Bilgenin Çıkmazı.
Suskun bir sabahın ışıklarına uyanıyordu kent. İlk ışıkların vurduğu caddeler tenhaydı, kahvehaneler açıktı. Bir adam çay içmek için bir tabureye ilişti. Çaycı masaya koyduğu çaydan sonra arkasını dönmüştü ki;
?Dünyada değerli olan nedir? Diye seslendi adam.
Şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışan çaycı birazda cevap vermenin aceleciliğine inanarak
?Değerlerimizdir diye yanıtladı.
Adamın susmasına şaşmıştı doğrusu. Aradığı cevap bumuydu ki sustu diye düşünürken gitmesi gerektiğine inanarak ilerledi.
Gözünü adamdan alamıyordu. Acabalar beynini kemiriyordu. Bulamadığı yanıtlar içersinde ise bocalamak onu sıkıyordu, ama diyordu zaten bilge biri olsa üstü başı düzenli olurdu diye içinden geçirdi.
Boşalan bardağı almak için tekrar masaya gitmesi gerekiyordu. Kalktı ve masaya yöneldi boş bardağı alacakken adam
-Bu çayın değeri ne kadardır? Diye sordu.
-50 kuruş.
Hiç düşünmeden verdiği bir cevaptı buda.
Adam cebinden çıkardığı parayı uzatırken,
?Benim çaydan yudumlarken aldığım keyif 5 liralıktı dedi.
Teşekkür etti ve giderken,
?Senin ise çaya biçtiğin değer senin değil belediyenin gerekli gördüğü rayiçti, dedi.
Aramızdaki değer farkları bu kadar detaylı iken acaba değerli olanlarımızı nasıl sıralamalıyız dedi ve yürüdü.
Çaycı elindeki paraya baktı şaşkındı yine,
evet adam haklıydı bu değeri belediye biçiyordu ve oda uyguluyordu. Ama her şey böyle değil miydi ki diye iç geçirdi.
O gün akşama kadar düşündü. Eve vardığında bunu eşine soracaktı ve bu gibi bir başka durumla karşılaştığında daha bilinçli hareket edecekti.
Akşam eve varıp yemeğini yedikten sonra aklına adam geldi eşine seslenerek,
-sence değerlerimiz nedir neler değerlidir? diye sordu.
Eşi hiç düşünmeden
-Sensin dedi.
Adam hoşnut olduğu bu cevapla az gevşer oldu. Ama dedi kendi kendine acaba bunu bilinçlimi söyledi yoksa... Yoksa sıradan mıydı birilerinin dayatması mıydı?
-Hanım, ben neden değerliyim? Diye sordu.
Eşi yine düşünmeden;
-Sen bizim evimizin direğisin, ekmeğimiz aşımızsın diye yanıtladı.
Adamın kafası iyice karışmıştı. Eşi kendisine bir meta gibi bakıyordu.
Susmayı tercih etti. Her zamanki gibi günün ilk ışıkları ile kahvehanenin yolunu tutmuştu.
Bismillah diyerek dükkânını açtı.
Çayı henüz demlemişti ki adam çıka geldi ve aynı masada aynı tabureye oturdu.
Acele ile bir çay alarak adama gitti. Konuşmak için can atıyordu. Merhaba hoş geldiniz dedi.
Adam;
?Merhaba değerli insan diye söze başladı ve hal hatır sordu.
O ise afallamıştı neden kendisine değerli demişti acaba? Bunu adama sormadan edemeyecekti.
Benim değerli olduğumu nasıl anladınız ya da karar verdiniz dedi.
-Sen değerli olmasan bu saatte maişetini kazanmak için buraya gelmezdin.
Adam tebessüm ederek;
-Ama herkes çalışmalı değil mi ki dedi.
-Evet herkes çalışmalı ama çalışmayıp haylazlık edenlerin varlıklarına ne diyeceksiniz?
-Haklısınız dedi.
Bunu derken düşünüyordu herkes Onu meta olarak görüyordu garipti.
Sesini yükselterek
-eşimde sizinle aynı fikirde dedi.
-nasıl aynı fikirde diye sordu adam.
-O da bana sizin dediğiniz gibi sen bizim ekmeğimiz aşımızsın dedi.
Adam düşündü bir süre ve gülümseyerek
-Bu seni kızdırdı değil mi?
-Evet açıkçası kızdım. Ama bunu belli etmedim.
-İşte her insan ön planda olan özelikleri ile değerlendirilse de aslında farklı ama dile getirilmesinin anlamı olmadığına inandığını nitelikleri ile anılmaz. Yani ifade ettiğin şey seni ne kadar yüceltirse ona değinilir. Buda demektir ki eşin sana değer veriyor ve senin onlara yaptıklarını içtenlikle kabulleniyor ki, hepimiz eşlerimiz için onlar bizim evimizin çiçekleri tabirini kullanırız dedi
Ve ekledi....
'' her şey ilk söylediği gibi algılanmamalıdır, arka planda söylenmeye yüz tutmamış duygular için hala zaman vardır belki de...''
Şiirleri kadar yayınladığı ilk öyküsünde de takdirimi toplamış bir isim sevgili Murat Kartal. Öyküyü yayında görüp okuduğumda gönlümden geçen burada onurlandırılmasıydı. Benim kalbimin temizliğinden değildir, tabiki seçkinin ıskalamamasındandır bu güzel karar.👧
Kutlarım en içtenliğimle...