Bir Kardeşlik Öyküsü

5 sene olmuş. Az belki bir şeyler için yada öyle gözüküyor. Bizim içinse dolu doluydu. Kolay değil, Lise 2'de başlayan bir dostluğu bu günlere getirebilmek. İçin de emek, saygı, sevgi, güven her şey vardı. Her anı beraber geçirmenin, aynı tabaktan yiyip, aynı bardaktan içmenin hazzı vardı.
Biraz daha geri saralım. Lise 2 de aynı bölümü seçerek, aynı sınıfa düştüler. 10 TM/F .. Orada başladı her şey. Orta sırada arka arkada oturuyorlardı. İlkay en önde, Emre arkasında İbo'nun yanında. Her şey güzel gidiyordu. Özellikle tenefüslerde Hacı, İlkay, Emre birbirlerine şakalar yapardı sürekli. Bu genelde tokat atma olurdu. Bu yüzden uzun süre konuşmadılarda. Tekrar konuşmaya başlamaları ise uzun zaman aldı, hangisinin aklına gelirdi, kopya çekme sistemi kurarken barışacaklarının .. Her şey tekrar başladı orada.
Zamanla sınıf içerisinde ki ilişkiler de gelişti. Güzel bir dörtlü kurdular. İlkay-Emre-Eda-Kader. Okul içinde beraberlerdi hep. İlkay'ın onlarla da sorunları olmuştu. Ama çabuk geçti hepsi. Kopmayacak, bozulmayacak, sıkı bir kardeşlik ortamı vardı.
Emre'nin yeri hep farklıydı ama İlkay'da. Birbirlerine herşeylerini anlatır, aynı tostu yer, aynı ayranı içerlerdi. Lise 2 yi bu şekilde bitirdiler.
Asıl sağlam adımlar 11. sınıfta atılmıştı. Artık okul dışında da neredeyse her gün beraberlerdi. Ya İlkay'ın evinde, ya cafe de, hiç bir yere gidemezlerse Güngören sokaklarındaydılar. Kolay değildi böyle bir güven sağlamak. Her anı beraber yaşamak. Yılbaşını bile beraber kutladılar. Gecenin bir yarısı votka parasını denkleşltirmek için çözüm aramaya çalışmaları, parayı bulduktan sonra, 6 bira ve 70 lik votkayı eve İlkay'ın odasına gizlice sokmaları. Birbirleri çok güveniyorlardı.
Vakit daralıyordu. Lise son geldi çattı. Bir yandan sınav stresi iyice sardı. Emre dersaneye başladı, İlkay gitmiyordu. Eşşekliği de vardı, derste çalışmıyordu. Hafta sonları çalışıyordu, bazen hafta içleride.. Emre, İlkay'ın çalıştığı günler, dersaneye giderken ya da dersane dönüşü mutlaka uğrardı İlkay'ın yanına.
Genelde okul sonrası görüşebiliyorlardı o sene. Hergün Pes oynamaya, nargile içmeye, tavla atmaya giderlerdi. Bazen sinemaya. Ama vakit yaklaşmıştı. Emre o sene sınav sonrası Kütahya-Dumlupınar Üniversitesi Kamu Yönetimini kazanmıştı, İlkay ise düşük puan aldığı için tercih yapmamıştı.
Bir gece mesaj geldi İlkay'a. ' Yoldayım, gidiyorum.. ' . İlkay ne olduğunu şaşırdı. Gözlerinden damlalar düştü birden, onu o uğurlayacaktı ama evinin kalabalık olması vs gibi sebeplerden dolayı Emre haber verememişti İlkay'a. Uzun süre mesajlaşdılar. İlkay hala kendine hakim olamıyordu. O gece çok zor bitmişti. Sürekli telefonda görüşüyorlar, mesajlaşıyorlardı. İlkay, dört gözle Emre'nin tatil arası dönmesini bekliyordu. O sırada oyun salonun da çalışıyordu. Emre çıktı geldi, kapıda sarıldılar birbirlerine. Bir süre sonra Kadir'de geldi. Uzun uzun sohbet ettiler. Kadir ayrıldı, Emre'nin de gitmesi gerekiyordu. Kısa bir süre buradaydı ve ertesi gün dönecekti. Görüşme imkanları yoktu tekrar, sıkıca sarıldılar. Emre arkasını döndüğünde İlkay'ın gözlerinden yine yaşlar aktı. Nedenini bilmiyordu ama akıyordu.
Artık tatilden tatile görüşüyorlardı. Eski telefon trafiği de yoktu artık. Açılan telefonlarda bile eski samimi uzun konuşmalar yapılamıyordu. Derler ya ' Gözden uzak olan, gönülden de uzak olur ' buna benzemeye başlamıştı her şey. Ama İlkay'ın sürekli aklındaydı. Artık bir bütün olmuştu İlkay onunla. Ne olursa olsun, ömrünün sonuna kadar vazgeçemeyeceği bir isim Emre onun için ..

İlkay Deniz DİNCER
Hikayenin sonu güzel özetlemiş aslında. Belki de güven yada saygı yoktu arada. Telefon trafiği filan azalınca iyiden iyiye, kırgınlıklar olmuş. Emre çok bozulmuş İlkay'a. Ama İlkay tahmin edememişti bunu. O da zor günler geçiriyordu yaşadığı yerde. İstenmeyen olaylar olmuştu Bunların arkasından sınava tekrar hazırlanıyordu. Dersane filan derken, kendini bile boşlar duruma gelmişti. Öyle ki artık ne yazı yazıyor ne müzik yapıyordu. Duygularını kaybetmiş bir vaziyette dolaşıyordu.
Kimseye anlatmıyordu yaşadıklarını, özellikle Emre'ye anlatmak istememişti. Çocuğun aklı kalır diye düşünüyordu. Her şey içinde birikmeye başladı. Yaptığı tek şey; ev-dersane-parti arasında git-gellerdi.
O sıralar zamanında Emre'ye verdiği bir sözü yerine getirmeye çalışıyordu. Onun için bir yazı yazacaktı. Her seferinde başlayamadan bitti yazısı. O kadar çok anıları vardı ki.. Kelimeler yetmiyordu anlatmaya, kolay değil geçen 5 senenin her günü ayrı güzeldi onlar için.
Yazısını tamamlaya yaklaştığı bir gün, internette Emre'nin profiline girdi İlkay. Emre'nin kendisini arkadaşlıktan sildiğini gördü. Neye uğradığını şaşırdı. Ama farkındaydı, ikisi de birbirini arayıp sormuyordu, ikisi de birbirinden bekliyordu bunu. Sonunda bir yerde patlak vermiş. Nedenler konuşulmadan, kimse dinlenmeden, silinivermiş her şey bir anda. Meğer çok basitmiş, bunca geçen güzel günü tek bir hareketle bitirmek. Elbette sonsuza kadar sürmeyecekti belki, ikisi de yeni çevreler, yeni arkadaşlar ediniyorlardı. Ama geçen günlerin hatırı, o günlere, birbirlerine saygı olmalıydı. Bu kadar kolay olmamalıydı . Yine de her şey için Teşekkür ederim KARDEŞİM ..

03 Aralık 2012 4-5 dakika 14 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar