Aşkın Saati 35
Rüzgarlı bir gün . Dalgaların kıyıları vurduğu bir kayanın üzerinde otuz beş yaşlarında güzel giyimli bir adam suya düşmüş gölgesini seyrediyordu . Kim bilir neler düşüyordu Ama çakmak bakışları o güzel giyimin altında o ilk aşkında uzakta kalmanın çıplaklığı gözleniyordu . Hayalindeki güzeli sularda yüzdürüyordu . Sevdasından yıldızlar parlıyordu . Denize düşen göz damlası sanki aşkının ibadetiydi . Su sudan haberleşircesine abdest alıyordu . Sevgi doluydu Yalçın... Masalımsıydı duyguları . Sulara büyülenmişçesine sessizliği ile konuşmaya başlamıştı bile .
Yalçın :
Ne günlerdi o günler . Babam dedemin isteğini kırmayıp yaşadığımız şehirden köye göç etmiştik . Kentten köye gelmek bende huzursuzluk yaratmıştı, sokakta olsun okulda olsun o huzursuzluğumu hissettiriyordum . Ve günlerden bir gün sınıfımıza bir kız geldi . Annesi Türk babası İtalyan ,mıhlanmıştı gözlerim . Çünkü bakışları güneşi arar gibiydi . Adı Lara idi . O kömür karası hem yangınını hem de içine düştüğü dehlizi anlatıyordu. Güzel mi güzel ama bir ayağı sekiyordu . Sanki sınıf öğretmenimiz Ayça Hanım iki farklı dünyayı bir araya getirmek istercesine bizi yan yana aynı sıraya oturttu . Ve her birimiz yaşantımızda suçlularını ararken anlayamadığımız bir bağla bağlandık, aramızdaki uçurumları fark edemedik . Sanki tek kurşunla vurulmuştu kalplerimiz . Darılsakda birbirimize biz ayrılamayız dediğimiz ağacın altında buluşurduk . İkimiz de anne babalarımızı bir araya getirmek istesek de tepki aldık . Tepki aldıkça sevgimiz büyüdü . Nasıl unutulurdu o konuşmalar .
Lara :
Yalçın karanlıklar güneş doğması içindir . Bak göreceksin, gün gelecek sevdamızda güneş batmamak üzere doğacak .
Yalçın :
Gizemli aşkım . Gönlümün farklı ırmağı . Aksın bizleri kavuşturmaya . Aktıkça yıkansın yolumuz .
Ve birden gün geldi Lara , ağlamaklı biçimde "biz gidiyoruz" dedi . Babası dönüş yapıyormuş İtalya'ya . Gitme dedimsede seninim dedi ama yıllar uzadıkça uzadı . Bu arada ailelerin ısrarı ile evlenmiş bir de kızı olmuş . Amansız hastalıktan kaybetmiş kızını . Ben ise bitmeyen aşkımın nöbetindeydim .Doğacak güneşi bekliyordum
. Ve anıları hatırladığım sabah bir mektup aldım Lara'dan . Okudukça her kelimesinde kalıyordum . Canım , yakınlaşan uzak sevgilim diye başlıyordu devamında ise .
......Yıldızlar sohbete dalmış kayan yıldızlardan soruyorum kaybettiğim aşkımı . İmanım gibi sevdiğimi sıralasam mısralara duman tütüyor dağlar . Dağlar arasında çağlayanlar sanki beynimi parçalıyor . Nikotin kokulu özlemimi çekiyor damarlarım içine . Saçların rüzgara tutulmuşcasına uykularımda arıyorum seni karanlıklara dalmadan . Sevdim seni . Sevemedim ki başkasını . Her bakış oldu sen . Her dokunuş oldu sen . Sanki destanlaşmıştı aşkım , tam 35 yıl . Ayrımsızdı sevgimiz . Faziletliydi duygumuz . Nakış nakış işlemiştik verdiğimiz yeminleri gönlümüze . Zaman geldi geçti savruldum gün dönümlerinde . Boşluğuma düştükçe anılarımdan daldırıp daldırıp doldurdum seni . Mevsimler geçti , yıllar geçti hazana dokundurmadım yaz baharım seni . Eşinden kısaca bahsetmişti .
?'Daldığım derinliklerde kayboldum . Kıvranan sessizlik nasıl da gecelerin uzamasına neden oluyordu bir bilsen . Gecenin karmaşık düşleri sanki bacaklarıma vurmuştu , göz dualarına bağlanmıştım . Ve sanki sana koşmak istercesine bacağımdaki aksama ufak bir operasyonla düzeldi . Gece sessizliğini bozan adını sayıklayışım gergin fırtınaların çıkmasına neden oldu ve sevgisiz olan bu bağa son verdim'' diyordu kelimeler . Ve o ayrılışını derin duygularıyla anlatıyordu sözcükler .
?' Eşimin omuzlarıma koyduğu bakışları yaşantımı dişliyordu Bir yandan da biliyordum bu böyle gitmez ama eşime hissettirmemek onu olduğundan çok yoruyordu . Eşimin olmadığı zaman odamda aynamın karşısına geçip saatlerce kendimi seyrederek geçen gençliğimi ve güzelliğimi hatırlatıyordu aynalar . Yaşadığım olaylar gün eleğinde ayıklanan taş gibiydi yüreğime oturan . Sanki son zamanlarda ruhumun derinliklerinden isteklere söz geçiremez olmuştum . Genç vücudu kuvvetli aşkına Yalçın'ına muhtaçtı . Ama bu isteğine dur diyemez ise eşine ihanet etmiş olacaktı . Kolumun yeni ile sildim gözlerimi ve eşimin gözlerine derinden baktım . İşte bakışım bakışı ile aynıydı . Aslında bu noktada birbirini anlar gibiydiler Ve o an söyledim . Ben Ben'i Yalçın'da bıraktım''
Okudukça dilinde söz birliği oldu kelimeler .
Yalçın :
Yaşamdan alacaklıyız diyordu . Geçikmiş mutluluğumuza sanki mektuplar yazıyorduk gecelere .
Ve işte o an sessiz yürüyüş Yalçın'ın bakışlarını ay ışığıyla aydınlanmış kaldırıma kaydırdı .
Gözlerine inanmadı ve o sıra birden yağmur yağmaya başladı . Sanki gök kubbenin sevinç gözyaşlarıydı . Nefesimin yeşilini giymiş bir bayan uzaktan gülümsüyor dedi kendi kendine ve yaklaştıkça kalbi son hızla atmaya başlamıştır . Bu gelen Lara'ydı , gelen gönül göçümdü .
Ayrılmamak üzere sarıldı bedenlerimiz yıllara meydan okurcasına .
" Lara " dedim :
""Lara "
" Sus " dedi .
" Sus sevgilim . İhaneti öldürdüm içimde . Daha fazla dayanamadım . Batmamak üzere doğacak güneşimiz . Kristalleşen sularda yakamozlar yazacak Aşkın Saati 35 i ...
Günün öyküsünü ve yazarımızı kutlarızud83eudd20ud83eudd20