benim annem beslemeydi devam5

çok pahalıda değilmiş gördüğüm bütün kızlarda bundan var pazardan almışlar ben sordum pahalıysa babam alamaz dedim yok çok ucuz dediler.
Yokluktan hiçbir bayram hiç bir şey alınmamıştı zeynebe. Ama hiçbir zamanda ağlamadı Zeynep onu bir şey alınmadı diye anlayışla karşılıyordu. Ama onlarında anlamasını istiyordu ki yıllardır istediği tek şeydi kırmızı ayakkabı bayram dolayısıyla kadın o gün annesine gidecekti kahvaltıda Mehmet efendiye söylerken Zeynep duyduğunda çok sevindi ama gidip gelmesi bir olurdu nedense kadın hiç annesiyle kalmazdı Zeynep dua ederdi keşke gittiği zaman hiç gelmesin diye ama her seferinde onu bahçe kapısından girerken gördüğünde bütün Hayalları yıkılırdı. Onun o kadar cık kısa yokluğunda o kadar mı-utlu olurdu ki Zeynep tamda gideceğim dediğinde Zeynep o sevinçle dile getirmişti isteğini
?tamam, kızım, alırız diyebildi baba. Ama olmayacağını hepsi biliyordu bebekte olduktan sonra masraflar iyice artmış bahçede nedense bir kuraklık başlamıştı bir şey ekemiyor ektiği zamanda problemli oluyordu sebze ve meyveler satılmıyordu kadında her zamanki huzursuzluğunla zeynebe dönüp
?ekmeği buldun da ayakkabı istiyorsun bıktım sizden baba kız ikinizde aynısınız bir susarsınız karnınızdan kim bilir neler konuşursunuz
Derdini kimseyle paylaşamıyordu zeynebin babası. Kime ne anlatıcaktıki kahvedeki adamlara mı karısından yana dert yanacaktı zaten onlar adını pısırığa çıkarmamışlar mıydı? Yuva ikinci kez yıkılmasın diye bazı şeylere sessiz kalmak pısırıklılıktı onlar için. Aklına koca nine geldi kadın da hazır annesinin evine gitmişken gidiyim biraz dert yanayım diye düşündü. Elini cebine sokmuş düşünceli yürürken pazardan gelen koca nineyi gördü hemen gidip elin deki poşetlerini aldı söze nasıl başlasın bilemiyordu
-. Koca nine neden sen pazara gidersin bak y7aşlandin bize söyleseydin de biz giderdik yo9rma artık kendini bak. Allah geçinden versin annemi biliyorsun yorma kendini
?a oğul kim gidecek ben gitmesem herkes senin gibi hayırlı evlat olmuyor gerçektende Mehmet hayırlı bir evlat olmuştu anasına nefesinin son damlasına kadar ona hiç of dedirtmemişti. Hayırlı evlatlarda yetiştirmiyor. Ha evlat demişken Zeynep nasıl diye sordu. Ondan bir şeyler bekliyordu anlatması için hem kendi gözlerinle görmüş hem de duymuştu mahallenin kadınlarından karısının sesi mahallede çınlıyor mehmetten çıt çıkmıyor diye
? nasıl olsun be koca nine bildin gibi işte. Anlatacaktı bir şeyler ama yaşadıklarının alıp gönlünün en derinine yerleştirdiğinde koca nine kerpetenle laf alacaktı onun azından
?benim bildiğim zeynepte sende çok üzgünsün oğul dedi koca nine. Oda o anlatsın diye bekliyordu ve oldu da Mehmet içinde tuttuklarını haykırıcasına anlatmaya başladı
?ah koca nine ah kime ne anlatsam adamlar arkamdan dedi kodu yapıyor pısırık diye kadınlar desen ona keza. Herkes bana acıyan gözlerle bakıyorlar ne yapacağımı şaşırdım atsan atılmıyor satsan satılmıyor ne yapacağımı şaşırdım. Zeynep desen çok üzgün babaannesi gittikten sonra onu bir türlü mutlu edemdim bazen diyorum ki keşke hiç bu kadınla evlenmeseydim
? Haklısın oğul ben bilseydim her şey bu kadar kötü olacak istemiydim evlenmeni
- Sen üzülme koca nine seni suçlamıyorum ne gelirse Allahtan ama bu nereye kadar böyle sürer bilmiyorum dedi kapının önüne de gelmişlerdi zaten koca ninenin poşetlerini bırakıp ayrıldı oradan. Birazda olsa rahatlamıştı içinde tuttuklarını paylaştığı için
Geçen günlerde kadın iyice huysuzlaştı zeynebi olur olmaz şeyde azarlıyor küçük kıza hayatı zehir etmek için elinden geleni yapıyordu adeta fazla gelmeye başlamıştı ona poysa ne kadarda uysal bir kızdı bebekte olduktan sonra Zeynep onların daha az üzülmesini istiyordu küçük fatmayıda çok sevdiğinden annesi oradan gitsin istemiyordu zeynebi sebep gösterip. Ya oda giderse diye çok üzülüyordu içinden fatmada annesiz ya da babasız büyürse. Ya oda zeynebin annesinin gittiğinde üzüldüğü gibi çok üzülürse kıyamazdı ona
Bir gün Mehmet işteyken muhtardan bütün evlere haber geldi. Herken çocuğu çocuğu alsın köy meydanına gelsin zengin birileri gelecek bir şeyler dağıtacak giyecek falan Zeynep duyunca bunu sevinçle
?ayşeanne bizde gidelim olur mu? Belki benim istediğim kırmızı ayakkabıyı da getirmişlerdi değimi
?olur, salak kız nerden bilsinler insanlar senin kırmızı ayakkabı istediğini nekadar safsın sen hele avluyu bir süpür. Gideriz
Zeynep heyecanla hemen avluyu süpürüp içeri girdi ve üstünü değiştirmeye başladı on gören Ayşe annesi
?ne yapıyorsun sanki düğüne gidiyor şuna bak
?üzerimi değiştiriyorum bana belki kırmızı ayakkabı verirler giyerim orda bayramda gibi sanki dedi Zeynep. Üzerindekileri de 2 sene önce başka bir zengin aile gelip dağıtmıştı köyde iki senedir bayramlarda onları giyerdi Zeynep
?olmaz diye bağırdı. Şimdi seni bir şey y sanıp eşya vermezler yine başımıza kalırsın. Çıkar onları giy eski kıyafetlerini.
?tamam dedi Zeynep ne kadar meraklı beni üzmeye diye düşündü anlasa ne olurdu oradaki heyecanını kadının kucağındaki kardeşine baktı gülümsüyordu ablasına işte beni anlayan tek insan diye avuttu kendini Zeynep söz vermişti anne ve babası ayrılsa bile o bebeği Zeynep bırakmıycak ona çok güzel bakacaktı
Yavaş herkes köy meydanına toplanmıştı. Köyün tozlu yollarını yararak. Gelen siyah bir araba göründü Zeynep daha önce araba görmüştü ama böylesini ilk defa görüyordu hayranlıkla baktı arabaya onlara yaklaşana kadar. Arabadan sarı saçlı iki bayan ve bir bey indi adam, arabanın bagajından poşetler çıkartıp muhtara verdi
?Dağıt bunları. Herkese birer tane vereceksin. Sayıyı biliyorlardı. Daha önce gelip muhtardan ihtiyaçlıların listesini almıştı
Muhtar sırayla herkese poşet veriyor, açan sevinçle uzaklaşıyordu. Sıra zeynebe geldiğinde heyecanla açtı poşeti içinde bir kazak vardı. Çok üzüldü Zeynep muhtarın yanında duran sarı saçlı bayanın yanına giderek utanarak mahbup bir şekilde sessizce
?bana kırmızı ayakkabı getirmediniz mi?
Kadın sesin geldiği yana döndüğünde. Çukurlata gibi kıvırcık şaçlı zeytin gibi gözlerle bakan siyah bir kız gördü
?sen kırmızı ayakkabımı istiyorsun. okadar çaresiz yalvaran gözlerle bakıyorduki çok merak etti bu çocuğun kimin olduğunu ama çok fakir oldukları her halinden belli oluyordu
?evet, teyze var mı? Belki getirmişsinizdir diye düşündüm
?istersen ben sana alırım dedi.
Hemen muhtara yönelip onun kim oldu nu öğrendi. Tam arayıp ta bulamadığı bir şeydi eve böyle bir kız lazımdı. O zamanlarda böyle fakir ailerin kızlarını zenginler alır sözde okutur sonra evlendirip bırakırlarmış zeynepte istediği kırmızı ayakkabıyla kaderini çizmişti. Muhtar bir iş yapmanın sevinciyle analığı burada dedi. Beraber yanına gittiler sarışın kadın bilgiç bir tavırla
- biraz damdan düşme olacak ama. Bak hanım ben bu çocuğu istiyorum okuturum zebil olmasın buralarda. İyi de bir evlilik yapar şehirde hem kendini kurtarır hem de sizi. Sen kendinden pay biç sen istemez miydi şehirde yaşamak buralarda ne var kızında aynı senin gibi olacak burada. zeynebin analığının derdi zeynebin köy yerinde ne olacağı değildi. Ben bunlardan zeynebi verirken ne koparabilirimdi. Ama kadın bundan habersiz anlatıp duruyordu Zeynep onlarla giderse ne kadar iyi olacağını
?olurda nasıl olacak bende isterim zeynebin iyi olmasını kendi çocuğum değil ben doğurmadım ama öz çocuğum gibi severim onu ben hem babasına nedeyim. Cebini göstererek parada lazım bir sürü borç var o benim elim ayağımdı çok güzel iş görür aslında diyince kadın anladı. Hemen cebinden bir tomar para çıkartıp
?bunları al ben yine gelirim. Evet, onu satın almıştı
Bu kadar parayı ilk defa bir arada gören kadın ne memede söyliyceklerini nede zeynebin nereye götürüldüğünü düşünmeden. Parayı koynuna sokmaya çalışırken
?tamam dedi ben babasına söylerim siz alın gidin.
Mağazadan yeni bir kıyafet alma sevinciyle sarısın kadın zeynebin yanına gidip - gidelim sana kırmız ayakkabı alalım dedi.
?Ama babam ona söyleyelim merak eder hem nereden alı caz siz parayı anneme verseniz de o alsa bana olmazımı
-.sen merak etme ben ona haber bıraktım zaten çok sürmez şehirde daha iyileri var ben sana en pahalısından alıcam alır almaz burada olursun deyince. Zeynep ikna oldu acılarla dolu olacak hayatının pazarlığını oracıkta yapıverdiler.
koca bir hayatın değeri bir avuç paraydı sadece onlar için o kadar insandan bir tanesi de çıkıp demdi kızı nereye götürüyorsun kim bunlar bir daha onları nereden bulacaksın kimse sormamıştı analığa. Ve Zeynep geride kalanlara el sallarken bütün umutlarına hayallerine el salladığını ve bir daha o köye seneler sonra acılar içinde geleceğini nereden bilebilirdi.
Şehre vardıklarında büyük bir evin önünde durdu araba. Böyle bir evi Zeynep daha hiç görmemişti içindede büyük bir korku vardı hatta öyle ki yol boyunca hiç konuşmayıp geri dönme planları yapmıştı kırmızı ayakkabıdan bile vazgeçti yolda. Ama evden çıkmıştı bir kere almadan dönmiycekti.
Kadın eşinden ayrılmıştı ikinci evliliği de yolunda gitmemiş tek kızını da yanın alarak onunla yaşamaya başlamıştı kocaman bir evdi tam dört tane odası vardı evin Zeynep hayatında ilk defa böyle bir ev görmüştü. Şaşkın şaşkın evi seyretti sonra kadına dönüp
?burdanmı alı caz ayakkabıyı dükkân mı burası evmi dedi Zeynep. Meraklıydı her şeyi sormalıydı. Herhalde birazdan alırız döneriz değimli hem ben babamı da çok özledim şimdiden oda ben siz yapamaz. Siz zahmet etmeyin beni garaj arabalarına bindirin ben giderim babam beni ilçeden alır. Babasından biliyordu garaj arabalarını çünkü birkaç defa zeyneple beraber oldukları dönemde İzmir gidip gelmişti bir iş işçin
?hayır, burada kalacaksın uzatma benim de canımı sıkma sen beni daha tanımıyorsun ben sinirlenince çok kötü olurum ayakkabı gelince alıcız. Umursamaz bir tavırla söyledi bu sözleri.
?çok sürmez değil mi gelmesi? Babam beni merak eder. Hiç bir şey anlayamıyordu ağlamak istedi önce sonra tuttu gözyaşlarını8 boşuna ağlamayayım Zeynep burada tamamen kalmıycaktı herhalde çünkü babası izin vermez di Ayşe annede vermezdi babadan çekinir di
Durma şehre geldin işte ocak yok toz toprak yok zamanla alışırsın işte başımı şişirme benim
Ama bu bekleyiş çok uzun sürecekti. Ne o mağazaya gidildi nede şehirde insanların yaşadıkları rahatı yaşayabildi Zeynep daha. Kırmızı ayakkabıya gelince. Evdeki küçük kızın eskilerini giyecekti. Ama bu eski ayakkabıların içinde bile hiç kırmızı bir ayakkabı olmadı
Mehmet akşam eve geldiğinde gözleri zeynebi aradı. Onu gören Ayşe hemen yanına gelip olanları anlatı, ama zeynebin o küçücük hayatını parayla sattığını kızının bir daha belki köye hiç gelemiyceğini ı hiçbir zaman söylemedi. Mehmet endişeyle
?bunu nasıl yaparsın nerede şimdi kimmiş bunlar nasıl görüce ne oldukları belli değil beklide çocuğu bir daha hiç göremiycem küçücük çocuk fazla geldi dana bu evde yazıklar olsun. Kadersiz kızım diye dövünmeye başlayınca. Ayşe umursamaz bir tavırla
?gitti işte kız rahat edecek ne sorup duruyorsun. Okula gidecek orda sen ne vericektinki ona burada. Arada getireceklermiş ama ben derimdi hiç ona tekrar görünüpte düzenini bozmayalım alışsın şehre belki gâvur memleketine bile gider okumaya zenginler öyle yapıyor çocuklara. Dövünüp durma. Hatta hatasını hafifletmek istercesine kendi kızını göstererek.
?isteselerdi bu kızda verirdim keşke köyden daha böyle çocuklar alıp okutsalar ne güzel olur senin kızın şanslı bırak dırdırı artık. Aslında oda biliyordu ki Zeynep dünyadaki en şanssız çocuklardan bireydi hiçbir zaman mutluluk yüzü görmüycek ve buhranlar içinde yaşayıp gidecekti kız cağız bunu babası da biliyordu. Ama belki diyordu belkişde dedikleri gibi olur zaten okul çağı da gelmişti zeynebin
Mehmet çaresiz kabul etti başlarına gelenleri. Buraya kadarmış bir çocuğa sahip çıkamadım diye günden güne kahrolmaya başladı. Bir yandan da avunuyordu kızı okur belki oralarda okul vakti de gelmişti ama ben imkânsızlıklardan gönderemedim çok özledim mi gider görürüm muhtar elbet izini bulur onların.
O düşünceyle muhtarın yanına gitti bir gün muhtar köy meydanındaki küçük kulübesinin önüne bir iskemle atmış yüzüne konan sinekleri kovalayarak uyukluyordu. Mehmet Efendi yanına gelip
? muhtar efendi bak sana bir şey soru cam dedi. Heyecanlıydı. Dili damağına yapışmış tükürüğünü bile yutamıyordu heyecandan
? sor hadi dedi muhtar
? şu benim kızı alanlar kim onlar nerde otururlar muhtar sinirlenerek ayağa katlı ve zeynebin babasına bağırarak
?ne demek kim onlar kız gideli altı ay olmuş sen daha yeni gelip soruyorsun nereden bileyim kim onlar. Arada geliyorlar yardım edip gidiyorlar işte. O zaman vermeseydin kızı verdinse de araştırsaydın önce kim bunlar nerede oturur diye ama nerde. Muhtar haklıydı şimdiye kadar neden sormamıştı aklınca kızı iyi yerdeydi okuyordu. Hani düzenini bozmuycaktı ya. Hayatında hiç düşmediği kadar ümitsizliğe düştü. Hep muhtar onun yerini biliyor ümidiyle canı istediğinde kızını görür umuduyla beklemişti bu zamana kadar. Ama n-muhtarda bilmiyordu onların yerini. Tek çare bir gün onların ya da kızın gelip onu bulmasıydı. O hırs la eve gitti kadın ocağı yakmış yemek yapmak için hazırlık yapıyordu. Hızla yanına gidip. Hani muhtar biliyordu. Gözünden ateş fışkı yordu sinirden
? neyi dedi kadın
?zeynebin yerini. Tabiî ki dedi ve. Bir şey söylemsine fırsat vermeden kadına okkalı bir tokat attı. Şaşkın ve sinirli olan kadını, artık tutmak mümkün değildi zehir dolu ağzını açmıştı yine mehmette kadına ilk attığı tokadın ve zeynebi iyice kaybet tinin verdiği şokla donup kaldı
? Bak şu uğursuz kızın yaptığına gitti hala onun tesirleri bu evde ne bileyim ben muhtar4 bilirci bilmez mi kurtuldum işte ondan yakında da senden kurtulucum bıktım artık diyerek yerde toprakla oynayan çocuğunu alıp içeri girdi. Mehmet duymamıştı bile onun son söylediklerini belki kızı ölmüştü hiçbir haber yoktu ondan
Zeynep ise küçük bir odada bir gün kırmızı ayakkabısını alacak ve babasını yanına gidecek umuduyla tam bir yılını doldurdu küçük bir oda verdiler ona orada ama oda demeye bin şahit ister kiler olarak kullanılan bir yer. Duvarda raflar, raflarda erzak kavanozları yağlar bir köşede birde şilte atmışlardı Zeynep için oraya evde ve o zaman onun için çekilmez günler başladı. Yaşıtları okula giderken Zeynep evin en ağır işlerinde çalıştırılıyor akşamın olmasını dört gözle bekliyordu küçük odasına çekilerek ve babasından nefret etmemek için onun güzel taraflarını düşünerek ve bir gün onun gelip onu alacağı umuduyla sessiz ağlayarak gecelerini geçiriyordu. Biliyordu ki ondanda nefret ederse kim ona bir daha kızım diyecekti. İkisi de aslında ne kadar muhtaçtılar birbirlerine. Ama dağ dağa küsmüş dağın haberi olmamış misali babası o gittiğinden beri ne acılar çekiyor zeynebin haberi yoktu
Sevecekti babasını her şeye rağmen yoksa kimse kalmıycaktı artık ümitle beklediği. O umut güç veriyordu zeynebe bekleme gücü alıyordu babasını düşündükçe.
Bir de küçük bir kız vardı evde Zeynepli yaşıt o kadının kızıydı. İçine kapanık kimseyle konuşmayan kendi kendine devamlı problemler çıkaran bir kızdı ama haklıydı da annesi üçüncü evliliğini yapmış ve her evlendiği adamdan birer tane çocuk yapıp ayrılırken Betül hariç diğer çocuklarını ayrıldığı adamlara bırakmış ve onları bir daha görmemişti. Son evlendiği adam yani Betüllün babası huysuz bir kadın olduğu için adam daha fazla dayanamayıp evi terk etmişti. Ve kadında fazla betülle ilgilenmez ama en iyi okula gönderir piyano kursu falan aldırır kısacası paranın sağlayabileceği bütün lüksü sağlardı ona zeynebin fark ettiği bir şey vardı sanki onun da öz annesi değildi hatta küçük kıza sorduğunda kız ağlayarak odasına gitmiş ve odadan bir gün boyunca çıkmamıştı. Adı Betül olan bu kız zeynebi bir türlü benimseyemedi onun birden gelip evin içinde dolaşması onu rahatsız ediyordu kendisi hep somurtarak durduğu için zeynebin her fırsatta ona gülümsemesi kısaca sı onun o kadar sıkıntılar içinde mutlu olmaya çalışması. Betüllü kızdırıyordu hatta bir keresinde zeynebe
?ben senin yerinde olsam hiç böyle gülmezdim buradan kaçardım ben zaten bir gün burada kaçı cam deyip odasına kaçmıştı. Aslında Zeynep binde aklına yatmıştı kaçmak. Oda çok düşünmüştü kaçmayı nereye nasıl kaçacağına aklı kesmemişti ve vazgeçmişti bu düşünceden zeynebinde ondan başka yaşıtı yoktu etrafında ne kadar onunla dost olmaya çalışsa da Betül türlü bahanelerle uzaklaştı oda mutlu değil diye düşündü burada belki onu da kırmızı ayakkabı almak için getirmişlerdi buraya. Ama enteresan olan kız kadına anne diyordu Zeynep ise hanım abla
Oda nihayetinde bir çocuktu canı sıkılıyor birilerine babasını anlatmak istiyordu o iş için ey uygun evin kızıydı ama maalesef ona ulaşmak çok zordu. Okuldan gelir gelmez odasına girerdi sanki o evde kimse yokmuş gibi davranır ve anne kız arasındaki soğukluk zeynebi gün geçtikçe şakırtılar. Çünkü Betül ya okuldan bir şey istedikleri zaman ya da karnı acıktığı zaman konuşurdu annesiyle. Gün geçtikçe Zeynep düşündü neden şasırıyorumki anneler zaten böyle değimli ama tek fark onun annesi yanında. Ama Betül ona yokmuş gibi davranıyor yani, Betül anne gibi olmuş bu evde. Birazda hoşuna gitti aslında hep anneler mi çocuklara yokmuş gibi davranacaktı.
Betül ün okula gittiği bir sabah Zeynep kahvaltıyı toplarken kadının gazete okuduğunu gördü hep şaşkınlıkla izlerdi nedeni ise okumam yazma bilmesi Zeynep için lüks bir şeydi köyde herken okula gidemezdi ya o yüzden şaşırırdı onun op hallerine birde kadın kalkar banyo yapar makyaj yapar hatta kaşlarını bile boyardı en çok o komiğine giderdi zeynebin. Kaşlarını boyayışını gizlice seyrederdi onun odasının kapısından. Hiç kaşı yok yağmurda boyası dışarıda aksa ne komik olurdu diye düşünüp sessizce gülerdi kendi kendine.
Zeynep ise her sabah erkenden kalkar kahvaltıyı hazırlar ortalığı toplar gazeteyi ekmeği kapının önünden alır Betüllü kaldırır. Sonra hanım ablasını kaldırır onlar kahvaltısını yaptıktan sonra Zeynep kahvaltı yapar ve masayı toplardı. Ona hanım abla derdi ama zeynenepbu laftan hiç hoşlanmazdı çünkü bir gün yine eve hanım ablasının arkadaşları toplanmıştı ama bu sefer yanlarında Zeynep yaşlarında bir kızla geldi bir bayan onlar hep beraber konken oynarken kız zeynebin yanına geldi. Zeynep ona.
?o kadın senin annen mi diye sordu
?hayır, o benim hanım ablam ben onun yanında çalışıyorum. Dedi doğulu şivesiyle kız bilgiç bir tavırla belikli boyun eğmişti kaderine
?çalışıyormusun? Dedi Zeynep şaşırmıştı ama sen çalışmak için çok küçük degilmisin? Hem ne iş yapıyorsun ki sen. Okula gitmiyor musun kız sesini yükselterek ve zeynebin saflığına şaşırarak
?Sen, burada ne yapıyorsun ki? Sende çalışmıyor musun? Ev işlerini yaparım onlar ne isterse onu yaparım ben hep burada onlarla kalıcım büyüyene kadar hem annem söyledi sonra onlar beni zengin bir adamla evlendireceklermiş o zaman annemlere istediğim zaman görücüm kalıcım onlar ne isterse onu yaparım hem ne okulu köyde okul mu var, burada olsun. Babam verdi beni bunların yanına onlarda biliyorlar burada çalıştığımı hanım abla onlara parada gönderiyor arada. Zeynep üzgün yıkılmış şaşkın bir şekilde gözleri dolarak
- ben burada çalışmıyorum beni buraya babam göndermedi ben gidi cem sadece kırmızı bir ayakkabı almak için geldik buraya. Babam beni alacak buradan. Dedi Zeynep ama kendi bile inanamadı beklide babası da vermişti zeynebi onlara ondan gelmişlerdi o gün köye. Ama söylemediler babasının verdiğini yoksa gelip çoktan alırdı onu oralardan hem kadında ona hanım abla demesini istiyor. Tamam, aynı bu kız gibi olmuştu babası onu çalıştırmak istiyordu ama neden burada neden köyde birlerde değil acaba benim babama da para gönderiyorlar mı diye düşündü. Bir ara mutlu oldu ihtiyacı vardı babasının belki küçük kardeşine bayramlık alırdılar o parayla. Ama yinede kızdı neden ona kimse hiçbir şey söylememişti ki. Ama o küçük kız gibi olmuycaktı okula gidecekti o olmıycaktı kararını verdi betülle arkadaş olmak istiyordu oda okula gitmek istiyordu belki Betül annesine söylerdi Zeynep okula gitsin diye oda gönderirdi. Dört gözle bekledi betülün eve gelmesini. Betül onu hiç bu kadar üzgün görmemişti yalvaran gözlerle Betül bakarak
-.babada öğretirmisin okulda öğrendiklerini ya da sen annene söylesen de banide okula gönderse lütfen. Deyince betülle aralarında kopmaz bir bağla bağlandılar o anda ilk defa biri Betül bu kadar sevgiyle bakmış ve ondan bir şey yapmasını istemişti
?tamam, ben anneme söylerim ama hiç sanmıyorum seni okula göndereceğini senden önce burada biri vardı annemler o kızı küçükken almışlar kız hep ağlardı ben okula gidemedim diye ama annemle babam ayrılınca kız durmadı burada, kaçtı
Zeynep bütün saflığınla Betül soruyordu
?oda mı kırmızı ayakkabı almaya gelmişti buraya
? Bilmiyorum dedi Betül ben görmedim ki sadece okula gidemedim diye ağladığını hatırlıyorum şimdi nerede bilmiyorum
O zamandan sonra çok iyi iki arkadaş oldular. Betül okulda ne öğreniyorsa zeynebede öğretiyor adeta evde onun için öğretmenlik yapıyor, evde Batulun annesi olmadığı zaman beraber gezmeklere gidiyorlar hatta Zeynep hanım ablası hakkında düşündüklerini annesi olduğu halde Betüllü rahatça konuşabiliyordu ikisi içinde o sıkıntıların içinde hayatları yaşanılır hale geldi oka dar iyi anlaşıyordu ki bazen kadın fark ettiğinde zeynep e Betüllün sohbetini bölmek için türlü bahaneler uyduruyor zeynebi o ortamdan uzaklaştırıyordu.
Geçen onyıl kadında hiç bir değişiklik yapmamıştı sadece betülle zeynebin, dostluklarını dehada pekiştirdi ikisi de çok güzel birer genç kız oldular hatta Betüllün ve bir sürü sırrı vardı artık Zeynepli paylaşabileceği okuldan geç gelmeye başladığında Zeynep Batulu annesinden daha çok merak eder olmuştu. zeynepte biraz ısrarından sonra Betüllün kendi sınıfında n bir erkekle çıktığını öğrendi
Onun erkek arkadaşı bile olmuştu. Gelir zeynebe anlatır zeynepte kendi yaşıyormuş gibi mutlulukla dinlerdi onu ama bir gün Betüllün evlenip gideceği gerçeği onu çok üzüyordu ne yapardı bu cadı kadınla burada babasına da gitmeyi düşünmüyordu çünkü onu sattıklarını düşünüp nefret ediyordu ondan günleri bu şekilde geçerken Betüllün erkek arkadaşının tanıdıklarının bir yardımıyla Zeynep e dışarıdan bir ilkokul diploması almışlardı. Zeynep çok mutluydu hep okuma yazma öğrenmiş hem de diploması vardı bir gün iki genç kız evde yalnızlarda Betül. Hiç evden dışarı çıkmayan devamlı iş yapan zeynebi düşünerek k
?Zeynep denize gidelim mi?
?gidelim ama ya annen. Kadın öyle bir şeyin olduğunu duyarsa mahvederdi zeynebi ve Batuluda onun kuralları vardı ilk baş kural Zeynep ve Betül aynı anda dışarı gezmeye gidemez hele de deniz gibi bir yere Zeynep anca uzaktan seyrederdi denizi dışına çıktın mı dayak hazırdı. Gerçi betüle dayak atmaz ama lafları çok kötü söylerdi zehir zemberek gibi dil vardı kadında - -boş ver annemi. Gideriz eğleniriz bak yaz geldi. Herkes dışarıda biz evde tıkıldık kaldık. Kendi devamlı dışarıda seni ya da beni düşünüyor mu?
?olur dedi Zeynep ama içi hiç rahat değildi eğer haberi olursa onun için çok kötü olurdu.
Hazırlıkları yaptılar yola çıktılar bir an evvel gidip geleceklerdi yoksa akşam başlarına gelecekleri biliyordu denize vardıklarında Zeynep çok heyecanlandı yüzmede bilmiyordu Betül ona mayolarından birini vermiş ti ama ne mümkün zeynebin giymesi Betül girdi çıktı denize götürdükleri yiyeceklerden yediler top oynadılar Zeynep. O gün hayatında hiç eğlenmediği kadar eğlendi Zeynep eve yaklaştklarında vakittin nasıl geçtiğini fark etmeden iki genç kız geldiklerinde Betüllün annesini kapıda gördüklerinde neredeyse ikisinin de dili tutuluyordu
?Neredeydiniz dedi kadın. nekadar kızmış olduğu gözlerinden belli oluyordu
Betül korkudan titreyerek
?denizdeydik anne Zeynep ısrar etti gittik annem kızar dedim ama dinletemedim beim suçum yok dedi ve koşarak o9dasına gitti onlar orada baş başa bıraktı Zeynep şaşkındı hiç öyle bir şey beklememişti ondan
İyice sinirlenen kadın zeynebin saçından tutarak yukarıya eve sürüklemeye başladı. Betül yaptığına pişman olmuştu ama geri dönüşü olmayan bir yola girmişti ona göre. Kadın içeri girdikten sonra zeynepi yattığı küçük odaya fırlatarak
?bekle burada kara köpek. Sana artık iyi bir ceza vermenin zamanı geldi dedi
Geri döndüğünde elinde bir kızılcık sopası vardı belikli o sopayı Zeynep için hazırlatmıştı. Bütün haksızlıklara susan Zeynep yine suskunluğunla vücuduna inene her sopa darbesiyle kaderine lanet okuyordu. Betül ise yaptığının pişmanlığıyla 0 sopa seslerin bitmesini bekledi. Üç gün boyunca Zeynep ayaklarının üzerine basamadı Betül onu her gördüğünde bir şey söylemek için yaklaştığında zeynebin neden böyle bir şey yaptın seni hiç affetmiycem der gibi bakıyor Betül ise affettirme yollarını arıyordu. Kendi bile anlayamamıştı neden zeynebe böyle bir şey yaptığını oysa onu o kadar çok seviyordu ki beklide şimdi Zeynep beni çok yanlış anladı diye düşünüyor ve iyice kahroluyordu.
Zeynep'te güvenebileceği tek insanın ona nasıl böyle bir şey yaptığına bir türlü akıl erdiremedi. Neden yapmıştı kendi kendine güzel bir şey düşünüyordu Betüllün yaptığı şeyle ilgili belki haklı bir sebebi vardı yoksa yapmazdı zeynebi de severdi o onu tek seven insan oydu. Güzel şeyler düşünmeliyim diyordu ondan nefret etmemeliyim
O günden iki hafta sonra eve birileri geldi hakaretle bir şeyler konuşuyorlardı. Zeynep kulak kabarttığından bir talibinin çıktığını anladı oradaki bir kuaförde çalışan kuaför kalfası zeynebi görmüş ve çok beğenmiş eğer isterse onunla evlenebileceğini söylemiş. Kadın ise kesinlikle olmaz öyle şey daha 17 yaşında. Birde çocuk olur onunla mı uğraşı cam diye geri çevirmiş onlarda bunu duyunca tekrar belki olur diye göndermişler birini daha bunun gibi birçok nasip çıkmıştı Zeynep. E.Zeynep ise kesinlikle evlenmeyi düşünmüyordu sadece bir gün babasına gidip hesap soracaktı, böylelikle belki yılların hıncını alıp sonra hiç dönmemek üzere onunda yanından ayrılacaktı.
Kadın bundan Zeynep hiç bahsetmedi bile aklı çelinsin istemiyordu tam işe yarayacağı zamanda aklı erkeklere evliliğe falan gidip gözü açılmasın istiyordu tam biraz betülede kızgınlıklarının geçtiği anda aldığı kötü haberle dünyası yıkıldı. Betüllün yurt dışına gideceğini duyduğunda o kadar kızmasına rağmen ona yinede çok üzüldü Betül üniversiteyi Almancada okuyacaktı. Neden sevdiği bütün insanlar teker gidiyordu ne kadar şanssız bir kızdı Zeynep çok acıdı kendine ağladı sessizce yine Betül görmeden kimse görmeden
Zeynep kendini iyice çaresiz hissetmeye başladı onun seçme şansı yoktu ev işinden başka bir şey bilmiyordu. Bakkala manava kasaba gidiyor eve geliyor yemek yapıyor ilerlemiş yaşına rağmen dayak yiyiyor en ağır hakaretlere maruz kalıyordu. betülde aslında onun için üzülüyordu ama kafasına koymuştu onun için bir şey yapacaktı daha öncede yapmıştı ya onun sayesinde okuma yazma öğenmiş ve bir diploması olmuştu Betül onu seviyordu bundan ikisi de emindi. Arada olan küçük pürüzler harici hiç baksa problemleri olmamıştı ama bütün kardeşler arasısında olurdu böyle şeyler
Almanya'ya gideceği günün akşamı sessizce bir kösede düşünen zeynebin yanına gitti bütün yüreğinle onun yanında olduğunu hissettirmek istercesine ona sarılıp
?benim gideceğime üzülüyormuşsun Zeynep?
?evet, hem de çok dedi Zeynep. Sen şanlısın bak gidiyorsun ya ben. Belki ömrümün sonuna kadar burada kalıcam burada anneni çekmek zorunda kalıcam beni kimse sevmedi Betül kendi ailem bile bak yıllardır hangisi aradı beni sevdiğim herkes beni terk ediyor bak şimdide sen gidiyorsun
?Sana bir şey itiraf ediyimmi dedi Betül.
Zeynep heyecanla da hadi et dedi bir yandanda ağlıyordu Betül onun gözyaşlarını silerken
?bende annemden nefret ediyo

03 Mart 2009 27-28 dakika 9 öyküsü var.
Yorumlar