Bahçede İncir Ağacı

O kadar çok seveni vardır ki bu incirin anlatamam size. Hasbelkader bizim bahçemizde de var bir tane incir ağacı... Rahmetli babamın ta memleketten Artvin’den alışkanlığı işte. Dedemde çok severmiş, babamda çok severmiş. Babadan oğula mı geçmiş acaba bu incir sevgisi? Bende bir türlü inciri sevmem. Bahçede var, yirmi senede kaç tane yedin, diye sorun, benim vereceğim cevap ya bir ya da ikidir, daha fazla değil.

Ben bu mübarek meyvenin kurusunu severim. Kuruyemişçiden alındı mı leblebi çekirdek gibi yerim. Yaş incir dedin mi, yanına bile yaklaşmam. Hatta bazıları da bana kızar ’’Yahu sen niye yemiyorsun, incir yenmez mi, hele de bahçende varken.’’ Çocukken alışmamışız işte.

Şöylede bir rivayet vardır incir yapraklarının Hazreti Adem Atamız ile Hazreti Havva Validemizin ilk giysileri oldukları söylenir incir yapraklarının. Ne kadar doğru onu Allah bilir...

Tabi bahçede olunca, bende pek yemeyince, incir seven komşularım hemen devreye girerler, girsinler, hiç dert değil. Hepsine kapımız açık. Hele bir olsunlar dallarında, ben evdeyken ya da ben gittiğimde hiç fark etmez buyurun yiyin. Helali hoş afiyet bal şeker olsun.

Bir ara bizim hanım küçüklerini dallarından koparıp reçellerini de yaptı. Reçeli de fena olmamıştı hani... Daha zamanı var hepsinin olgunlaşmasına. Bazen de kuşlar dadanıyor, onlara da hiç kışt mışt filan demiyorum, garibanlar onlarda yesin...

Allah’tan hanım beni aratmıyor da o çok seviyor ve de çokta yiyor. Çıkar dalların tepesine birer ikişer toplar. Bazen de bana döner ’’Benim hatırım içinde olsa bir tane ye der.’’ Ben de ona ’’Senin hatırın için çiğ tavuk bile yerim, ver bakalım bir tane der zorla şerle yerim.’’ İşte böyle bizim durumlar...

20 Temmuz 2024 1-2 dakika 684 öyküsü var.
Yorumlar