Benim Annem Beslemeydi Devam 8

Ben çıkardım kimimi bak diye gösterdi zeynebe. zeynep kimliği gördüğünde çok sinirlendi. mustafaya
?Buna kime sordun bu ikinci ismi buraya koymak için benim hiç değerim senin gözünde beni çok kırdın
?Ne bağırıyorsun bu kadın senin annen sayılır ne olmuş bir ismini koyduk diye
?Annem ha dedi Zeynep ve susuzu. Bir anne yapmazdı onun yaptıklarını çocuğuna keşke o ismi çocuğuma koymayı hak etseydi dedi içinden.
5 Yıl geçti hatice nin doğumunun üzerinden Mustafa eve sevinçle geldi bir gün. Tarlaya müşteri bulmuştu iyi bir parayla
Güne kadar satışı olacaktı tarlanın. Satış olucagı gün Zeynep onu heyecanla evde bekliyordu. Hatta o kadar heyecanlı diki bahçeden, içeri giremiyordu mustafa yı gördüğünde heyecanı bir kat daha arttı. Ne oldu gidiyoruz deme dedi
?Nereye dedi Mustafa
?izmir e söz vermiştin ya hani tarlayı satınca İzmir taşınacaktık
?ben kamyon alıcam dedi.
?ne kamyonu oda nerden çıktı. Alıp ne yapacaksın
?çalışıcam uzatma. Ben yıllardır bu kamyonun hayalini kuruyorum.
.peki, ana verdiğin söz ne oldu
Hiç cevap gelmedi Mustafa dan umrundada değildi zaten. Bir kere daha yapmıştı yapacağını. Zeynep şaşkın ümitleri yıkılmış. Bir kere daha boyun eğdi kaderine
Aradan çok geçmeden. Kırmızı renkli bir kamyonla geldi kapının önüne çocuklar koştular babalarını görünce. Zeynep tepkizisdi. Her kızdığında hiç konuşmaz sadece bakardı mustafaya. Aslında çok şeyler anlatırdı o bakışlar. Ama anlayan yoktu her zamanki gibi
Yeni ıstıraba günleri başa almıştı Zeynep için. Bütün parayı kamyona ve mala yatıran Mustafa. Beş kuruşsuz kalmış kamyonun ona getireceği parayı bekler olmuştu. Çok sürmedi Mustafa ay sonra yaptığı işten sıkılıp kamyona bir şoför buldu. Artık dışarı şoför gidiyor. Mustafa akşama kadar kahvede evde İzmir gidip gelerek zamanını öldürür olmuştu Zeynep her zamanki gibi çocuklarla uğraşıyor açlık ve sefaletle baş etmeye çalışıyordu. Parasızlık her zamankinden daha çok vurmuştu onları. Ama Zeynep babasına bunlardan her ne kadar bahsetmede baba yüreği anlıyor çocuklara harçlık bırakı cam bahanesiyle zeynebe harçlık bırakıyordu o da olmasaydı hayat daha çekilmez olacaktı. Zeynep için
Bir sabah Zeynep küçük oğlu cemin çığlıklarıyla uyandı. Koşup yanına baktığında çocuk ayaklarını göstererek
Anne ayaklarım diye ağlıyordu. Zeynep onu ayağa kaldırmaya çalıştığında iki ayağının üzerine basamıyordu çocukla. Mustafa yoktu gün önce, İzmir gitmiş sözde iş için hala gelmemişti tane çocukla ne yapıcını şaşıran Zeynep. Hemen babasına koştu. Babası
?Sen hemen cemi al götür ilçeye ben çocuklara bakarım. Dedi
? tamam dedi Zeynep
?yine kaderinle baş başa kalmıştı. Küçük oğlunun hastalığından dolayı mu7stafayı suçluyordu biraz daha ilgilenseydi. Onlarla belki böyle olmazdı. Biraz daha yanlarında olsaydı. O kadar yaşadığı olayın yanında onu böyle üzen bir şey olduğunu hatırlamıyordu. En değer verdiği varlıklarından biri avucunun içinden neredeyse kayıp gidiyordu. Birazda kendine kızdı. Çok sinir ilaçları kullanmıştı ceme hamileyken acaba bundan olabilir mi. öylede olsa bunları içmeme sebebe yine mutafaydı. Diye Mustafa ya yükledi yine bütün kötü düşüncelerini
Araca bindiğinde gözü yoldaydı belki dedi Mustafa yi görürüm ama maalesef. Yol bitip hastaneye gelmişti bile. Ceme hastaneden biraz ilaç verip eve gönderdiler. Onunkine sinirselmiş zamanla geçer dedi doktor. Biraz ilgi gösterin biraz sevgi ve huzurlu ortamla her şey geçer demişti doktor. Ama maalesef o eve de kesinlikle olmayan şeyleri istemişti doktor. Ne sevgi vardı ne ilgi ne de huzurlu ortam. Mustafa bile hala yoktu meydanda
Bir hafta sonra. Bir gece yarısı Mustafa çıktı geldi eve zaten huzursuz ve yarı uyanık olan Zeynep mustafa nın geldiğini duyunca. Çocuklar sesleri duymasın diye mustafa yı elinden tutup
?benimle bahçeye gel sana söyleyeceklerim var
?ne söyleyeceksin bu saatte yat sabah söylersin
?hayır, şimdi söylüycem. Bak bahçeye çıktılar Zeynep çok üzgün ve bitap görünüyordu - -Mustafa senden isteyeceğim şey çok değildir umarım. Ben senden ve hiç kimseden hiçbir şey beklemiyorum ama lütfen çocukların için bu evde ol bizimle kal onları ilgisiz bırakma tek varlığımız olan çocuklarımızı göz göre göre kaybetmeyelim. Asıl senin ve benim bu çocukların kıymetini daha iyi bilmemiz lazım sende ansız babasız büyün bende Allah bize çok güzel üç tane çocuk verdi bizde mi ayrılalım bizimde mi çocuklarımız zebil olsun ortada bak ceme bu yaşta sinirden çocuğun ayakları tutulmuş doktor geçici felç diyor ya daha kötü şeyler olsaydı ağlıyordu Zeynep
?çocukların yanında o ilaçları kullana kalanla onları da kendin gibi yaptın. Bu yaşta çocuk sinir hastasımı olurmuş herkesi kendin gibi deli zannediyordu Zeynep yüzüne bakıp kalmıştı söylüycek bir şey bulamıyorum
? son sözün bunlar mı Mustafa eğer dedi ve sustu o düşündüklerini yüzüne söyliycekti ama sustu Zeynep yine dedi keşke. almanyaya gitseydim keşke onları dinlemeseydim şimdi bunları yaşıyor olmuycaktım diye düşündü
-.gir hadi yat fazla konuşma zaten yorgunum uğraşama seninle dedi Mustafa o kadar vurdumduymazdı ki yan tarafta komşunun evi yansa dönüp ilgilenmezdi o
Zeynep sabaha kadar uyuyamadı birileri beni lanetlemiş sanki hiç mutlu olmamı istemiyor diye düşündü
Betül de evlenmiş yurt dışına gitmişti o yüzden Zeynep bin dertlerini paylaşacağı kimsede kalmamıştı kendini çok yalnız hissediyordu. O günlerden birinde artık dayanamayıp bütün ilaçlarını içip hayatına son vermek istediği bir günde babası u-onu bulmuş ve çocuklarına bağışlamıştı
İzmir'den gelen bir tanıdıklarının sözleriyle tekrar bir kere daha yıkıldı Zeynep. Mustafa İzmir in bir semtinde bir bayanla yaşıyordu eve gelmediği zamanlarda. Muhtemelen yok olan paralar oraya gitti diye düşünüp iyice yıkıldı Zeynep çünkü ciddi anlamda parasızlık çekmeye başlamıştı. Kısa bir araştırmadan sonra evi öğrendi Zeynep cem i kontrole götürdüğü günlerde birinde. Gidip o kapıyı çaldı. Açan şarsın orta boylu bir bayandı. Zeynep ve sırtındaki çocuğa baktıktan sonra.
?ne var sende kimsin diye sordu alaycı bir tavırla
?bana mustafa yı çağır diye bildi Zeynep. Çok üzgündü mustafa nın evlatları ve onun yerine seçtiği kadın basit görünümlü hafif bir kadındı.
?burada öyle biri yok dedi kadın
Bir an mutlu oldu Zeynep çünkü yol boyunca dua etmişti orada olmasın diye ne diyeceğini bile bilmiyordu ona.
?kusura bakma kardeş dedi
?tam arkasını döndü gidiyorduk mustafanın sesini duydu. Sarhoştu yine
?sen burada ne arıyorsun diye bağırdı
Zeynep gayet sakin
?asıl o soruyu beni, m sana sormama lazım sen burada ne arıyorsun bak çocuğun hasta dedi sırtındaki cemi göstererek
?hemen eve git ben geliyorum dedi Mustafa
Zeynep sırtındaki cemle ağlayarak uzaklaştı oradan. Eve nasıl gitti bilemiyordu sadece Mustafa ve onun anlatacaklarını merak ediyordu. Mustafa hiçbir şey olmamış gibi eve geldiğinde
?neyi var çocuğun diye sordu
Zeynep daha önce anlattığından ve Mustafa nın dinlemediğinden. Bir daha anlatmadı sadece sustu yine. Soruların cevaplarını artık merak etmiyordu. Bundan sonra Mustafa öldü dedi içinden sadece çocuklarının babasıydı. O kapıda gördüğü an öldürmüştü onu içinde. Ve bu ilk gördüğü aldatılma olayı olmıycaktı
Hatice nin doğumundan üç yıl sonra Zeynep hamile olduğunu öğrendi. Yalnız fark ettiğinde çok geç kalmıştı dört aylık olmuştu bebek o çocuğu doğurmak istemiyordu zaten yeterince problem vardı basında. Bir de bu tuzu biberi olacaktı. Hiç bir doktor dört aylık bebeği almak istemiyordu çareler aramaya başladı Zeynep hatta köyden bir yaşlı kadın isterse gebeliği sonlandırabileceğini ama çok sorunlar yaşayacağını söylemişti ona ölmekten korktu o onda Zeynep ne yapardı sonra çocukları ama yapacak bir şey yoktu sabaha kadar düşündükten sonra kararını verdi o kadına gidecekti erkenden kadının evine gitti o zamanlarda köylerde ayıplarlardı çocuk düşürmeyi kadın Zeynep e bir ot hazırladı kazanı yaktı ve o hazırladığı otları içine attı Zeynep biraz o sudan içecek sonrada eve gidip çocuğun düşmesini bekliysek ti. Yalnız çok riskli olacağını kadın söylemişti bebeğin parçacıda kalabilirdi içeride düşündü vazgeçti Zeynep yapamıycam bunu diyerek ayrıldı oradan. Ama günler geçiyor ve gün geçtikçe gebelik ilerliyordu. Bu süreç çok sancılı geçti. Mustafa da yoktu yanında zaten hamile olduğunu söylemişti bile ona söylese ne fark edicektiki Mustafa sadece doğur diyordu ve Zeynep dertlerinle v e çocuklarla bırakıp gidiyordu


Gün geçtikçe Zeynep depresyona giriyordu. Bir gün dayanamadı Zeynep ve bütün ilaçları tekrar içip. Bebeğin ve kendi hayatına son vermek istedi akşam olup çocukların yatmasını bekledi kafaya koymuştu artık Zeynep ben bu halimle çocuklarıma sadece dert olurum diye düşündü belki ben gidice Mustafa düzelir çocuklarını yatırdı hepsini tek öptü ağlıyordu Zeynep çaresizliğinin bu derece çıkılmaz oluşuna üzülüyordu Mustafa bir not yazıp bütün ilaçları yuttu Zeynep not ta sadece<;çocuklarıma iyi bak <;yazıyordu
.allah tandırki mustafa nın o gün içinde çok sıkıntı olduğu için eve gelmek istemişti bu seferde onu bulan mustafaydı hemen hastaneye kaldırdı midesi yıkandı. Bu sefer doktorlar kendince geldiğinde Zeynep e bu gebeliği sonlandıralım yoksa çocuğun özürlü doğabilir diye uyardılar yaptığı sedyen pişman olan Zeynep kesinlikle bu çocuğu dogurucam dedi ve kararını verirken hayatını zehir edecek tek çocuğunu dogurucağını bilmiyordu. Mustafa da zeynebin hamile olduğunu öğrenmişti. Zeynep kendine gelince
?neden bana söylemedin dedi zeynebe
?neden söyleyeyim ki ne fark edecekti her şey belki dehada kötü olacak ama doğurucam ben bu çocuğu da
Umdukları gibi çocuk özürlü doğmamıştı. betülde doğuma geldi kocasıyla Zeynep Betül bu çocuğa senin adını koymak istiyorum ne dersin diye sorduğunda Betül tabii çok sevindi. Anansıda bir z olsun yaşlanmış ama Betül her geldiğinde zeynebin yanına gelmeyi ihmal etmiyordu. Çocuklar büyüdükçe teyze olarak Betüllü anneanne olarak o kadını tanıdılar ama garip bir şeyler vardı nasıl teyzeydi nasıl anneannesiydi. Onu da cevapladı Zeynep betülle çocuklara. Onlar küçükken zeynebi alıp kendi evlatları gibi sevmişti. Sadece Hatice soruyordu ona neden biz ona anane anne demiyoruz sen neden abla diyorsun. Peki, senin gerçek annen nerde. Neden bizim eve sadece Betül teyzemle geliyor sen neden onu görünce üzülüyorsun. Hem babacıda sevmiyormuş Betül teyzeyle konuşurken duydum. Zeynep hep geçiştiriyordu bu soruları ama Hatice kafaya koymuştu bir gün cevapları alacak ti hem de kadını n kendisinden
Bu olaylardan bir müddet sonra Betüllünde yardımıyla İzmir tasındı Zeynep. Mustafa her zamanki gibi evde yok evde olduğu zamanlarda kavga gürültü. Evde huzurun he si yok cemin hastalığından sonra ayakları doktorun. Dediği gibi geçmişti ve futbol oynuyordu artık Milas spora transfer olmuştu. Kadir babası gibi kamyon söförü olmuş ve yük taşıyordu evde sadece Hatice lale ve Zeynep kalıyordu.
Büyük kız Hatice 19 una gelmiş ve görücüler kapıyı aşındırmaya başlamıştı. Oda her gelene tamam diyordu. Nedeni evden kaçmak istemesiydi çünkü hiç huzurları yoktu. Hiç biri uzun zamandır bir araya gelmemişti. Ne zaman beraber olsalar Mustafa bir kavga çıkartır ve huzuru bozardı
.haticeyle Zeynep yalnız kaldıklarında. Kızını yanına çağırıp.
?bak kızım benden sana anne nasihati. Evlenme bak ortaokuldan sonra liseyi zorla dışarıdan bitirdin. Oku ekmeğini eline al ki seçme hakkın olsun o zaman istediğin gibi bir evlikli yaparsın babanla beni görüyorsun. Benim yasadıklarım sana ders olsun. Erkek her zaman bulunur ama seni gerçekten anlayan bir ömür boyu çocuklarına ve sana sahip çıkacak birini çok zor bulursun bir evde huzur çok önemli anlıyorum sen bu huzuru bu evde bulamadın ama birden düşünmeden bir evlilik yaparsan daha büyük sıkıntılara gireceksin. Ben şu an ayaktayım bu yuvayı ayakta tutmaya çalışıyorum ama. Ben ölünce sende bir çocukla bu yuvaya geri döndüğünde zannediyor musun ki baban sizi korusun kollasın
Dediyse de dinletemedi Hatice bir evlilik yaptı ama ne nikâhta nede düğünde Zeynep in yüzü hiç gülmedi. Başına gelecekleri hissetmişti kızının. Kendin den 12 yaş büyük bir adamdı uzaktansa babasının akrabaları olurdu evlendiği adamı birde çocuğu oldu Hatice Nil problemler başlamıştı adam babası gibi içki içiyor hatta daha beter kıskançlık kavgaları çıkarıp evde huzur bırakmıyorum. Annesinin dedikleri geldi Hatice nin o ezilmeyecek ti evde koca bekleyen şiddete maruz kalan kadınlar gibi. Kısaca annesi gibi olmayacaktı
Annesine gidiyor geliyordu ama yaşadığı sıkıntıları annesine anlatamıyordu o her ne kadar anlatmasa da annesi biliyordu ki o evlilik yürümüyordu adam çalıştı8ğı yerden günlük para alıyor iş yeri kapandıktan sonrada birahaneye gidip parayı oralarda yitiyor ve eve zil zurna sarhoş gelip ona hayatı zehir ediyordu. Hatta sigortası olmadığı için doğum parasını bile başkaları vermişti Hatice nin hastanede mahsur kalmaktan son anda kurtulmuştu
Aklına hemen okumak geldi bir şeyler yapmalıydı nereye kadar bu adamın eline bakacaktı hemen araştırıp açık öğretim fakültesinin halkla ilişkiler bölümüne girdi okul bittikten sonra Hatice nin tahammül süs sınırları azalmıştı ve bir çocukla annesinin evine döndü
Talihsizlikler Zeynep i peşini bırakmıycak tı onun mutlu olmaması için gereken bütün düzen yani kötü kader ağlarını örmüştü bir kış günüydü akşamüzeri bir başka kaplamıştı bulutlar havayı kasvetli duruyorlardı çok Zeynep o gün birçok kere canının çok sıkıldığını haticeye söyleyip durmuştu. Hatice de o gün sobayı yakmak ve biraz evi temizlemek için eski kıyafetleri Zeynep görmeden balkona çıkarıyor oradan da çöpe atıyordu. Zeynep evden bir şey atılmasına çok kızardı zamanında çok yoklu gördüğü için onlara bir çorap bile alamadığını anlatıp bir çöpün bile kıymetini bilmelerini isterdi. Eşyaları çıkardıktan sonra Hatice, sobanın kovasını, boşaltıp yeniden doldurup yakacaktı kovanın içindeki külü sönmüş zannedip balkonda eşyaların yanında duran bir koliye döktü. Akşam 17.00 suları sobayı yakıp Hatice arkadaşlarının yanına gitmek için evden ayrıldı. Ama içinde hep bir sıkıntı vardı sanki kötü bir şeyler olacaktı evden ayrıldıktan 3 saat sonra içindeki baskıya dayamayan Hatice arkadaşlarınla vedalaşıp eve doğru yola koyuldu sanki kötü bir şeyler olacaktı evden ayrıldıktan 3 saat sonra içindeki baskıya dayamayan Hatice arkadaşlarınla vedalaşıp eve doğru yola koyuldu içindeki sıkıntının tarifini yapamıyordu hiçbir şey düşünemeden tek istediği nedeni bildiği bir şekilde eve gitmekti. Durakta indi eve duraktan yürüyüp nasıl gittiğini bilemedi. 3 katlı bir evin üçüncü katında oturuyorlardı hava kararmış ve apartmanda sanki ölüm sessizliği vardı. Yukarı çıktığında karşılaştığı manzara beklide hayatı boyunca unutamayacağı bir anı olarak kalacaktı. Ev tamamen yanmış oturulamayacak bir durumdaydı. O zamanlarda almanya dan izmir e gelmiş olan cem arada beklemiş dışarıdan gelenler şaşırmasın diye. hatice nin abisini gördükten sonra söylediği tek şey.
?öldüler mi ağabey. Hatice bayılacak gibi oldu ayakta duramıyor evden çıkmadan önce yaptıklarını düşünüyordu. Annesi ve iki küçük çocuğu bırakmıştı evden çıkarken ve onlardan bir haber yoktu
?hayır, ağabeycim ölmediler. Dedi cem sanki yalan söylüyordu. Öyle bir manzarayla sadece televizyon haberlerinde karşılaşmıştı Hatice.
?nerdeler ağabey annem nerde çocuklar nerde. Nasıl olmuş bu ağabey. Hatice nin döktüğü soba kavasının içindeki kül sönmemiş ve balkondaki çamaşırlar tutuşmuş 1 saat içinde her şey olup bitmiş. Hatice hala inanmıyordu abisine ev in hali o kadar kötüydü ki oradan birilerinin sağ olarak kurtulması mümkün olmazdı. Ama Allah sanki o iki çocuğa ve zeynebe acımış hiç birinin burnu bile kanamadan. Alt taki ev sahipleri sayesinde kurtulmuşlardı. Kadirinde bir arkadaşı. Onları alıp kendi evlerine götürmüş ve ev tutana kadar orada kalabileceklerini söylemişti
Cem haticeyi alıp annesinin yanına götürdü Hatice onları gördüğünde ağlayarak hepsine sarıldı yüreği çok acıyordu çünkü annesi yapma demişti eşyaları atma. Ben onları çok zor yaptım mal kıymeti yoklukta bilinir demişti ama Hatice ye dinletemedi Allahtan bu şekilde bir ceza vererek o dinlemediği için bak eşyalarını hepsini aldım belki sevdiklerinin canını alırdım. Şimdi sıkıntı çekte yokluk ne demek öğren demişti. Yangından giyecek eşyalarını bile kurtarmamışlardı ama hepsi şükrediyordu ki ek kayıpları yok olan birkaç parça eşya idi diye ya onlardan birine bir şey olsaydı Hatice hayatında olmadığı kadar vicdan azabı çekiyor ve Allaha şükrediyordu ki anne ve çocuklara bir şey olmamıştı. Şimdi yapması gereken çok önemli bir şey vardı onlara en kısa zamanda bir ev lazımdı. Ve Hatice bu konuda kendisini annesine borçlu hissediyordu
Olaylarken yaşandıktan sonrada iç kimse zeynebi evlatlı kalan kadını göremedi. çunki o hep zeynebi mutlu kollayıp ona o küçücük mutluğu yaşatmama politikasıyla hareket ederdi kadın ama zor anlarında hiç gelmez hastaydım kusura bakmayın gelemedim derdi gerçi onun gelmesini bekleyen hiç yoktu evde. Hatice Betül teyzesini arayıp evin yandığını söyledi betülde
? merak etmeyin ben hemen biraz para gönderi cem bir ev tutun eşyaları yavaş yavaş alırız benimde biraz durumlarım bozuk şu sıralarda
?tamam, Betül teyze hep sıkıntılı zamanlarımızda yetiştiniz saol geri kalanını ben hallederim dedi. Betül lün gönderdiği parayla ev tuttular
Bayraklıda küçük bir evdi ama başkasının evinden iyiydi. Kendi evleri. mustafayla oğlanlar biraz para birleştirip spotçudan ikinci el eşya aldılar işte ev düzülmüştü yaşana o yangın olayı kötü bir anı olarak hatıralarda kaldı sadece
O yangın olayından 3 ay sonra köyden bir kötü haber daha geldi zeynebin çocuklarından sonra tek varlığı. Babası her şeyi hayatında değerli tek erkeği ölmüştü. Bunu duyan Zeynep apar topar köye gitti çok büyük bir acı yaşıyordu. Geç bulduğu babasını bir gün kaybedeceği gerçeğini aklından çıkarmıştı. Köye vardığında analık ve zeynebin diğer kardeşleri de oraya gelmiş ona adeta bir yabancı gibi bakıyorlardı. Analıktan 2 kardeşi daha olmuştu zeynebin. Ama o anda babasının acısını yaşamaktan başka bir şey yapamıyordu Zeynep. Aynı babaanneye yaptıkları gibi yapmışlardı babasının üzerinde bir çarşaf onunda üzerinde bir bıçak vardı o zaman anladı gerçek ölümü. Babasının yanına oturup yüzünü açtı onun ne güzelde uyuyor diye geçirdi içinden ama artık biliyordu ki o uyku değil ölüm dü bir daha babasını hiç göremiycekti artık
?babamı. Geç buldum erken kaybettim şimdi ben kime baba diycem. Benim sıkıntılarımı kim anlıycak şimdi. Diye ağıtlar yakarken
Analıkta zeynebin yana gelip.
?Üzülme bak biz buradayız kardeşlerinde var hep beraber oluruz diyince
Zeynebin aklına o köy meydanında. Yapılan hayatının pazarlığı geldi. İğrenen bir yüz ifadesiyle
?senin yüzünden babamı çok. Üzdün o daha yasamalıydı Allah hepinizi kahretsin. Dedi ve ayağa kalktı
Şimdi kaldır kocanın cenazesini diyerek uzaklaştı oradan neden böyle bir şey yaptığını bilmiyordu kendide ama oradan uzaklaşmak istedi.
Eve geldiğinde dertler peşini bırakmadı zeynebin bu seferde küçük kız Betül saçma sapan arkadaşlar bulup geceleri eve gemlememeye başladı. Ne kadar kosabilirim daha diyordu kendi kendine
Annelerinin yaşadıklarını ve yaşadığı olaydan sonra psikolojisi ve sağlığının bozulduğunu gören kızlar
Biz annem gibi olmıycaz diyorlardı akıllarınca sorunlardan kaçmakla her şeyin hallolacağını sanan. Ama problemli bir ailede yaşayan iki genç kız yaptıkları şeylerin ne kadar kötü olduğunu belki zeynebi kaybedince anlıycaklardı.
Geçen zaman içinde zeynebin hayatında değişen tek şey. Her gün biraz daha artan hastalıkları oldu. Büyük oğlanın evlenmemesi. Cemin yurt dışına gidişi betülün kendinden 6 yaş büyük bir erkeğe kaçışı. Ve çok sürmeden onunda bir çocukla hatta hamileyken baba evine geri dönüşü içinden çıkılmaz buhranlara sokmuştu onu. Kimse yoktu ki baba yoktu ağabeyler yoktu. Tek başına yaşam mücadelesi veren bir kadın ne kadar iyi sağlıklı olursa o kadar iyiydi işte oda.
Evlerinde iletişim yoktu kardeşler birbirlerinle konuşmaz dertlerini sıkıntıları dışarıdaki insanlarla gidermeye çalışırlardı. Ama bilmezlerdi ki kendi kötün elin iyisinden daha iyidir. Belki de anne ve baba beraber olduğu halde yinede ayrılarmış gibi yaşamaları mustafanın hiçbir zaman gerçek bir aile reisi gibi çocuklarını bir çatının altına toplayamaması. En önemli si evdeki sevgisiz ortam. Bütün bu kopukluklara neden olmuştu. Mustafa bilmiyordu ki. Ne verir sen çocuklarına onu alır sın o sadece şiddet verdi hiçbir zaman sarılıp öpmedi onları. Onunla ilgili hatırlanan tek şey evde çıkarılan kavgalar ve onun sonucunda araya giren çocuklara atılan tokatlar oldu. En sonda zeynebi kendi yatağında ve onun en yakın arkadaşıyla zeynebin aldatılışı ve bu sebebden sonra haticeninde tokat yemesi. zeynebin hiç unutamadıkları arasına gir di.
O zaman lalda izmirin Selçuk ilçesinde yaşayan zeynebin bir arkadaşı. Eşi tarafında sokağa atılmış bir vaziyette. Onun kapısını çalmıştı. Zeynep te bütün iyi niyetiyle. Onu eve kabul etmiş bir iş ve ev bulana kadar burada kalabilirsin demişti. Kadın mustafayı zaten tanıdığından onunla içki içer hatta zeyneple kavgalarına sebebe olmaya başladı. Birde kadının küçük bir kızı vardı. Zeynep daha çok bu çocuğa acıyor o yüzden kadının hafifliklerine göz yumuyorum. taki bir akşam Zeynep aynı mahallede hasta olan bir arkadaşını ziyaret etmek için onları yalnız bıraktığında acı gerçekle karşılaşana kadar.
.kadının kızını ve haticeyide yanına almıştı o akşam evden çıkarken aklına Mustafa ve o kadın hakkında hiç kötü bir şey düşünemiyordu çünkü. İnsanın fikrineyse zikri de o dur misali hiç öyle şeyler düşünemezdi. İyilik yaptığı için evinde kalan bir insan hatta onun 10 yıllık arkadaşı neden böyle bir şey yapsın dıki
. İşi erken bitip geri döndüğünde onları sarhoş bir vaziyette kendi yatağında yakaladı hepsi şoktaydı Zeynep kızlara siz çıkın dedi ama Hatice ısrarla babasına ve o kadına bir şeyler söylemek için kalmak istedi konuşma aynen şöyle geçti
?Ben içerde bekliyorum giyin ve gelin dedi Zeynep
Giyindiler çabucak. Belli ki utanıyorlardı. Zeynep alışmış mustafanın bu adiliklerine ama arkadaşının yaptığını hazmedememiş bir vaziyette ilk soruyu ona sordu
?neden aysel
?valla ilk oluyordu daha çok içmişim Zeynep affet.
Mustafa'da çıt yok yüzünü yere indirmiş konuşulanları dinliyor. Bu sessizliğe dayanamayan Hatice annesinin yerine hesap sormak istercesine ikisinede
?utanmadınız mı? Kadına dönerek
?hele sen bu kadın seni evine almış beslemiş. Sende onun sarhoş kocasıyla yatmışsın yakıştımı hiç diye sorunca
Mustafa ani bir hareketle haticeye bir tokat atmiş ve Zeynep bu tokattan sonra iiyiyce kendinden geçip mustsfayı gecenin bir yarısı evden kovmuştu. Evet, kadın ne mi oldu kadını da Zeynep
? sadece çocuğun için bu gece burada kalabilirsin sabah erkenden gideceksin bu evden sanana da hakkımı helal etmiyorum. Demişti. Ve o olaydan 4 yıl sonra kadının babasının memleketi olan malatyada nedeni bilinmeyen bir şekilde aniden vefat ettiği haberini almışlardı her şeye rağmen Zeynep bunu duyduğunda çok üzüldü nihayetinde kadının çocuğu vardı ve ortada kalmıştı
Mustafa'da bunu fırsat bilerek dışarıda oynaştığı kadınların yanına kaçtı tekrar
Sebebini bilmedikleri bir eksiklik vardı evde. Belki birbirlerini çok seviyor ama duygularını dışa vuramadan büyüyen anne ve babanın çocukları olduklarından. Bunu gün geçtikçe daha çok hissediyor olmuşlardı. Hayatı boyunca hiçbir çocuğuna sarılıp öpmeyen Mustafa. Tek görevininse bu yuvayı sadece anne baba ve çocuklardan oluşan bir çekirdek aile görüntüsü vermek olan Zeynep de başka hiçbir şey yapmıyordu çocukları için. Belki çok şeyler vardı anlatmak istediği ama o hep sustu
Canı gibi sevdiği Betüllün adını verdiği ikinci kızı Betül'ünde bebeği doğdu işte Zeynep o anda çok mutluydu hiç olmadığı kadar. Küçük kızın adını Zeynep koydular. Ve o artık bambaşka bir mutluluk yaşıyordu ondan çocuklarına tek hatıra onun adıyla yaşıysak olan torunu ve yaşadığı kötü anıları kalacaktı
Zeynep hastalığı dolayısıyla ilgilenemediği çocuklarına veremediği içinde kalan çocuk sevgisini fazlasıyla torunlarına verdi. Yapacak başka bir şey yoktu artık ve Allaha dua ediyordu Mustafa nın artık torunları var akıllansın diye. Nedense bu dua laf boşa çıkacaktı kirada oturdukları ev satıldıktan sonra ev aramaları gerekiyordu zaten iki torunda eve gelince biraz küçük gelmişti onlara Hatice her zamanki gibi ev aramaya başladı ama oturdukları semte bulamıyordu çok pahlıydı oralar ve onların da onu ödeyecek paraları olmadığından ev olsunda neresi olursa olsun kararıyla İzmir in üçyol semtinde bir ev buldular ve ev taşındı oraya Zeynep hiç gitmek istemedi oralara yıllardan beri aynı semtte oturduğundan bazı dostları vardı orada ona gelen ve ona moral veren hatta bir konuşmada yeni eve taşınmamak için
?orası çok merdivenli ben inip çıkama demişti. Merdiveni bahane edip gitmek istemiyordu oraya Hatice nin ikna çalışmalarının sonunda biraz olsun içi rahatlamıştı orası da 2 oda 1 salon bir evdi evin yanında bir okul ve cami vardı Zeynep hissetmiş olacak ki bir gün haticeyle konuşurken
? aaa bak burada cami de var ölsek yakın hemen aşağıda kılını verir cenaze namazım demişti öylede oldu eve taşındıktan Biray sonra namazı orada kılındı zeynebin
Ölmeden bir hafta önce Betül ziyaretine gelmişti zeynebin çok üzülüyordu onun o halini gördükçe konuşuyordu Zeynep ama anlamsız şeyler söylüyordu. Babasını gördüğünü anlatıyordu gülümsüyordu ona bakın bakın orada duvarı gösterip gülümsüyordu Zeynep. Ama hiçbirinin aklına gelmiyordu zeynebin bir hafta sonra öleceği. Hatta bir keresinde. Devamlı oturduğu ve uyuduğu için anneannesini oyalamak için Hatice
- ?tavuk alıyım galiyim sen bize yap da yiyelim demişti
- Annesi de taam sen al ben yaparım dediğinde Hatice çok mutlu oldu. Hatice evine gittikten sonra Zeynep kalkmış tavuklu pilav yapmışlardı her gün eve gelen Hatice o gün koşarak eve geldi evet beklediği gibi annesi kalkıp tavuklu pilav yapmıştı haticeye
- Bak yaptım hadi ye çocuklarda yediler akşam sana ayırdım dediğinde büyük bir iştahla yedi Hatice pilavı çünkü uzun yılar olmuştu Zeynep hastalığı dolayısıyla yemek yapmamıştı evde
- 3 Ekim 2004 sabah 09 30 a kadar. 53 yaşında Zeynep hayata veda ettiğinde. Betüllün kızı Zeynep 3, Haticecin oğlu Alican 7 yaşında idi ve ebediyete göç ettiği gün yanında sadece iki torunu vardı.
Hatice arkadaşlarınla ev tutmuş başka yerde yaşıyordu. Betül ve çocuklar annesiyle o evde yaşıyordu. Ama Hatice her gün geliyor arttırdığı paraları anne ve çocuklara veriyor onlar mağdur olmasın diye elinden geleni yapıyordu. Betül fırsat buldukça geceyi dışarıda arkadaşlarınla geçiriyor zeynebi daha çok kahrediyordu. Oğlanlar ve Mustafa zaten yoktu
İşte o gün sabah. haticeye göre annesinin huzuru bulduğu sabah. O yine erkenden eve geldi annesi hep uyuyordu zaten koltuğun üzerinde oturur vaziyette duran annesini uyuyor zanneden Hatice. Kahvaltı etmeye çalışan küçüklere yardımcı oldu. Niyeti. Onlara kahvaltı ettirdikten sonra zeynebi. Uyandırıp ona kahvaltısını hazırlamaktı. Ayrı hazırlıyordu çünkü. Şeker hastasıydı Zeynep. Hatice her sabah gelirken annesine kepek ekmeği diyet reçeller alırdı babasının vermediği değeri Hatice bir şekilde ona vermeye çalışıyordu. zeynepte mutluydu kızının ilgisinden devamlı dua ederdi ona.
Annesinin kahvaltısın9ı hazırladıktan sonra. Onu uyandırmaya çalışan Hatice uyanmadığını görünce. Anladı zeynebin öldüğünü ama konduramıyordu ona ölümü. Bütün metanetiyle. Ambulans ı aramalıyım dedi belki bir şeyler yapabilirdi belki her şey geç değildi. Ama nedense o telefon çalışmıyordu her kötü şeyde her şey dehada ters gider ya Alican yani oğluna dönüp. Baktı o küçük çocukla

17 Mart 2009 8-9 dakika 9 öyküsü var.
Yorumlar