Aşçılara Hakaret
"İyi günler ustam,kolay gelsin,hayırlı işler,bol kazançlar,"gibi tatlı sözler artık yavaş yavaş tarih oluyor,oysa ne güzel sözlerdi çalışanı motive eder,müşterinin güler yüzle karşılasını sağlar,samimiyet duygularını artırırdı.
"Bana yarım ekmek arası döner yapar mısınız," yerine "yarım ekmek arası döner istiyorum," ya da "yarım ekmek arası döner ver,"gibi kırıcı, kaba,çirkin,küçük düşürücü ifadelerin kullanılması çalışanı elbette etkiler. Önce selam verip hal hatır sorduktan sonra siparişini verse neyini kaybeder? Emir almaktan ziyade emir vermeyi neden çok seviyor insanoğlu?
Biz aşçılara yapılabilecek en kötü hakaret"elini korkak alıştırma"sözüdür, döner isterken soğanının çok olmasını, sandaviç isterken marulunun çok olmasını,tost isterken kaşar peynirinin çok olmasını,baklava isterken fıstığının fazla olmasını isteyebilirsiniz bu doğal hakkınız ancak bunu uygun bir dille söylemek varken, ustanın gözünün içine baka baka"elini korkak alıştırma" diyerek rencide etmenin kime ne faydası var? Kimse sizin damak zevkinizi nerden bilsin ayrıca oradaki çalışanlar sizin işçiniz değildir emir ve talimatlar verebileceğiniz.
Saçı sakalı ağırmış, çekirdekten yetişmiş,yıllarını bu mesleğe adamış ve her türlü sorunlarına göğüs germiş hatta fazla çalışmaktan sağlığı bozulmuş,bazen abiniz yaşınızda bazen babanız bazen de dedeniz yaşındaki bu adamlara işini mi öğreteceksiniz;bu ne utanmazlık,ne aymazlık ne ahmaklıktır?
Fırında tavuk dağıtıyoruz açık büfede kanadından,budundan,göğsünden,derisinden veriyoruz isteyene malesef istediği kadar; müşteri bir bütün tavuk da istese" bunu nasıl yiyeceksiniz"diye soramazsınız.Yabancı müşteriler az almaya özen gösterirken yerli müşteriler çok almaya özen gösterir;örneğin iki bud verirsiniz iki bud daha ister,verirsiniz fakat teşekkür edeceği yerde o sözü söyler:
"Elini korkak alıştırma!"