Aşk Oyunu Üç Perde

Oyun oynadın aşkım benimle oyun. Ama ben bu oyunu çok geç anladım. Bu oyun dişiler ve erkekler arasında oynanırmış. Türü dram, sahnesi zifiri karanlık aşkları da bir anlıkmış. Oyunun adı evlilik ve isyanlar. Senaryoda cinler, rejide şeytanlar. Başrolde suçlular, figürasyonda da masum insanlar. Oyunun bitiminde gülenler, ağlayanlar ve ibret alanlar. Sende benimle yıllarca oyuncak gibi oynadın, en güzel yıllarımı aldın, sevmedin, aldattın, güldün, ağlattın ve beni mendil gibi kullandın attın. Ben uykusuz gecelere mahkum olurken, sen yan gelip yattın. Ben de rolümdeki aptal aşığı oynadım. Körü körüne sana inandım seni sevdim ve sana taptım. Tek suçum seni sevmek, karşılığı da acı çekmek, söyle seni sevmekten başka, sana ne yaptım. Sen bu oyunu tek perdelik sanıyorsun ama aldanıyorsun. Birinci perdenin sonunda benim rolüm bitecek. Sahnede iki metrelik beyaz bir giysi içinde boylu boyunca uzanmış olacağım. Ayaklarım başparmaklarımdan kollarım belimden çenemde başımdan bağlanmış olarak senden ve sahneden ayrılacağım. Bu beni son görüşün olacak. Ne sana veda edeceğim nede el sallayacağım. Sen bunu da oyun sanacaksın. Günlerce haftalarca aylarca beklide yıllarca inanmayacaksın. Bazen gülerek bazen de ağlayarak beni hep arayacaksın. Ama bulamayacaksın. Sonunda da bu gidişin dönüşü olmadığını görüp, gerçeği anlayacaksın.
İşte o zaman senin oynamak istemeyeceğin ikinci perde başlayacak ve sen yalnız kalacaksın. Bana yaptıklarına çok ama çok pişman olacaksın. Sessiz çığlıklar atarak, göz pınarların kuruyuncaya kadar ağlayacaksın. Mutluluk asla geri gelmeyecek kapını çalmayacak, sende mutsuzluğu tadacaksın. Ne önem verdiğin paran, ne dostların, nede çocukların seni teselli edemeyecek. Kıymetimi o zaman anlayacaksın. Beni her yerde arayacaksın ama bulamayacaksın. Hatıralarımla anılarım seni boğmaya çalışacak ve sen nefes almakta zorlanacaksın. Mezarımın başına geldiğinde göz pınarlarında yaş kalmamış olacak. Gözyaşı yerine en yakın çeşmeden getirdiğin suları üstüme dökeceksin. Ama bu döktüğün su ne senin içindeki yangını söndürecek nede bana yaşattığın acıları dindirecek. Benim ardımdan yapacaklarınla sadece kendini avutmaya, teselli bulmaya çalışacaksın. Benimle birlikte değeri olan bir bütünken, bensiz değersiz bir yarım olacaksın. Hayatın yaşanmaz olacak, dayanılmaz acılarla dolacak, buna da alışacaksın ve sonunda bana kavuşmak için ölümü arayacaksın. Bu perdenin devamı ne kadar sürer bilemem. Ama sonunda mağdur, bitkin ve çirkin olarak yanıma geleceksin. Tam mutluluğu yeniden buldum kavuştum derken ikinci perde kapanıp üçüncü perde açılacak.
Bu perdenin sahnesi uçsuz bucaksız bir yer olan mahşer olacak. Orada alanlar, satanlar, çalanlar, kendini ölümsüz sananlar, yakanlar, yıkanlar, hasılı herkes olacak ve zerre kadar hile olmayan büyük mahkeme kurulacak. Ruhlar yargılanırken bedenler de şahit olacak. Herkes biri birinden hakkını alacak. İşte o mahkeme sonunda Masumlar mutlu bir gülümsemeyle cennete suçlularda mutsuz feryatlarla cehenneme gidecek. Bizde yargılanacağız sonucu ne olur bilemem. Ama aynı yere gitmeyeceğimizden eminim. Yani orada da benimle oyun oynayamayacaksın. Halbuki BEN SENİ SENİNLE CEHENNEME GELECEK KADAR SEVMİŞTİM.

24.02.2009
.

05 Mart 2009 3-4 dakika 8 öyküsü var.
Yorumlar (1)
  • 15 yıl önce

    Hikayenin ilk iki perdesini çok kişi yaşıyor zannederim.Üçüncü perdesi muhteşem olacak.Allah iyi rollerde olanlardan eylesin.Çok canın yanmış belli.Aslında gerçek sevgiye değmeyenlerin iniltisidir şairlerin yazarların aşk acısı.hikayeni sevdim.