Bir Kilo Çivi
Sene o zaman 2006 yılıydı. Rahmetli İsmail Amca'm bizim evin çatısını yapıyordu. Amcam, çok iyi çatı ustasıydı. Hemen hemen bütün inşaatlarda ömrünü harcamış, çıraklık, kalfalık ve de ustalık dönemlerini geçirmişti.
Benim o zaman iki çocuğum vardı. İlki olan oğlum Mustafa, daha 4 yaşındaydı. Fıldır fıldır yerinde durmak bilmiyordu. Mustafa, bizlere gözükmeden çatı katına çıkmıştı. İnşaat halindeydi, yapılmasına az kalmıştı. Gitmiş, almış eline orada duran ufak çekici, oynayıp duruyor. Az ötede yerlerde ki çivileri alıp rastgele çekiçle çakıyor. Mustafa, çok meraklıydı. İsmail Amca'm ne yapıyor , ne ediyor diye eline dikkatlice bakıp kafasında bunu tutmuştu. Çekiçle çivi nasıl çakılır ? Allah'tan bir yerine bir şey yapmamıştı. Gelip gördüler ki yaklaşık bir kilo çivi ziyan olmuş gitmişti.
Aradan yıllar geçmesine rağmen babam, şakaya bazen getirerek :
- Hala bana bir kilo çivi borcun var. Ne zaman alacaksın ?
Der dururdu böyle işte. Mustafa şimdi 22 yaşında. Dedesinin bu şaka sözüne bayılıyordu. Ben de şaka yapayım diye düşünmüştü ki, iki sene önce dedesine :
- Al dede, Şimdi ödeştik mi ?
Diyerek nalburdan aldığı bir kilo çiviyi gösteriyordu.