Bacanağı Yazmasak Olmaz
Epey oldu evleneli... Otuzu devirdik hatun ile ve ailesi ile... Kırka doğru son sürat yol alıyoruz vesselam... Öyle de derler sadece o sevdiğin kadınla değil tabi ailesi ile de insan içli dışlı oluyor hele de sevecen ve cana yakın insanlar varsa karşında... Bacanağım Ali Ağabey benden bir on yaş kadar büyük sayılır... Daha çocukken bilmezdik bacanak bacanak, kime deniyor, kim bu bacanak dedikleri? Evlenince ister istemez öğreniyor insan.
Yıllar yılı İstanbul’da mermer atölyesi vardı, sonra İstanbul’u bırakıp Bursa’ya yerleştiler. Yeğenler daha o zaman orta okula filan gidiyorlardı şimdi kocamanlar... Evlendiler çoluk çocuk sahibi bile oldular. Bacanak Bursa’da da bir müddet mermer işine devam etti, sonra bıraktı yaş alınca...
İlk zamanlar hep ağabey ağabey derdim. Bir türlü bacanak diyemezdim, saygıdan olsa gerek. Sonra bizde kıdemli damat olunca, ağzım alıştı bacanak demeye başladım, ben bacanak bacanak deyince oda bana bacanak demeye başladı. Çok hoşuma gitmeye başladı bu kelime... Şimdilerde ise neredeyse ismini bile unuttuk desem yeridir...
Normalde resmi olarak bir tane bacanağım var, ancak birde yandan bacanaklar var ki onları da çok seviyorum aslında. Hoşuma da gidiyor, onlarında bana, benimde onlara Bacanak diye seslenmemiz. Hanımın teyzesinin kızları var iki üç tane, onların kocaları bana bacanak bacanak deyince bende onlara demeye başladım, öyle gidiyor işte...
Esas bacanağım geçenlerde gözünden katarakt ameliyatı oldu, bakalım bayramda yol göründü bize yine, gideceğiz inşallah doğru ikinci memleket Bursa’ya... Bacanak da, öbür yandan, sağdan soldan bacanaklarda bizi bekler, hasret gideririz inşallah... Çok candan insanlar hele de memleketlin olduğu zaman daha bir güzel...