Aşk Senden Önce de Benden Yanaydı
Telefonum çaldığında adını görünce hayır değildir İnşallah dedim. Biliyorum ki eteğin tutuşmadan aradığını pek hatırlamıyorum. Havaya bakılırsa korkulacak bir şey yok. Kaç kere numaranı değiştirdiğini bile önemsemiyorum artık. Biz ayrılalı ikinci yılıydı hicretin başka tenlere. En son aklıma geldiğinde berberin saçını fazla kestiğinden şikâyet edip çetelesini bana çıkartmıştın öfkenin.
Başıma ne geleceğini bilmiyordum ve öyle kalsın istiyordum. Sana cevap verdiğim hiç bir anımda mutlu olmadım. Benim sana olan düşkünlüğüm boşanmayla bitmemiş olması seni daha da cesaretlendiriyordu. Kimin adına yaşıyordum bunun bile ehemmiyeti kalmamıştı artık. İlk tanıştığımız günden beri hep alacaklı gibi davranmaktan vazgeçmedin. Hatta bununla övündüğün zamanlarda kendine hediyeler aldığını saklayacağında yoktu.
Ne istiyordun benden diye kendimi rahatsız eden hisler tamda istediğin gibi ruhumu esir almıştı. Ama bu defa direnecektim. Beni en zayıf yerimden vurmana müsaade etmeyeceğim. Ne kadar pervasız bir halin var ve bunu yaşamının özüne koymak ne derecede huzur veriyor sana? Dünkü gazetelere bir süre öylece baktım. Aklımdan tamamen çıkıp gitmiştin. Ve telefonda bir bebek gibi susmuştu.
Bulunduğum kasvetli ortam beni bıraktığım sigaraya dönmek için zorluyordu. Fakat gözlerim duvardaki bir söze kendini teslim etti. "Kur' an hayat kurtarır". Bunca yıldır canımı yakan her olaydan sonra bu söze sığınmak bana cesaret veriyordu. Dadılık yapmak bana göre değildi ilişkilerde. Ki böyle yaptığım zamanlarda senin acıyarak baktığını hatırıma örselenmişti.
Seninle ömrümün mutlu tek bir anı var oda hâkimin bizi resmi olarak ayırdığı gündü. Sana tahammül edemeyeceğimi yüzüne söylediğimde sigara sarısı dişlerini gıcırdatarak bakmıştın. Sen beni seviyorsun bunu asla yapacak gücün yok diyerek aslında kendini anlatıyordun. Bu ilişkinin son kullanma tarihi çoktan geçmişti ve senin hakkında yorum yapmaya lüzum kalmamıştı Adliye' den çıkarken.
Cami' ye gidip evvabın namazı kıldıktan sonra iş yerine döndüm. Etrafımdakiler kozadan çıkmış kelebek gibi değişimime şaşıyorlardı. Artık sevmeyecektim seni. Fakat masamın üstüne bırakılmış çiçeği görünce şaşkınlığımı gizleyemedim. Kötü bir el yazısı ile küçücük bir not iliştirilmişti. Oğlum üzüldüğün kadınlar seni yok sayanlar. Ama O yüreğin sahibinden bunu saklayamazsın. Annen.
Her zaman yanımda olmamasına kızdığım kadın bu defa benim yanımdaydı ve akıl verme şekli erozyona uğraması çok garibime gitmişti. Oysa aklımdan ben sana demiştim mutlu olamazsın o Türkan' la diye ama baban gibi kör bir inadın var gibi sözler bekliyordum senden. Meğer safını belli etmeden ne kadar yakınmışsın bana.
Mutfakta bir şeyler aradım karnımın açlığından ellerim titremeye başlamıştı. Amma velâkin küflenmiş peynirden başkası yoktu. En son alışverişe çıktığımda mevsimler sonbahardı. Boşanmanın huzuru bunu unutmama yardımcı oldu. Belki dışarı çıkıp etli ekmek yiyerek bu sıkıntıdan kurtulabilirdim. Yalnız olduğum zamanlarda "Hasbinallah venimel vekil" sözü içimi aydınlatıyordu.
Minibüs beklerken bana doğru geldiğini fark ettim. Şapkamla yüzümü saklasam da sesin buna mani oldu. Yolun karşına geçmeye kalkarken galiz bir küfür durdurdu beni. Boşuna mı sevdim seni diyordun. Hala sende sanman ne kadar tuhaf kalbimin. Ellerimi cebime koyacaktım ki koluma girip acıktım dedin. Tek derdin buysa şanslısın ahvalimiz ortak.
Senden çabuk kurtulmak için dönerciye geçtim. Gözlerin nefretten kudurmuş gibi bakıyordu. Daha önce son kuruşuma kadar hesap ödemeye gönüllü iken mutlu olduğumu herkesin içinde çığlık çığlığa haykırdın. Ama hayır sana tepki vermeyecektim. Benden bunu bekliyordun ve bu oyunun kurallarına teslim olmayacaktım.
Siparişimi verince sırtını bana verip dışarı çıktın. Hafiften yağmurun yağması duygularımın gücünü zayıflatmaya yetmişti. Ne zamandır sana adınla cevap vermemiştim. Kararsızdım. Ardından gidersem biliyorum ki ruhunu teslim alan bencilliğinden kurtuluşum yoktu. O ara elektrikler kesilince yüzüne bakmak daha kolayıma gelmişti. Aç değilsen sana vakit ayıramayacağım deyince gücünün son şiddetiyle imalı imalı bakarak tiyatroya mı başladın diye hınzırca güldün. Bir insan bu kadar değişemez hadi ama itiraf ediyorum sana çok yakışacak sahnedeki alkışlar söz veriyorum bir ara gelip seni seyrederim ama önce karnımı doyurman ve beni nargileciye götürüp dinlemen lazım. Sana ihtiyacım var diyerek dayatmaya devam ediyordun. Senden kurtulmanın tek yolu buysa öyle olsun bakalım diyerek ev yemekleri yapan bir yerde soluğu aldık.
Önce nerden başlayalım yemekten mi yoksa ziyaretten mi? Seni görmediğim zamanlarda hayatımı mahvettiğini unutuyordum. Hınzırca gülüşünden cesaret alarak neyin diyetini istediğini öğrenmeye çabalayarak başka konular üzerinde yoğunlaşıyordum. Hala av partilerine gidiyor musun? Bir kez gitmiştik beraber yaban domuzu vurarak Rambocluk oynayan çocuklardan farkın kalmıyordu barut kokuları ruhlarımızı esir alırken.
Birden ciddileşip dinle Ömer artık seni bir daha rahatsız etmeyeceğim, bana evliliğimiz süresince ve ilk flörtümüzden bu yana hiç bir kötü hareketini görmedim. Bu gün yaptıklarına kendin bile inanmıyorsundur ama inkâr etmekte serbestsin. Ben hayatını zehir etmeye değil tam tersi sana ait olması için böyle davrandım. Oysa seviştikten sonra sen hemen uyurken ben içten içe ağlıyordum. Bir kere de kendini bildiğini yapman için denemediğim yol kalmamıştı. Mışlı bir hayattan vazgeçmen için ümidim kalmayınca boşanma sürecimiz başlamıştı. Bilmiyordun ki; Aşk senden önce de benden yanaydı.
Bilirsin etrafındakilere sadistçe geliyordu sana tavırlarım ama sevmek için direndikçe kaybolup gidiyordun aldığın her nefeste. Mamafih mahkemeden çıktıktan sonraki gece hiç uyuyamadım ve hep seni düşündüm. Seni olduğun gibi kabullenememek ilk defa yaralıyordu beni. İyi bir şey yaptığıma o kadar çok inandırmıştım ki aklımı tamam dedim artık ne hali varsa görsün demeyle seni hayatımdan çıkarttığımı sandım. Hâlbuki beni sana hapseden bu çocuksuluğunmuş. Böyle bir karaktere sahip olmasan farkına varamayacaktım on beş milyonluk İstanbul'da. Senden özür dilemek için aradım sabah açmayınca duymadın sanıp sana gelmeye karar verdim.
Allak bullak olmuştum. Yüzüm sarıdan kırmızıya değişip duruyordu. Bir an kusmak için yanından ayrılıp lavaboya zor attım neye uğradığımı şaşırmış yine oyunlarından biri sanıyordum bu travmalarını. Yanılmak isteyişimi de saklayamıyordum. Ne demeliydim şimdi sana. Aynada yüzümü seyrederken birden arkamdan bana baktığını gördüm.
Yemek ve nargileden sonra seni taksiye bindirip eve geldiğimde sabah ki neşemden eser kalmamıştı. Öyle çok inatçı biri değildim. Seni sevdiğime seviniyordum ama itiraf edemiyordum bunu sana. Elimde olmadan mektuplarına ve resimlerine bakmaya başladım. İlk duyuyormuş ve ilk kez görüyormuşum gibi saatlerce onlarla oyalandım. Gece bir buçuğa doğru yine telefon çalıyordu ve gizli numara dediği için kuşkulanmıştım. Meraksız bir şekilde kabul ettim ve sesimin titremesini engellemek için televizyonun sesini açıp dinlemeye başladım. Ama ben sessiz kaldıkça arayanda hipnotize olmuşçasına beni taklit ediyordu. Ve sensin biliyorum diyebildim. Yine o bildik kahkahanla hislerini saklayarak demek bu kadar eminsin dedin. Üşüyorum Ömer üstelik sarhoş da değilim sana ihtiyacım var. Nefesinin sıcaklığını, Naneli diş macunu kokan ve her sarılışında bedenimi ruhumdan ayıran halini özledim. Beni hemen bu karanlıktan kurtar. Telefon bir den kapandı.
Annemin yanına gittim o da beni bekliyormuş gibi hemen kapıyı açtı. Ve sarılıp ağladım omzunda. Yeni doğmuşum gibi başımı okşayıp tek kelime etmeden beş dakika sakinleşmemi bekledin. Ne oldu diye sormadan yanlış yere geldin bana değil ona git dedin. Şaşkınlığımı gizleye merek o mu söyledi dedim. Hayır, baban ile ilk kavgamızdan sonra bana senin yolundan geçtiği aklıma geldi.
Çok bir farkınızın olmaması beni sevindiriyor. Kavga ettikten yarım saat sonra onu aradım seni seviyorum affet derken bir yandan ağlıyor bir yandan yaptığım kıskançlığı kendime yediremiyordum. Baban hiçbir şey olmamış gibi geldi ve sabaha kadar konuşup sorunlarımızı çözdükten sonra senin doğmana vesile olan sevgimizin hediyelerini bedenlerimizle birleştirdik. Onun sana ihtiyacı var ve sen ne yapman gerektiğini biliyorsun. Sımsıkı sarılıp koşarak arabaya binip evinin önüne geldiğimde balkonda beni bekliyordun.
Hiç konuşmadık ve tekrar benim evime geldik. Bilincime hâkim olamıyordum. Ne kadar çaresizdim. Yaptığımla övünmeli miydim yoksa dövünmeli mi karar veremiyordum. Kulağıma fısıldadığın bir sözü duymak için tüm dikkatimi verdim ama mamafih istediğim olmadı. Yüzüne bakıp ağzını öptüğümde gözlerini yeniden açarak bu kadarcık mı özledin beni dedin.
Sabah uyandığımda ellerin külotumun içindeydi ve bir an toparlanıp yüzümü yıkamaya gittim. Uyandığında gülümseyip nikâh günü aldım haberin olsun deyip yeniden uykuya daldın. Babamın oğlu olduğuma sevinsem yeriydi...
Anlatımınız sürükleyici Kurtuluş Bey. Uzun olmasına rağmen sonunda ne olacak diye merakla okudum. Evlilik zor bir zanaat. Herkesinde harcı değil. Kişileri anlamak ve tek beden olmak düşüncelerde yetenek ister.. Yüreğinize sağlık. Saygıyla