Binnaz Hanımın Çocukları
Her gün hep aynı saatlerde gelir,cebinden buruşuk ve küçük çöp poşetini çıkarır,ekmek kırıntısı ile kemik parçalarını içine doldurarak bunları çocuklarına götüreceğini söylerdi Binnaz Hanım.
Evlerde kedi- köpek beslemenin caiz olup olmadığı hakkında bazı din adamları fetva veredursun benim anlatmak istediğim başka bir mevzu var.
Ne zaman "iyi misin?"diye sorsak Binnaz hanıma hep aynı cevapları alıyoruz:
"Çocuklarım hasta,çok üşüyorlar."
"Çarşıya gideceğim çocuklarımın maması bitti."
Çocuklarım,çocuklarım,çocuklarım..
Aslında ilerlemiş yaşına rağmen yalnız yaşıyan bir kadındı ancak o "çocuklarım"dediği kedileriyle yaşamaktan çok mutlu olduğunu söylerdi.
İnsan sevgisi insana,hayvan sevgisi hayvana,eşya sevgisi eşyaya gösterilir fakat bu sevgiler yer değiştirildiğinde doğanın yasasına kafa tutulmuş olur ve bu ise bazı sakıncaları beraberinde getirir.Arabanızı eşinizden çok sevemezsiniz ya da sevmemelisiniz örneğin,hayat tercihlerden ibaret olduğu için "ya ben ya araban"diye bir tehditle karşı karşıya kalabilirsiniz.
Kedi ağaca tırmanacak,börtü böcek avlayacak,toprağı eşeleyecek,çöpleri karıştıracak arkadaşlarıyla oynayacak ve çiftleşecek.
Evini bir barınağa çevirmiş sanki Binnaz hanım, köşedeki koltuğun kenarına bir kedi kulübesi koymuş, içinde de şaşkın şaşkın miyavlayan zavallı kedi.
"Salıver,diyorum "evin perdeleri yırtıyor,sağa sola zarar veriyor"diyor.
"Dışarı bırak biraz hava alsın" diyorum "dışarıdan hastalık getiriyor,patileriyle odayı kirletiyor"diyor ve ekliyor:
"Veterinere götürüp kısırlaştıracağım bunu."
Şimdi soruyorum, hayvan sevgisi demek onları tüm haklarından mahrum bırakarak bir eşya gözüyle görüp istediğimiz şekle sokabilmek midir?