benim annem beslemeydi devam

sen yorulma babaanne ben yaparım işleri diye teselli vermeye çalışırdı Zeynep. O küçücük yaşıyla o kadar iyi anlardı ki yaşanan olumlu ya da olumsuz olayları bazen babası bile şaşardı bu küçük kızın hissiyatının bu kadar kuvvetli oluşuna
Zaman zaman Zeynep babasının çalıştığı arka bahçeye geçerdi onu bahçede çalışırken görmekten ve seyretmekten büyük zevk alırdı. Babası. Bahçedeki meyve ağaçlarını budar onlara aşı yapar bir şeyler eker biçerek onları satar ve eve azda olsa bir şeyler getirirdi. Ne güzeldi o günler Zeynep. için çok sevdiği babası ve babaannesiyle beraber huzur içinde yaşıyordu orada.
Annesinin gittiğine birazda sevinmişti san ki. Çünkü anne evdeyken devamlı kavga ederdi ya babayla. Ve kocasına kızıp çocukları döverdi kadın bütün hırsını çocuklardan çıkarırdı sanki. Babaları da bunu görünce daha çok kızar ve o zaman sokaklara kadar taşardı kavga. Zeynep çoğu zaman gidip sessiz sessiz ağlardı bir köşede. Kendide bilmezdi oysa neye ağladığını. Anne ve babasının kavga sına mı yoksa yediği dayaktan canın yandığına mı? Ama artık o gürültüler yoktu evde. Mutluydu Zeynep te gizli gizli hep dua ederdi ki babaannesine bir şey olmasın diye. Annesinden daha çok sevdi her zaman onu. Hatta babaanne demez anne derdi ona ama bilmiyordu ki hayatında tek değer verdiği kadını da yakın bir zamanda kaybedecek
Dört yaşına geldiğinde babaannenin ölümünü evde toplanan kalabalıktan anladı Akşamdan eve gelmişti bazı komşular, çünkü yaşlı kadın bahçede abdestini aldıktan sonra orada yığılıp kalmış komşuların ve oğlunun yardımıyla yatağa zor yatırılmıştı kötü bir şeylerin olduğu belliydi ama kimse zeynebe bir şey dememişti. Onun çektiği acıyı anlamaz zannediyorlardı ama o biliyordu ki babaanne iyi değildi gizlice seyretti. Yattığı küçük odanın tahta kapısının aralığından Onu Allaha dua ediyordu ki babaannesine bir şey olmasın diye. O eğer bir daha kalkamasa ayağa Zeynep ile kim ilgilerdi kim onu sabahları tatlı tatlı kaldırırdı yatağından kim örerdi saçlarını
Hiç uyumadı o gece babaannesinin yanına gidip gizli baktı hep nefes alıyor mu diye. Bir teyze söylemişti çünkü insanlar nefes almadığı zaman
Derin bir uykuya dalar ve hiç uyanamaz bir daha. Derin uykuydu ölüm değildi onun adına ölüm demeyi bilmiyordu. Zeynep. Ertesi günün akşamı babaanneyi kaybettiler. Bir tanesi babaannenin burnuna ayna tutup nefes almıyor artık demişti. Zeynep bunu duyduğunda çok yıkıldı babaannem bir daha uyanamıycak hep uyuyacak belki çok rüya görecek beklide rüyasında arada sırada beni de görecek ama ben onunla konuşamıycam.
Herken ağlıyor basta zeynebin babası.4 yaşındaki bir çocukta olmuycak bir olgunlukla babasını ve ağlayanları seyretti Zeynep. Hayatında hiç bu kadar büyük bir acı hissetmemişti. Dört yaşındaydı ama o yaşadığı babaanneyi kaybettiği andaki acıyı hayatı boyunca unutamıycağını düşündü. Ama güçlü olmaya. Çalışıyordu çünkü babaanne ona bir ara
?bak Zeynep bana bir gün bir şey olursa sakın ağlama tamamı. Baban sana benden daha iyi bakar zaten sırası gelen herkes bir gün bir yerlere gider Zeynep hep şaşkınlıkla dinleyerek onu söylediklerine bir anlam vermeye çalışarak cevaplar almaya çalışır
?Ne olacak ki sana babaanne? Büyüklerin başına gelen en kötü şey uyuyup bir daha uyanmamalarıymış sende öyle mi olacaksın. Yâda bir yere gideceksin bir daha gelmiyeceksin öylemi?
- Evet, Zeynep belki bende bir gün uyurum ve hiç uyanamam. Yâda bir gün bir yere giderim oradan bir daha hiç gelemem ama sende hiç üzülüp ağlamıycaksın sen babana çok iyi bakacaksın oda sana bakacak hadi söz ver bana. Zeynep üzgün ve şaşırmış bir surat ifadesiyle
- annem gibimi gideceksin. Oda gitti bir daha gelmedi sen en iyisi burada uyu. Uyuman gitmenden daha iyi. Nasıl anlatacaktı ki babaanne ölümü o yaşta bir çocuğa cevap vermez susardı sonra
. Bu konuşmadan üç hafta sonra babaanne uyudu bir daha hiç uyanmamak üzere. Ve o uykunun ardından onu bir yere götürdüler bir daha hiç gelmemek üzere
Ölümü bilmiyordu, ama ayrılığı biliyordu daha üç yaşındayken tattı bu acıyı. Anne ve kardeşler gittikten sonra bir daha hiç görmedi. Artık babaanne sinide göremeyeceğine inandı işte ayrılık o demekti ölümde bu. O zaman babasının acısını daha derin hisseti Zeynep Cenazenin başında duran babasının yanına gitti gözlerine baktı ellerini tuttu ağlıyordu baba küçük kollarınla babasına sarılarak
? ağlama bak ben ağlıyor muyum benimde annem yok hem sen büyük sün ben sana bakarım artık babaannemin canı da yanmıyordur üzülme o sadece uyuyor. Dediğinde odadaki herkes şok olmuştu babasını teselli etmeye çalışan küçük kız herkesi duygulandırmıştı. Bu küçük yürekteki metaneti ve dayanma gücünü
Allah özellikle vermişti sanki yaşayacağı diğer acıları kaldırabilsin diye. Daha çok acılar çekecekti Zeynep daha nice ölümler ayrılıklar ve ihanet görecekti. Hayata tekrar tekrara lanetler okuyarak ayakta kalacaktı Zeynep. Ama hayatı boyunca onu babaannesi kadar seven bir kadın bulamıycaktı
O gittikten sonra babasıyla başşabaa kaldı ama bir türlü anlayamıyordu. Neden babaanneyi götürdülerki burada ne güzel uyurdu. Babasına bu soruyu defalarca sormasına rağmen bir türlü alamdı bunun cevabını ne kadar
Babaanne sine söz verse de ağlamamaya bazen dayanamıyordu küçük Zeynep. Babaannenin hasta iken yattığı divana yatıp onu düşündüğünde gözyaşlarını tutamıyordu ama babasına da göstermek istemiyordu akan sicim gibi gözyaşlarını önce dışından ı ağladı Zeynep. Sonra bir gün kendi kendine içine atmayı öğrendi içine atacaktı artık üzüntüyüde sevinci de. O güçlü bir kızdı ne ağlardı ne gülerdi sadece babasını mı-utlu etmekti onun görevi Zeynep hep onun için o küçücük haliyle bir şeyler yapmaya çalışıyordu söz vermişti ya babasına bakacakt

02 Mart 2009 5-6 dakika 9 öyküsü var.
Yorumlar