Beceriksiz Pinokyo

Üç yılı birlikte geçirdiğim sevgilimle ne evlenmeyi düşünecek kadar cesur ne de ayrılmayı göze alacak kadar sevgisiz bir ilişki yaşadık. İlişkimizde birbirimizin hayatına ipotek koymak gibi bir girişimde bulunmadık. Üçüncü kişilerde paylaşıma kapattığımız tek şey sevgimiz ve yataklarımızdı.
Kazandığım iddia sonucu kız arkadaşım Günseli'nin ısmarlayacağı yemeği zevkle yiyebilmek için, oldukça pahalı olan bir restoranda yer ayırttık. Her ne kadar birbirimizin hayatına müdahil olmasak da, mümkün olduğu kadar sosyal aktivitelerimizi haber verdiğim sevgilimi arayıp programımızı anlattım.
'Bu akşam Günseli'den alacağım yemeği tahsil etmeye gidiyorum.'
'Ah canım yanında olmayı ne kadar çok isterdim, benim de akşam sıkıcı bir iş toplantısına katılmam gerekiyor.'
'Toplantın bittikten sonra bize katılmanın bizim için bir sakıncası olacağını zannetmiyorum.'
'Ne o Günseli'nin hesabında koca bir delik açmaya mı karar verdin?'
'Bunu yapmaktan zevk duyacağım kesin.'
'Hayatım gelmeyi çok isterdim ama uzun sürecek bir toplantı bu.'
Restorana gidip büyük bir coşkuyla ısmarladığım yemeği keyifle yemek için çatalı ağzıma götürürken, Türk filmlerindeki gibi bir sahneyi canlandırırken buldum kendimi. Üç masa ötede, her tarafından kalite fışkıran bir ceketin örttüğü aynı sevgiliminkine benzer omuzlar, aynı sevgiliminkine benzer asker tıraşı saçlar ve gömleğinin yakasının bir kısmını saklayamadığı, aynı sevgiliminkine benzer dövmesi olan adamı gördüm. Karşısındaki pek çok insanın güzel diyebileceği ama an itibariyle benim bir halta benzetemediğim kadınla oldukça samimi olduklarını fark ettim. Havada asılı kalan elime bakan Günseli,
'Tamam, Aslı gönül rahatlığıyla yiyebilirsin, mönüdeki en pahalı yemeği söyledin diye iflas etmeyeceğim korkma.'
'Günseli, üç masa arkada Murat'ın ensesine benzeyen bir ense var.'
Aklı sıra çaktırmadan bakmaya çalışan Günseli'nin, neredeyse belden üstü komple arka tarafa döndü. Uzun bir süre inceledikten sonra attığım tekmeyle normal pozisyonuna döndü.
'Hayatım o ense Murat'ın ensesine benzemiyor. O Murat'ın ensesi.'
Ben şok dalgalarını atlatmaya çalışırken Murat'ın ayağa kalktığını gördüm. Neden kaçıyordum bilmiyorum ama Türk filmleri kanıma işlemiş gibi masanın altına atıverdim kendimi. Günseli'nin düzgün bacaklarını seyrederken arkadaşımın başını uzatıp,
'Salak, saklanması gereken sen değilsin o, ne halt ediyorsun orada' demesiyle kendime geldim.
Beynimin içinde alarm zillerinin çaldığını düşünürken çalanın aslında telefonum olduğunu fark ettim. Arayan Murattı. Panikten hızlanan nefesimin normale dönmesi için derin derin soluk alıp verdikten sonra cıvıldayarak açtım telefonu.
'Merhaba hayatım nasılsın?' Bu kadar sakin söyleyebildiğim için kendime madalya takmak istedim.
'Berbat geçen toplantıya biraz ara verdik. Ben de senin sesini duymak istedim. Nasıl geçiyor geceniz.'
'Oldukça eğlenceli, Günseli'nin iflas bayrağını çekmesi için elimden geleni yapıyorum. Kalabalık mı toplantı?'
'Dört kişiyiz. Şu an kel, göbekli, küstah olan bu adamların yerine seninle olmayı ne çok isterdim tatlım.'
Murat bunu söylediğinde gözlerim masasında oturan gür saçlı, sıfır göbekli güzellik abidesine kaydı. Üstelik buradan bakıldığında tek kişi gibi görünüyordu.
'Yazık sana, uzun mu sürecek bu sıkıcı toplantı?'
'Evet, ben de seni onun için aradım, uzun süreceğe benziyor. Seni arayamazsam ya da bana ulaşamazsan beni merak etme.'
'Tamam, o zaman sonra görüşürüz' diyerek telefonu kapattıktan sonra Günseli'ye,
'Alçak bütün gece onu rahatsız etmemem için beni tembihliyor' dedim. Murat yerine geçerken mümkün olduğunca kendimi saklayıp, biraz daha ikisini gözetledikten sonra garsonu çağırıp, bir şişe şarabı biz çıktıktan sonra verdiğim notla Murat'ın masasına götürmesini istedim.
'Mutluluğunuzun daimi olmasını temenni ederim Pinokyo!. Sevgilerle eski sevgilin Aslı.'

15 Ocak 2015 3-4 dakika 37 öyküsü var.
Yorumlar