. Karı var kışı var. Soğuğu var çamuru var. Ne yapacağımızı bilemedim. Sen ne dersin? Tahsiline devam etmek ister misin? Edeceksen liseye tek başına nasıl gidip geleceksin?

Muazzam başını önüne eğmiş babasının dediklerini dikkatle dinliyordu. Babasının sustuğunu ve ondan cevap beklediğini görünce;

-Siz bilirsiniz babacığım dedi.
-Muazzam ben senin düşünceni öğrenmek istedim kızım.
-Baba ben liseye gitmek istemiyorum.

Muazzamın söylediklerine babası çok şaşırmıştı. Okulunu çok seven ve çok da başarılı bir öğrenci olan kızının tahsiline devam etmek istememesine bir anlam verememişti.

-Muazzam sen söylediklerinden emin misin kızım diye bir kez daha sordu ve kızının cevabını almak için yüzüne baktı.

Muazzam başını öne eğmişti.

-Muazzam başını kaldır da yüzüme bak kızım dedi babası.
Muazzam bir eliyle annesinin elini tutuyordu. Heyecanı hala geçmemişti.
-Baba dedi usulca, izniniz olursa ben başka bir okula gitmek istiyorum.
Babası şaşırmıştı.
-Kızım başka nerde okuyabilirsin ki?
Muazzam sustu ve kısa bir sessizlikten sonra babasına yüzüne bakıp usulca konuştu.

-Ben Kız Enstitüsü'ne gitmek istiyorum...



Not : Öykümüz sürecek...

15 Ocak 2012 5-6 dakika 45 öyküsü var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (2)
  • 13 yıl önce

    Güne gelmeye yakışan güzellikte bir hikayeydi. Kutluyorum Işın Bey. Selamlar.

  • 13 yıl önce

    Işın bey öyküyü nerede keseceğini iyi biliyor..:)

    Kız Enstitüsü isteği boşuna değil zira kader ağlarını örecek...

    Anlatım o kadar akıcı ki bir çırpıda okutuyor...Kutlarım...