Bir Aşk Şarkısı
Gece sessizdir, gece soğuk...
Yıldızlar göz kırpar gökyüzünde mat ve donuk
Çölün içinde yalnızlığıyla bir adam yol alır, yüzü asık
Herşeye rağmen keyfi yerindedir, az da olsa buruk
Tek başına yürür ve geçer zorlukları, çünkü o güçlüdür
Ruhu kendine güven ile taşar, ne istediğini bilir, az mıdır?
Lakin ufacık bir eksik vardır ortada, adını bir türlü koyamadığı
Yıllardır arşınlar bu toprakları, bilmediği birşeyi arar
Bu esnada yırtılır uzay boşluğu ve bir tanrıça belirir gökyüzünde, herşeyi izleyen
Bir oyun oynamaya karar verir, sıkılmıştır adamın boş arayışlarından
Gözleri devamlı uzaklara bakmaktadır adamın, bilmez ki aradığı yanıbaşındadır
Tanrıça buna aşk der, o herşeyin farkındadır...
İndirir elini sonsuzluğun içinden, ölümlülerin diyarına
Gözlerine kendi resmini çizer, adam istemese de zorla
Dehşete düşer adam, koca çöl çığlıklarıyla yankılanır...
Dertlerin en kötüsüne tutulmuştur bir kere, bütün çabaları boşadır...
Artık zehirlenmiştir adam, gider bacaklarındaki tüm güç
Yıkılır kalır çölün ortasında, dermansız...
Yalnızlık daha bir ağır basar, gözlerinde tanrıçanın hayali...
Tanrıçaysa keyiflidir, oturur tahtında ve izler gösteriyi...
Dünya döner ve zaman bir kez daha çark eder...
Ufukta, tüm acımasızlığıyla yakan güneş doğar...
Kimse düşünmez çöl ateşiyle dağlanan, kıpırdayamayan zavallıyı
Gözyaşlarıyla giderir o susuzluğunu, umutlarıyla doyurur aç karnını
Adam mahkum edilmiştir, bekler ve bekler
Zaman çarkı durmaz, sonsuz kere devreder...
Ta ki adamın içinde kıvılcım tekrar alevlenir...
Şimdi zamanı gelmiş, dengeler değişmiştir.
Hatırlar ki,
Bunca zamandır odur tek başına da olsa yol alan
Bunca zamandır odur ihtiyacı olan tek gücü kendisinde bulan
Öfkeyle zorlar kendini ve kalkar ayağa
Tanrıça şaşkın, bakakalır bu ölümlü insana
VE adam haykırır ciğerleri elverdiğince;
Kontrol edilemem ben, önceden de söylemiştim sana
Eğer beni zorlarsan, dağılan sen olursun daima
Benim için yaptıklarını gerçekten hissediyorum
Ama düşünüyorum da artık amaçtan sapıyorsun
İçimde, Tek başıma ayaktayım
Ben hep tek başıma ayaktaydım
Aşk! Her daim o sözde tanrıçan arkasına gizleniyorsun
Ne olmuş! Gerçek yüzünü göremeyeceğimi mi sanıyorsun!
İşte, son düşüşümden önce tekrar diriliyorum
Kendi yolumu çizmeden asla dinlenemeyeceğim, biliyorum
Hayır, denerken yok olup gitmekten korkmuyorum!
Tek başıma ayaktayım
Zehirli iğneni içimde hissediyorum
Farkındayım, bu yüzden ölmüyorum
Tek başıma ayaktaydım
Şimdi yaptığın işkence sürünmeye zorluyor beni
İnandığım herşey yok olup giderken gözlerimin önünde
İçimde, tek başıma ayaktayım
Ben, bir zamanlar ayaktaydım...
Ve en sonunda, işte benim zamanım
Benim zamanım, hayallerimi kurmak için
Uçsuz semaların hayalleri...
İnandır beni ki kaçayım, gökyüzünün de senin zehrinle kirlenmediğine,
Ya da karar vermeme yardım et, alevim soluduğun havayı yakmadan önce
İncitmekten korkarım seni, dargın değilim, gel al nefesini varlığımın içinde
Yeter ki karar vermeme yardım et, yeter ki dinsin bu sonsuz işkence
Tek başıma ayaktayım, ben hep ayaktaydım
Zehirli iğnen içimde, her geçen gün zayıfladım
Ama dayandım, işte bu yüzdendir yok olmadım
Gerçek, her zaman acımasızdır. Ondan bahsederken insanın canı yanar, konuşmak
istemez. Sahte hayallerin ve yalan doğruların arkasına saklanılır,örtülür üstü özenle.
Lakin ışık gizlenemez, güneş yok edilemez, gün gelir, gerçek herkesi ve herşeyi
yüzleşmeye davet eder. O gün geldiğinde,kimisi cesurca kabullenip yola devam eder,
kimisi inkar edip....
Adamın sözleri acımasızca saplandı Tanrıçanın kalbine.
Söyledikleri doğruydu, biliyordu yüreğinin en derininde.
Ama korkuyordu yüce Tanrıça, inkar etmeyi seçti
Çekinmeden ve titremeden, zavallının kalbini deşti
Çölün kumlarına karışmadan önce, son sözleri yankılandı adamın;
Ey aşk, ey tanrıçam, nefrete ne yakınsın...
Tek kelimeyle bozulur dengen, işte bu kadar zayıfsın!
Derler ki, geceleri o çölde bir ağlama sesi duyulur,
Yaptıklarından pişman olmuştur tanrıça, "o"nsuz geçen her güne lanet eder.
Ama kim bilir, isterseniz inanmayı seçebilirsiniz...
Hatta iyi bir çocuk olursanız, şirinleri bile görebilirsiniz...
Hayır, bu bir aşk şarkısı değil...
cok degisik ve ilginc bir öyküydü tebrikler..