Baba Kalbi
Doğal bilimlerle uğraşanlar, özellikle canlılar üzerinde çalışanlar, dişil cinsiyettin yani annelerin yaşamda ne kadar önemli ve belirleyici olduklarını çok iyi bilirler. Elbette güneşi balçıkla sıvamak gibi bir niyetim yoktur. Çünkü dişilik yumurtlayan ya da doğurgan cinsiyet olduğu kadar, analık gibi sevgi ve şefkat dolu bir görevin seçimsiz yürütücüleridir. Bu ve bunun gibi birçok karakterlere sahip olunmasıyla çoğu canlı türünde dişil cinsiyetin önemli bir belirleyiciliği ve üstünlüğü vardır.
Peki, yazdığım ya da yazamadığım erdem yüklü karakterler sadece dişilere mi özgüdür? "Babaların yüreği taştan olamayacağına göre kırıntı olsa da bu duygulara rastlanılır" diye düşünmeyecek kadar sevgi dolu, şefkat dolu bir erkek olduğumu söylerler. Ya da çevremde bu tür duygusal yönü ağır basan çoğu hemcinslerimi tanıyorum. Yani uzun sözün kısası "analık" vardır elbet ama "babalık"ta vardır. Bu savıma feminal duyguların ağırlığında olan sevgili dostlarımız, kötü örneklerin arkasından bize uçaksavar mermisi yollayacaktır. "Eyvallah!".
Savıma destek olması açısından seçtiğim öykü, bizde de yaşanması olası gerçek yaşanmış bir olaydır. Öykünün yaşandığı yer New York'tur. Başlıca kahramanları öğretmen ve lise son sınıftaki öğrencileridir. "Öğretmen, öğrencilerinin diğer insanlardan farklı özelliklerini vurgulayarak onurlandırmaya karar vermiştir" diye başlıyor öykümüz.
Öğretmen Helice Bridges (California Del Mar) tarafından geliştirilmiş süreci kullanarak her öğrencisini teker teker tahtaya kaldırdı. İlk önce öğrencilere sınıf ve kendisi için ne kadar özel olduklarını belirtti. Sonra her birine üzerinde altın harflerle "Siz çok önemlisiniz!" yazılı birer mavi kurdele verdi. Daha sonra kabul görmenin toplum üzerinde ne gibi etkileri olacağını anlayabilmek amacıyla sınıfına bir proje yaptırmaya karar verdi. Her bir öğrencisine üçer tane daha kurdele verip, onlardan bu töreni gerçek dünyada devam ettirmelerini istedi. Öğrenciler daha sonra sonuçları takip edecek, kimin kimi onurlandırdığını tespit edecek ve bir hafta boyunca sınıfa bilgi vereceklerdi.
Çocuklardan biri, gelecekteki kariyer çalışmaları için kendisine yardımcı olan yakınlarındaki bir şirketin üst düzey görevlisini onurlandırmış, adamın yakasına mavi kurdeleyi iliştirmişti. Ardından, iki tane daha kurdele vermiş ve "Sınıfta bu konuda bir projemiz var. Sizden onurlandırmanız için birini bulmanızı istiyoruz. Onurlandırdığınız insanlara ekstra kurdele de verin. Böylece onlarda bu projenin devam etmesi için başkalarını bulabilirler. Daha sonra; lütfen bana ne olduğu konusunda bilgi verin" diye rica etti.
O gün üst yönetici, suratsız biri olarak bilinen patronunun yanına gitmeye karar verdi. Patronun odasına girdi ve onu "'iş dünyasında bir deha olduğundan ötürü" takdir edip örnek aldığını söyledi. Bu mavi kurdeleyi yakasına takması için izin verip vermeyeceğini sordu. Şaşkına dönen patron; "Tabi ki" şeklinde cevap verdi. Yönetici de Mavi kurdeleyi, patronun tam kalbinin üstüne ceketine iliştirdi. Ekstra kurdeleyi verirken de; "Bana bir iyilik yapar mısınız? Siz de bu kurdeleyi onurlandırmak istediğiniz birine verir misiniz? Bunu bana veren çocuk, okulda bir proje yaptıklarını söyledi. Bu kabul görme töreninin devam etmesi gerekiyormuş. Böylece "bunun, insanları nasıl etkilediğini belirleyeceklermiş" dedi.
O gece patron evine geldiğinde, on dört yaşındaki oğlunun yanına oturdu. "Bu gün inanılmaz bir şey oldu" dedi. Ofisteydim üst düzey yöneticilerimden biri içeri geldi, bana hayran olduğunu söyleyip iş dünyasında bu kadar başarılı olduğum için göğsüme bu kurdeleyi iliştirdi. Bir hayal etmeye çalış, benim bir dahi olduğumu düşünüyor. "Siz çok önemlisiniz!" yazılı bu kurdeleyi tam göğsümün üstüne taktı. Bana ekstra bir kurdele verdi ve onurlandıracak başka birini bulmamı istedi. Arabayla eve gelirken, bu mavi kurdeleyle kimi onurlandırabileceğimi düşündüm ve aklıma sen geldin. Ben "seni"' onurlandırmak istiyorum. Sana pek ilgi gösteremiyorum. Günlerim aşırı yorucu geçiyor. Eve gelince sana pek ilgi gösteremiyorum. Bazen derslerden aldığın notları beğenmeyince veya odanı toparlamayınca sana bağırıp çağırıyorum. Oysa bu gece bir şekilde buraya oturup, sana benim için ne kadar farklı ve özel olduğunu söylemek istedim. Annen gibi sen de benim hayatımdaki en önemli insansın. Sen mükemmel bir çocuksun. ''Seni Seviyorum'' diye devam etti.
Şaşkına dönen çocuk şimdi ağlamaya başlamıştı. Bütün vücudu titriyordu. Başını kaldırdı, gözleri yaş içinde olarak babasına baktı ve "Yarın İntihar edecektim. Baba, ben senin..... çünkü ben senin beni hiç sevmediğini, hiç önemsemediğini düşünüyordum. Ama artık her şey çok farklı. Şu an baba oğlunun hayatını kurtardın!"
mzy 2010
Güne düsen öyküye ve yazarina tebriklerimle. Babalar gününüz kutlu olsun dileklerimle. Sevgi ve selamlar.