Bir Babanın Gözyaşları
?'Dünya bir çocuğun gözünde kendiyle aynı oranda büyür adeta, küçük bir çocuk dünyayı gözüyle gördüğü ölçülerde sanır. Bir ufuktan diğer ufka kadar sınırlıdır sanki dünya.Hiçbir derdi tasası yoktur, mutludur, kendi gibi küçücük şeyler onu mutlu etmeye yeter.''
Ulaşımın zor olduğu o yıllarda pek seyahat edilmediği gibi bir çocuğun etrafını tanıması da mümkün olmuyor, o sadece yaşadığı bölgeyi tanıyor biliyordu.
Çocuk bebeklik devresini atlatmış, büyüyor, her geçen gün hayatı biraz daha tanıyor, olan bitenleri anlamaya çalışıyordu. Aile yoksul ve kalabalıktı, ailenin küçüğü olmak güzel bir şeydi mutlaka, herkes çocukla ilgileniyor onunla oynaşıyordu.
Tabi, bunun hep böyle gitmeyeceğinden habersizdi çocuk. Gün geçtikçe bir şeylerin değiştiğini o da fark ediyordu aslında, ama neler olup bittiğini de çözemiyordu. Okul yılları başladığında yaşamında ilk değişiklikle beraber hayattaki sorumluluk kavramını anlamasa da hayat onu sürükleyecekti artık.
Yıllar geçtikçe aile içinde yapılan işlere yardım etmeye başladı. Kendi gücüne göre ufak tefek işleri yapıyordu.
İlkokul bitmişti, baba kendi çabalarıyla okuyup yazmayı yarım yamalak öğrenmiş ve okul okuyamamanın eksikliğiyle çocuklarının okumasını istiyordu.Orta öğretim kayıtları başlamıştı, baba çocuğa "ortaokula gidecek misin" diye sordu? Çocuk aslında derslerinde başarılıydı, fakat o serbest meslek sahibi olmak istiyordu.Baba ısrarlı olsa da çocuk kararını değiştirmedi. Artık çalışma hayatına tam olarak başlamıştı.Başlarda çalışmayı bir oyun gibi algılasa da bir süre sonra oyunun bittiğini fark etti.
Baba öksüz büyümüş hayatın her türlü zorluğunu görmüş, acısını tatmıştı, tecrübeliydi.Bir insanın hayatı iyi tanıyabilmesi açısından nasıl bir eğitimden geçmesi gerektiğini çok iyi biliyordu. Çocuğa kaldırabileceği ölçüde sorumluluk yüklüyordu.
Çocuk çalışmaya başladığı gün onu elinden tutup pazara götürdü, ona iş elbisesi aldı. Pazaryerinde "Bu sana aldığım son elbisedir bilesin! Bundan sonra kendi elbiseni çalışıp kendin alacaksın" dedi. Artık çocukluk bitmişti, oyun bitmişti! Gerçek sahne açılmıştı ama çocuk hala çocuktu.
Çocuk büyüyordu ergenlik dönemiyle birlikte hayatındaki değişikliklerin ve arzularının olması da yadsınamazdı, o artık bir delikanlıydı. Baba disiplinliydi delikanlıyla zaman zaman ters düşüyorlardı. Bütün kuşaklarda olduğu gibi kuşak çatışmasının olması bir gerçekti.Baba oğul arasındaki bu durumdan dolayı genç babasının kendiyle ilgilenmediğini sanıyordu. Babanın belki çocuklarıyla diyalog eksiği vardı. Oysa baba hayatın verdiği yorgunluk, sorumluluk ve belki yaradılışıyla oldukça ciddi görünüşteydi. Birbirlerini anlamakta güçlük çekiyorlardı.
Her zaman olduğu gibi sokaklarda davullar çalmaya başlamıştı, yine yeni bir dönem askere uğurlanıyordu. Delikanlı da hazır askerdi, eş dost yemek davetleri ve vedalaşmalar yapıldı.
Akşam vakti yolcuydu delikanlı, aile evin önünde toplanmıştı.Delikanlı anne kardeş akraba herkesle tek tek vedalaşıyordu, hemen hepsi ağlıyordu.
Baba en sondaydı, delikanlı babanın elini öptü, baba ona sarıldı,gözlerindeki yaşlar yanaklarına süzülüyordu.Delikanlı babasını ağlarken hiç görmemişti, onun bildiği babası ağlamazdı, o koca adam ağlıyordu.
Sayılı gün askerlik bitmişti, baba sigara içtiği için genç ona askerden gelirken bir karton sigara hediye getirdi. Sigarayı babasına uzattığında annesi sigarayı bıraktığını söyledi, baba "oğlum bana sigara getirmiş" diye almak istedi, oysa doktor sigarayı yasaklamıştı.
Aradan geçen birkaç yılda delikanlı düzenini kurup evlendi, baba çok hastaydı sadece bir ay sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Bu defa oğul babayı ağlayarak uğurluyordu!
Bir süre sonra kendisi de baba olmuştu çocuklarını büyütüyordu. O da artık biliyordu ki babalar da ağlar ve gözyaşları yanağına süzülmese de yüreğine süzülür.
Çok şükür ki böylesi eli öpülesi babalar var...Arada bir çıban başı çıkıyor her tür insanda olduğu gibi...
Yalnız şu gerçek ki,annelik anne olunca,babalık baba olunca anlaşılıyor...
Selamlar Mustafa Bey...
Dolu dolu yaşanmış bir hayatın özeti gibi. Kader denilen ince çizgide ve hayat yolunda bütün insanlar bir şekilde yürüyor, kimileri de koşuyor son sürat. Evlatlar büyüyüp de kendileri de ana baba olunca hayatı daha iyi anlamaya olaylara daha objektif bakmaya başlıyorlar. Güzeldi hikaye teşekkürler...👍
hayattan bir kare anlatım okumaya değer kutlarım...