Arjanti / Kalktı Göç Eyledi Avşar Elleri
10.Bölüm
Muazzam Hanım hayatının en önemli kararlarından birini vermek üzereydi.
Bu konuyu günler boyu düşündü ve sonunda kararını verdi...
-Hakan hadi üstünü giy seninle Yaşar Hala'na gideceğiz oğlum.
-Bugün bayram falan değil ki anne! Neden Yaşar Hala'ma gidiyoruz?
-Ona kararımı ileteceğim oğlum. Ne de olsa babanızın tarafı da bunu bilmeli.
-Ne kararı anne? Ne yapmaya karar verdin ki sen?
-Hadi konuşma da değiş üstünü. Sen de orda öğrenirsin.
Hakan merak içindeydi ama Muazzam Hanım'ın kararlarına karşı fikir söylemesi pek mümkün değildi. Hemen üstünü değiştirdi ve annesiyle beraber Yaşar Hala'sının muayenehanesine doğru yola çıktılar.
Muayenehaneye vardıklarında Yaşar Hanım çıkmak üzereydi.
-Hoş geldin Muazzam, hayırdır? Sen buranın yolunu bilir miydin?
-Hoş bulduk Yaşar. Seninle konuşmaya geldim. Sana aldığım bir kararı ileteceğim de.
-Hayır ola Muazzam. Merak ettirme de söyle bakalım.
-Ben İstanbul'a gitmeye karar verdim. Üç çocuk orda okuyor. Yurt köşelerindeler. İki üç sene sonra bunlar da okumak için gidecekler. O zaman zaten çaresiz ben de gideceğim. İyisi mi üçü de rahat etsinler. Ben okulların yarı yıl tatilinde taşınmayı düşünüyorum.
Yaşar hanım Muazzam'ın kararlı konuşmasından etkilenmişti. Bir süre sustu ve sonra dedi ki;
-Bak Muazzam bugüne kadar olağanüstü bir şekilde davrandın, çocuklarına sahip çıktın ve hepsini okutuyorsun. Bu takdire şayan bir durum. Ancak İstanbul'a gitmeye kalkman bence doğru değil. Burada belli bir kazancın var. Orda ne yapacaksın? Ayrıca benden bir şey beklemeyin...
Muazzam Hanım Yaşar'ın son sözü üstüne;
-Hakan kalk gidiyoruz dedi.
Yaşar şaşırmıştı.
-Muazzam nereye gidiyorsun daha şimdi geldin?
-Benim sana söyleyecek başka sözüm yok Yaşar. Ayrıca ben buraya senden bir şey istemeye ya da senden bir şey beklemeye gelmedim. Babalarının en yakınıydın sen. Bu kararı bilmen hakkın diye düşünmüştüm. Öğrendin ve benim burada durmama gerek kalmadı.
Muazzam Hanım hemen kapıya yöneldi ve Hakan'la birlikte dışarı çıktılar.
Hakan ses çıkarmadan olanı biteni dinlemişti. Bir süre konuşmadan yürüdüler. Sonra Hakan annesine;
-Anne biz şimdi İstanbul'a mı gideceğiz?
-Evet oğlum. Abilerin orda, bizim de yerimiz artık orası olmalı.
Hakan çok sevinmişti. Rüyalarının şehrine gideceklerdi. Önce Kuleli'de sonra da İTÜ de okuyan abisi her yaz geldiğinde onlara İstanbul'u anlatırdı. Onlara yeni çıkan şarkıları öğretirdi. ?Bak bir varmış bir yokmuş' adlı şarkının sözlerini hepsi ezbere bilirdi...
Muazzam Hanım ertesi gün en yakın komşularından olup daha sonra İstanbul'a yerleşen Seher Hanım'ı telefonla aradı ve kararını iletti. Bir ev bulmak konusunda yardımını istedi. Seher Hanım 'Hadi sen de gel beraber bakalım' dedi.
Muazzam Hanım bu arada kendi evini de satılığa çıkardı.
Muazzam Hanım Hakan'la abisini iki ayrı komşusuna emanet etmişti. Komşularına akrabalarından çok güvenirdi. Ve ardından İstanbul'a gitti.
Seher Hanım Muazzam'ı terminalden karşılamıştı. Birlikte evine gittiler.
-Muazzam iyi ettin böyle yapmakla. Ben de çok sevindim gelmene. İnşallah bana yakın güzel bir ev buluruz sana.
-Sağol Seher. Senden başkasına güvenip bir şey yapmam mümkün değil. Sen kardeşimsin benim. Yarın hemen bakmaya başlayalım da okulların yarı yıl tatilinde taşınmış olalım.
-Tamam Muazzam. Şimdi sen yol yorgunusun hadi erken yat da sabah beraber bakmaya başlayalım.
Muazzam Hanım'ın aklı Trabzon'da bıraktığı çocuklarındaydı. Bu yüzden bir an önce işini bitirip dönmek istiyordu.
Sabah uyanıp kahvaltıya oturdular. Tam kalkmak üzereyken kapının zili çaldı. Seher Hanım kapıyı açtı.
-Ooooo hoş geldiniz çocuklar. Buyrun hemen sofraya geçin.
Muazzam Hanım üç oğlunu karşısında görünce şaşırmıştı. Onlara sımsıkı sarıldı ve hasretle öptü.
-Anne hoş geldin dedi hepsi ayrı ayrı ve ellerinden öptüler.
-Hoş bulduk çocuklar. Biz gene hep beraber olmalıyız. O nedenle de İstanbul'a taşınacağız. Hadi siz de bir şeyler yiyin de hep beraber çıkıp ev bakalım.
Kahvaltı sonrası hep beraber dışarı çıktılar. Seher Hanım'ın büyük oğlu daha önceden birkaç yere bakmıştı. Sonunda Fındıkzade'de yeni yapılmış bir apartmanın en üst katını beğendiler. Muazzam Hanım bir miktar kaparo bıraktı ve sözleşmeyi imzaladı. Ertesi gün de Trabzon'a dönmek için yola çıktı.
Trabzon'a varır varmaz çocuklarını komşularından aldı ve evine geçti.
-Hadi bakalım her şey tamam. Evimizi de aldık. Sömestr tatilinde gidiyoruz.
Hakan çok sevinmişti. Hemen annesine sarıldı ve onu uzun uzun öptü.
Bir hafta sonra oturdukları evi de sattılar. Muazzam Hanım komşularının da yardımıyla eşyalarını toplamaya başladı. Sömestr tatilinin ikinci günü tüm eşyalar Salih Abi'nin kamyonuna yüklenmişti bile. Muazzam Hanım Hakan'ı otobüsle İstanbul'a gönderdi ve kendisi de diğer oğlunu yanına alıp kamyonla İstanbul'a doğru yola çıktı. Komşularından ayrılması çok zor olmuştu. Tüm Yenicuma mahallesinde oturanlar onları gözyaşları içinde yolcu etmişti. Artık Muazzam Hanım ve çocukları için Trabzon geride kalmıştı.
Onları yepyeni bir hayat bekliyordu. Yepyeni ve dipdiri umutlarla...
1968 yılının çok karlı bir Ocak gününde İstanbul'a vardılar. Yol şartları da çok kötüydü ve ancak üç günde gelebilmişlerdi.
Seher Hanım ve çocuklarının da yardımıyla eşyalar eve taşındı ve yerleştirildi.
Ertesi sabah yeni bir dünyaya uyanmak üzere yorgun argın uykuya daldılar...
Sürecek...
yine demliydi, bir dizi gibi izledim diyebilirim.. saygılar
öykülerde beklenen etkileyici final yoktu. Ama Öykü canlıydı, karakterler güçlü ve oturmuş.
tebrikler üstadım...
Sevgili Vedat,
Bu bir dizi öykü. Diğer bölümlerini de okursanız sanırım daha iyi bir fikir sahibi olacaksınız. Ben bu defa öykünün başına bölüm nosunu koymayı ihmal etmişim, sanırım o yüzden tek bölüm diye düşündünüz.
Sevgiler...
Merhaba sayın yönetmenim Işın bey!.. Bu gün öykülere bakmak aklıma geldi nedense.İlk düşündüğüm sen oldun ve bu güzel serüven öykünü okunmasını sağladın bana. Başlangını çok beğendim,insan ve akraba işilşkilerini desifre eden , güvenilen kişilerin endişelini ortaya koyan bu yazınızdan dolayı kutlar ve başarılar dilerim.Sevgilerimle...Çiçek..İzmir.