Bir İnsan Kaç Kuruştur Anne
Çiğdem hiperaktif bir çocuktu. En olmadık anlarda en olmadık şeyler yapıyor ve annesini kızdırıyordu. Bu yüzden onu doktora götürmüşler ve hiperaktif olduğunu öğrenmişlerdi. Gene böyle haşarılıklar yaptığı bir gün annesi onu sokağa oynaması için gönderdi. Kendisinin günü vardı ve çiğdem hazırlık yapmasını yavaşlatıyor, dikkatini dağıtıyordu.
Bir süre sonra panik içinde eve gelen Çiğdem, annesine seslenir;
-Anne anne, çabuk gel. Sana ne göstereceğim. Çabuk. Çabuk.
-Ne oldu kızım, hayırdır?
-Bak anne, Sevgi teyze ile Melahat teyze kavga ediyorlar. Ama ben dediklerinden bir şey anlamadım.
-Ne gibi kızım?
- Sevgi teyze '' sen kaç kuruşluk insansın'' dedi. Melahat teyze de ona '' seninde ciğerin beş para etmez'' dedi. Şimdi söyler misin bana, ne demek istediler?
Kısa bir şaşkınlık yaşayan annesi, derin bir soluk aldıktan sonra kızını kucağına aldı. Kanepeye oturdular. Kızının saçlarını okşadıktan sonra, konuşmaya başladı;
-Bak kızım, büyükler bazen böyle konuşurlar. Kızgın ve öfkeli olduklarından ne etraflarındaki çocukların ne de dediklerinin farkına varmazlar. Sen takma kafanı.
-İyi ama anne. Hani sen hep derdin ya '' insanlar satılık değildir'' diye. Bu neyin nesi o zaman? Bir insan kaç kuruş eder anne?
Kocaman kocaman açılmış yemyeşil gözleri ile annesine bakıyordu. Belli ki, büyük bir şaşkınlık yaşıyordu. Annesi onun bu halinin farkına varmış, mümkün olduğunca kızına açıklama yapmaya çalışıyordu. Kızının kafasında oluşan soru işaretlerini silmeli ve onun anlayacağı tarz ve dilde anlatması gerektiğini biliyordu. Tam bunları düşünürken, kızı bir soru daha sordu.
-Ciğerimiz satılık mıdır? Hani sadece bağış yapabilirdik? Melahat teyze neden öyle söyledi peki?
-Bak kızım, deminde dediğim gibi insanlar öfkeyle sözlerine dikkat etmeden söylüyorlar. Hiç, insanlar veya organları satılık olur mu? O sözler kızgınlıktan çıkmıştır ağızlarından.
-Ama anneee. Hani söylenen sözler kişinin aynasıydı?
-Bak yavrum. Eğer her insan üzerine düşeni yapsa ve kavgasız-dövüşsüz insan gibi konuşarak sorunları halletse bunca gürültü olmazdı. Ama maalesef kimse buna dikkat etmiyor. O ortamda bulunan çocuklara yanlış örnek olduklarının farkına varmıyor. Hal böyle olunca senin gibi bu olaya şahit olan çocuklarında kafası karışıyor. Üzülme sen emi?
- Yaaa. Bu onların sözlerine açıklama değil ki...
Çiğdem allak bullak olmuş aklı ile bu sözlere anlam yüklemeye çalışıyordu. Anne ve babasının kendisine öğretmeye çalıştıkları ile aykırı düşüyor ve bu sözler minicik beyninde oldukça büyük delik açmış gibi görünüyordu. '' Demek ki, annem ve babamın düşünmeden söylenen sözler, insana zor anlar yaşatır dedikleri bu olsa gerek'' diye geçirdi içinden. Hafifçe gülümseyerek, annesini çok şaşırtan şu sözler dökülüverdi dudaklarından;
-Şu büyükleri hiç anlamıyorum anne. Tu-kaka veya cısss dedikleri, bize yanlış siz sakın yapmayın diyerek öğretmeye çalıştıklarını neden kendileri yapıyorlar? Bize böyle mi örnek olacaklar?..
Saygılar
HÜZÜN ŞAİRİ; N Y
Kendi terbiye sınırlarını bilmeyen insanların yetiştireceği çocuğa acımak gerek... Hele ki bu zamanda çocuk yetiştirmek zor.Ne kadar düzgün yetiştirmeye çalışsanızda böyle ters durumlarla karşılaştıklarında kafaları karışıyor.
Allah yardımcımız olsun... kendini bilmezlerden uzak durmayı nasip etsin...
Anlamlı ve güzel bir öykü...
Ders niteliğinde bir öykü. Çocukların hal ve hareketleri, konuşmaları bazen biz büyük insanların ağızlarını bir karış açık bırakıyor ve onlara ne cevap vereceğimizi şaşırıyoruz. Bu sebep ile onların yanında konuşurken dikkatli davranmalı ve konuştuklarımız ile davranışlarımızın da uyum içinde olması için azami özen göstermeliyiz. Güzel bir hikaye tebrikler Niğmet hanım içtenlikle...🤐👍🤐
Hikayemi güne getiren değerli seçkiye ve yorum yazan canlara teşekkür ve saygılar.