Bir Deliye Aşık Olmuştum
Yerimizde duramadığımız duygularımızın kıpır kıpır olduğu kanımızın deli deli aktığı yetmişli yıllardı. O mahalleliye göre tam bir deliydi. Bunun başka izah tarzı olamazdı. Hangi aklı başında üstelik yetişkin evlenme çağına gelmiş genç bir kız gece yarılarına kadar hem cinsleri dururken sokaklarda erkeklerle oyunlar oynar ve çoğu kez de bu oyunların neticesinde yaka paça kavga ederdi. Hatta mahallemizin hatırı sayılır sözü dinlenir yaşlı adamları daha da ileri gidip ' Bu kız mahallemizin namusunu beş paralık ediyor. Kiminle düşüp kiminle kalkıyor belli değil. Kız mı Erkek mi olduğu belli değil. Ar yok utanma yok. Çocuklarımıza kötü örnek oluyor. Böyle bir kız insanı evlat katili yapar. Allah ailesine sabır versin. Bu kızın mutlaka kafasında birkaç tahta eksik olmalı. Aklı başında olan deli olmayan birisi onun yaptıklarını yapmaz...' diyorlardı.
Gerçekten de Bircan kendi başına buyruk bir kızdı. Kendi hem cinsleri dururken o hep erkeklerle arkadaşlık yapıyor hanım hanımcık giyinmek kuşanmak varken o tıpkı erkekler gibi giyiniyor onlar gibi argo küfürlü konuşuyordu. Bazen onun söylediklerini duyunca benim yüzüm kızarıyor süratle oradan uzaklaşıp gidiyordum. Günlerden bir gün hiç beklemediğim bir anda yanıma yaklaşıp,
--- Az bakar mısın Şahin arkadaş. Sen bu mahallenin genci değil misin bu mahallede yaşamıyor musun? Sen neden bizim aramıza katılmıyorsun. Neden bizlerle takılmıyorsun. Yoksa bizler senin dengin değil miyiz senin asaletini mi sarsıyoruz '
Şaşırmıştım ondan böyle bir şey beklemiyordum birkaç kem küm ettikten sonra,
---Ne münasebet Bircan hanım. Asalet kim biz kim. Öylesine yoğunum ki kafamı kaşıyacak vaktim yok. Akşama kadar iş sonra antremanlar maçlar fırsat bulursam şiir edebiyat. Yoğun uğraşlarım işlerim olmasa tabi ki bende sizlerin arasında olmak isterim. Sakın beni yanlış anlamayın. Ben kim büyüklük kim. Büyüklük sadece Allaha mahsustur
Diyebildim. Bir müddet adeta gözlerimin içine baktıktan sonra,
---Yemezler dostum yemezler. Bırak bu hanım laflarını da. Bırak edebiyat paralamayı. Niye inkar ediyorsun bal gibide sen bizleri kendine yakıştıramıyorsun. Nede olsa senin entel şair dostların var onlarla takılıyorsun değil mi?
Dedi. Ona o gün ne söylediysem inandıramadım. O kendisine göre hep haklıydı ve benim beynimin içini okuduğunu söylüyordu. Daha sonraki günlerde onunla sık sık karşılaşmaya başlamıştık. İş çıkışlarında antreman dönüşlerinde bir bahaneyle yanıma yaklaşıyor benimle sohbet ediyordu. Sırf onun kalbini kırmak incitmek istemediğimden onun argo küfürlü konuşmalarına katlanmak zorunda kalıyordum. Her karşılaştığımızda gözlerini gözlerimle buluşturuyor adeta beni hipnotize etmeye çalışıyordu. ' Bu kız ne yapmaya çalışıyor. Neden her karşılaştığımızda gözleri le beni süzüyor bende ne arıyor ' diyordum amma onun bakışlarına gözlerine karşı koyamıyordum karşı koymak için fazlaca bir şeyde yapmıyordum. İri ela gözleri ile Bircan sanki bana dünyanın en güzel kızı geliyor ve onun gözlerinde kaybolup gidiyordum.
Tüm direnmelerime karşı koymalarıma rağmen ben o gözlere mahallenin deli dedikleri Bircan'a aşık olmuştum. Benimle arkadaşlık etmeye başladıktan sonra argo konuşmaların kötü alışkanlıklarını bırakmış kötü erkek gibi giyinmekten vaz geçmiş hanım hanımcık birisi olup çıkıvermişti. Onu daha iyi tanıdıktan sonra anlamıştım ki o kötü birisi değildi. O çölde susuz kalmış ve hiç kimsenin su vermediği kurumaya yüz tutmuş bir çiçekti. Ben kimsenin su vermediği bu çiçeği sevgim saygım ile yeşertecek ve onu dünyanın en narin en güzel mutlu kadını yapacaktım. Yapacaktım ,yapacaktım amma o kahrolası geçmişi yok mu o hep peşimizdeydi ve bizi bir gölge gibi takip ediyordu. Onunla sevgi saygı ve hoş görüye dayalı temiz bir birlikteliğimiz arkadaşlığımız oldu. Bir yıl içerisinde bir kez olsun birbirimizi kırmadık incitmedik.
Aileme Bircan ile evlenme fikrimi açtığımda buna şiddetle karşı çıktılar.' Oğlum sen bizi mahalleye rezil mi etmek istiyorsun. Yoksa bu deli kıza bizleri dövdürmek mi istiyorsun ' diyorlardı. Ne yaptım ne ettiysem ailemi razı edemedim. Evlatlarının bir deli ile evlenmesine izin vermeyeceklerini bunun için cesetlerini çiğnemem gerektiğini söylediler. Onunla olan birlikteliğimi bitirmezsem beni evlatlıktan ret edeceklerini bile söylediler. İki arada bir derede kalmıştım. Bir tarafta sevip saydığım ailem diğer tarafta ise mahallelinin hala deli dedikleri delice sevdalandığım kız Bircan vardı. Bircan'a konuyu zar zor açtığımda,
---Sen ailenin dediğini yap. Onlar senin annen baban. Senin kötü olmanı istemezler. Mutlaka bir bildikleri vardır. Bizim aşkımız ta en başından büyük bir hataydı. Davul dengi dengine çalmalı. Sen karizmatik birisin benden daha iyilerine layıksın. Allaha emanet ol hakkını helal et. Hoşça kal dostça kal
Dedi ve yanımdan uzaklaşıp gitti. Bircan'ı bu son görüşüm olmuştu. Bircan benden ayrıldıktan sonra birkaç evlilik yaptı ve başka bir kente göç etti. Evliliklerinin hiç birinde mutluluğu yakalayamadı. Bazı kocalarını döverek ayrıldı. Son kocası ile boşanma uğraşı verirken Bircan adliye koridorlarını birbirine katmıştı. Ettiği küfürlerden hakaretlerden duruşmayı takip edenler utandıklarını söylemişler Bircan mahallelinin dilinde yine sakız olmuştu. Ben bütün bu olanları duyduğumda ne kadar büyük bir uçurumun kenarından döndüğümü anladım. Ya Bircan ile evlenmiş olsaydım ve tüm bu yaşanılanlar benim başıma gelseydi. Ya Bircan evlendiği kocalarına yaptıklarını bana da yapsaydı? Aman Allah'ım bunları düşünmek dahi çok korkunç çok korkunç şeylerdi. Rabbim beni bir deli ile evlenmekten korumuştu. Rabbim sana milyonlarca kere şükürler olsun şükürler olsun.
Maceralı bir şey yaşamışsın Ağabey geçmiş olsun diyelim Allah korumuş... Kutlarım içtenlikle...👍
Belki evlendiği kişileri sevmemiştir. Sizinle evlenseydi farklı olurdu ama tabiki de öyle biriyle evlenebilme kararı risk gerektirir. Emeğinize sağlık.Güzel bir öykü okudum.