Ateşin Sönme Anı
''Hey beni duyuyor musunuz?'' diye bağırdı aşağıdaki yıldız. Karşılık alamadı. Fakat yukarıdaki yıldızlardan bir tanesi parladı. Uzakta olsa görülebiliyordu bu parıltı. Umutlandı. Yıllar sonra yıldızlardan biri ona parlamıştı. Bilinen bir şey değildi yukarıdaki yıldızların aşağıyla iletişime geçmesi.
'' Merhaba size, merhaba... Oraya gelmek istiyorum ama gelemiyorum, çok bilmiyorum ama hissettiğim şey buraya ait olduğum. Buna üzülmüyorum çünkü ben de sizin gibi yüksekteyim. Sizden ayrı da olsa ben de yıldızım ve parlayabiliyorum.''
Bağırsa da nafile. Sadece bir tanesi parlıyordu ona doğru...
............
Birinci yıldız: Ben halimden memnunum, Karşımda sizler varsınız. Bu, en çok mutlu eden şey.
İkinci yıldız: Ben de öyle. Aşağıda değiliz ve birbirimize yakınız. Sizinle beraber daha iyi hissediyorum.
Üçüncü yıldız: Eğer aşağıda olsaydım bu beni kahrederdi. Nasıl vakit geçirirdim. Düşünsenize sadece izliyorsun. Boşluğu ya da tanınmaya cisimleri. Bu, var olmamak gibi bir şey.
İkinci yıldız: Düşündüm de evet, çok kötü ve katlanılmaz olurdu.
Birinci yıldız: Doğru. İyi ki beraberiz.
Parlayan yıldız: O ışık yine parlıyor. Çok uzakta ama çok güzel bir ışığı var. Şimdi onun yanında olmalıydım. Konuşurduk belki. Ona buranın ne kadar sıkıcı olduğunu, her an kendilerini övmek ve aşağıyı yukarıdan ayıran saçma farkları konuşmaktan başka bir şey yapmadıklarını anlatırdım. Kim bilir belki de orada kalırdım. Ama ben buraya aitim. İstesem de ayrılamam. En azından her gün ışığını görüyorum. O beni görmese de.