Aşkın Serenadı - 1
Sevgiliye,
Mektup, dilin düşünceden feragat etmesidir bilirsin. Söylenemeyen her şey yine söylenmemiş olur. Yaralı bir güvercinin tutsaklıktan kurtulup uçamaması gibi bir şey bu, kalemin mürekkebi biter sadece.
Biliyorum aslında konuşacak bir şeyimiz yok. Oysa ne kadar ihtiyacım var seninle konuşmaya. Zaman zaman kimi sözcükler, kimi cümleler, beni artık yaşamaktan bıktığım hayata aniden bağlar bütün gücüyle. Onlara ihtiyacım var, anla ne olur. Hatta bazen senin de güneşe baktığını düşünerek, aynı güneşe baktığımız için ne kadar şanslı olduğumu söyleyip duruyorum kendi kendime. Hem biliyor musun son günlerde sana güneş diyorum ve sana güneş sıfatını yükledikten sonra fark ettim ki kimsenin bakamadığı güneşe çıplak gözle bile daha iyi bakıyorum şimdi.
Kimi çok sevdiysem söyleyemedim. Mesela hiç tanımadığım küçük bir çocuğu sevdim ama onu çok sevdiğimi hiçbir zaman söyleyemedim. Ben arkadaşlarla top oynarken onunla karşılaştığım zaman maçı bırakır sohbete dalardım onunla. Gününün nasıl geçtiğini, okulda neler yaptığını, hangi dersleri daha çok sevdiğini sorardım. Uzun zamandır göremiyorum Adnan'ı. Onu en son gördüğümde o eski sohbetlerimizi özlemiş gibi küçük bir gülümseme ile yüzünde beliren kızarıklıkla ?Erdal abi, niye artık maç yapmıyorsunuz' diye sormuştu. Mesela ilk defa bir adamı babam gibi sevdim, ama o adam beni tanımıyor bile. Lise 1'de okurken sıra arkadaşım bir trafik kazasında hayatında kaybetmişti. Sınıfça taziye evine gittiğimizde arkadaşımın babasına çok derin bir sevgi beslediğimi hemen kapıdan içeri girdiğimde anlamıştım. El öpme sırası bana geldiğinde, yanında öylece durup Mahmut'un benim sınıfta sıra arkadaşım olduğunu, kazadan bir gün önce fizik defterini aldığımı ve hala bende olduğunu, bundan sonra beni de bir oğlu olarak görmesini söylemeyi ne kadar çok istedim. Ama olmadı. Ben de diğerleri gibi elini öpüp başsağlığı diledikten sonra dışarı çıktım.
Ve en sonunda sen... İlk defa çok sevdiğim birine onu çok sevdiğimi mektupla bile olsa söyleyebiliyorum. Seni çok seviyorum.
İşte görüyorsun; sevgi, ölüm ve aşk. Her şeyin çıkış noktası bu üç şeyde gizli aslında. Bunların ne demek olduklarını derinden düşündün mü hiç?
Sunay Akın'ın şu dizeleri sevgiyi anlatmaya yetiyor bence.
?? Bir çocuk görsem
Yağmur altında üşüyen
Köprü olmak geçer
Hiç değilse içimden''
Ölüm nedir peki? İşte sana Nâzım Hikmet'in karısı Vera Tulyakova'ya ölüm hakkında söyledikleri:
?? Ani ölüm, korkunç bir ihanete uğrayıştır, sırtından hançerlenmek gibi bir şeydir. Ölmekte olduğumu bilmeliyim, bilmek isterim, o zaman, şimdi ve tüm yaşamımda söylemediğim şeyleri yaparım. Çok önemli bu, o zaman her şey değişir. İnsan hem kendisi hem de başkasıdır artık. Her şey başkalaşır: Hız, cesaret, dürüstlük, genel olarak her şey. Dünya başka türlü görünürdü. Ayrılıştan önce bu özgürlüğe gereksinmem var benim.''
Ve aşk...
??Aşk, her şeyin eridiği bir demir ocağıdır, bir dökümhanedir.'' diyor Nâzım Hikmet. Biliyor musun, aşkı her şeyin eridiği bir demir ocağı yapan insanların yaşadığı dönemlerde yaşamak isterdim. Mesela Nâzım Hikmet'in, mesela Ahmet Arif'in yaşadığı yıllarda yaşamak. Şimdiki dönemde yaşadığıma az da olsa sevinmemi sağlayan tek şey var. O da sevgi, o da ölüm, o da aşk. Yani sen.
Belki bu yazdıklarımı okumazsın bile, ama olsun. Okumasan bile ben okuyacağını düşünerek yazıyorum bunları. Bir şiirimde şöyle demişim:
?? Bilirsin
Bitmez akla gelen nedensiz bekleyişler
Dört duvar arasındayken bile...''
Şiir demişken, satırlarıma bir şiirimle son vermek istiyorum. Yalnız senden çok önemli bir ricada bulunacağım. Lütfen aşağıdaki şiiri hiç kimseye okutma ve bu şiirimi ? bunu ciddi söylüyorum ? ancak ben bu hayatta olmadığım vakit, beni sevenlere okut olur mu? Eğer beni sevenleri yanında bulamazsan, o zaman kendi sevenlerine okutursun. Seni sevenler de yoksa etrafında, boş ver hiç kimse okumasın daha iyi. Bu arada merak etme senden önce öleceğim elbet.
?? Korktum hep karanlıklardan
Işıklar her gece açık bırakıldığı halde
Varsın yakamı bırakmasın karanlıklar
Bütün acılarım sevdadan olsun isterdim oysa
Neylersin cancağızım
Hayat böyle işte
Beklediğini vermiyor her zaman
Sırtımı bir gün ben de kapıya dayamış
Cansız bedenimle karşında duracağım
İlk görüşte ölmüş olduğunu anlayacaksın
Sararmış yüzün ve titreyen ellerinle
Ne çok isterdim arkamdan ağlayanları görmeyi
Asfalt Caddesi'nden giderken
Bedi'ül Zamana doğru
Bütün çocukları yanaklarından öpmeyi
Ve nihayet
Küçük hayaller için bile
Dev umutlar besleyen insanların çoğaldığını görmeyi
Ne çok isterim cancağızım
Ne çok ??
25.01.2005