Aşk'ın Cam Olup Kırılacağı Tutar
Bana geri tepti. Bu sevda şarkılarını dinleme gibi bir alışkanlığım oluştu son zamanlarda. Dinledikçe de zırlamam azıyor...
Az önce geldim. Aşağı vadiye kadar yürüdüm. Bir iki köpek sevdim. Soğuk varmış. Hislerim duymadı.
Sabahtan beri üşendiğim ikinci kahvemi yapıp kocaman bardağımı parmaklarımın arasına aldım. Yalanlardan örmüşüm kendimi. Sadece ben değil benimle ilişkisi bulunan az sayıda da olsa yoldaşlarım biliyor bunu.
Kapandığımı anlamışlardır.
Balkona silik ama sıcak bir güneş vurdu. Yamaçta köpeğin biri gerindi sonra utanmadan işedi ve hiç bir şey olmamış gibi döndü yukarı; virane yıkık
laçka dört duvarı çatısı var mı yok mu belli olmayan inine yavrularına yürümeye başladı. Üç yavru analarının kokusunu alınca kuyruklarını sallaya sallaya koşmaya başladılar. Ömürleri uzun olsa bari...
Saat sabahın dokuzbuçuğu olmuş. Kalkalı neredeyse beş saat olacak. Uykum yok. Islık çalan biri geçip gitti kaldırımdan. Islık mutluluk oluyor.
Ben de bir ara ay lav yu'yu ıslıkla mırıldanarak üflemeye çalışırdım. Ama keyfim yoktu. Mutluluk denen her neyse onu tanımlanamaz olduğunu bildiğimden yine de ay lav yu ezgisini üflemeye çalışırdım.
Sahi nikâh salonundayız. Filiz-Onur çifti evleniyor. Az önce ikisi de evet dediler. Alkışlar iyiydi bizimkisi cılızdı.
Yanımdaki koltukta bir zamanlar var olan biri oturuyor. Bir zamanlar var olan biri şu an garip anlayamadım demekki olabiliyormuş; nasıl yabancılaşıyor bana...
- Affettin mi beni?
-... bu üç nokta bön bön bir boşluğa bakmamın tarifi anlatımı metni. O üç nokta boşuna zaman harcanmış bir öykünün adı oldu. Henüz isim bulamadım zaten. Bulursamda bayağı terbiyesiz olur...
-Kalkalım mı? İşim var...
- Yapma!
-... Bu üç nokta söylenecek söylenmeyecek cenaze marşının belki de mezarlarımızın yolunun beslenmemiş şarkısı.
- Lanet adam! Allah belanı versin!
-... bu üç nokta üç noktadır işte...
Aldatmak...Yalanlamak...
Şimdi mi?
var ben masal olmak...masalcı adam olmak...