Balkız Efsanesi
Eski zamanlarda derler ya efsanelere, efsunlara, masallara...
Yeni zamanlardan kopuktur, bağımsızdır ve dolu dolu aşktır diye derler herhalde...
Uzun lafın kısası eski zamanlarda bu gün ki Erdekle Kapıdağ arası birbirine incecik birkarayla bağlı değil iki küskün, kırgın komşu gibi ayrıymış...
Kapıdağ'ın kralı ile Erdeğin kralıda sanki iki kara parçası haklı gibi çok büyük bir düşmanlığı paylaşıyorlarmış.
Kapıdağın kralının oğlu çok yakışıklı çok akıllı her prensesin gönül vereceği bir genç, Erdek kralının kızı ise yüzüne bakmaya doyulamayacak bakanın bir daha dönüp bakacağı kadar güzel bir prensesmiş.Prens ve prenses denizi denizde kayıklarla dolaşmayı çok severler sık sık gezintiye çıkarlarmış.
Günün birinde yine bir kayık gezisi sırasında prens ve prensesin kayıkları karşılaşmış.Kayıklar karşılaşır karşılaşmaz sanki güneş onlara parlıyormuş çasına çok parlamış, yakmış öyle ykmışki prens ve prensesin kalplerinede işlemiş bu ateş içleri kor kor olmuş.Prens saraya döner dönmez prensesin adını öğrenmiş dünyalar güzeli balkız'ın aşkına kalp bağlamış.Balkız ise içine düşen ateşle rüyalara dalmış.
Karşılaşmalarından sonra yaptıkları kayık gezileri ile tanışmış aşklarını paylaşmış iki sevdalı aşık olmuşlar.
Prens her gece ay gökte yer tutar tutmaz kıyıda bekleyen balkızına gelirmiş kayığıyla.Balkız her gece sevdiğini beklermiş...
Yine bir gece ay yerini tutmuş prens kayığıyla açılmış Balkız sevdiğine kavuşmayı beklemeye gelmiş.Ancak prens daha yola çıktığı gibi büyük bir fırtına büyükbir tufan kopmuş gören gök yarıldı sanacak derler ya öyle bir fırtına prens Balkız'ına ulaşmak için geri dönmek istememiş Balkız yalvarmaya tanrıya dualar etmeye sevdiğine kavuşmak için ağlamaya başlamış.Prens kıyıya çok yaklaşmışken büyük bir dalgaya yenilip suyun derinliklerinde kaybolup girmiş...Balkız prensini kurtarmak için feryad edip suyadoğru yürümeye başlamış o yürüdükçe tane tane kumlar ayaklarından dökülüp suya girdikçe bedenini toprağa döndürmeye başlamış...
Balkız aşkı ile eriyip küllerinin iki karayı incecik beliyle birbirine bağlayan bir köprü olmuş...Ruhu ise sevdiğinin koynunda sonsuza dek o köprüde aşıklara el uzatmış...
(o geçiş şimdi belkıs adı ile anılmaktadır)