Biz Severek Öldük
Hayatın akışına dem vuran efsunlu zamanlarda,
bir türkünün yürek burkan tınısı da
başladı içimin ağrısı.
Aklıma ve soluma bulaştı.
Nehir saçlarım rüzgârın orkestrasına eşlik etti.
Ben dilime düğümler atıp sustum!
Sustuklarım hasret ezgisine söz oldu...
-:-;÷<(@
Adam ellerini ovuşturdu, gözlerini kısarak kadına derin derin baktı.
Sonra;
-Yarım bir öykün varmış dedi?
Anlat bakalım şair, kimin yarası daha derin!
Kısa bir sessizlik oldu.
Sustu ve uzaklara daldı şair.
Sonra herkesin bir yaralı öyküsü var, benimde ona benzer dedi...
Uzun hikaye aslında, anlatmasam olmaz mı?
Durdu ve düşündü! Benim hikayemin yarısı toprakta, yarısı uzakta.
-O nasıl oluyor dedi adam? Bilmece gibi konuşuyorsun şair.
Benim kelime oyunlarına aklım ermez.
-Şair tebessüm ederek öylemi dedi.
Bazı hikayelerin iki başlangıcı olur..
Biri kitabın önsözüyle, biri de kitabın orta yerinde başlar.
Benim hikayemin bir yanı kelepçeye mahkumdur, diğer yani ise dönülmez bir yola...
Umarım beni anlıyorsundur dedi şair...
Bazen çok istemenize rağmen, yollar sizden uzaklaşır. Siz o yolların yabancısı olursunuz...
Bütün yollar kapanır, köprüler yıkılır.
Ne siz gidebilirsiniz, nede onlar gelebilir.
İşte bu yüzden benim hikayemin, çıkmaz bir sokağı var dedi şair.!
-Sonra; buruk bir tebessümle boş ver dedi. Kim nerede mutluysa orada yaşasın. Bazen sevdiklerimiz değil, seçtiklerimiz yol arkadaşımızdır.
Bu kader değil, tercihimizdir...
-Bak!
Hayat akıp gidiyor, hayatın neresindeyiz bilmiyoruz?
Her şeye rağmen yaşamak çok güzel.
Çok sevince insan, ne kadar gözden ırak yaşasanızda, gönüller hep birbirine yakın duruyor...
- Şair; biliyor musun dedi?
O bana hep hasreti söyleyen türküler dinletti!
Ben ona özlem dolu şiirler yazdım.
Biz hep türkü ve şiirlerde buluştuk...
-Adam şairin gözlerine baktı.
Hüzünlü ve yaralıydı kadın. Çocuksu yüreğinin acısını, yüzüne yansıttı!.
Belli ki acıklı bir hikayesi vardı. O bir kaç kelimeyle geçiştirmeyi seçti...
-Sonra adam;
Biraz bulmaca gibi oldu ama, sanırım anladım dedi...
Bu işler zor!
Bu işler çok zor!
-Şair; sen anlat bakalım dedi adama.
-Benim de yaralı bir öyküm var şair. Herkesin hayatında bir uçurumu var. İçine düşüp çıkmak için tutunacak bir dal bulamadığı. Lakin tek suçumuz sevmek oldu.
Sevdik hem de çok sevdik.
Yüreğimizi avuçlarına bıraktıklarımız, bizi görmezden geldiler, yok sayarak öldürdüler.
Biz severek öldük şair!
Biz severek!
Yüreğinizin ritmini değiştirenlerin, bizi görmezden gelmesi ne kadar zordur bilir misin?
Biz de yaşarken öldük!
iyi mi?
-Şair; kafasını sallayarak onay verdi.
Aslında adamın sitemi şaireydi.
Kadın her şeyin farkındaydı ama, yeni başlangıçlar onu korkutuyordu.!
O'nun yara alacak bir yeri yoktu.
Gözlerini uzaklara çevirip derin bir ahh çekti.!
Ahh keşke deyip SUS tu...
Kim bilir o keşkede neler gizliydi!
Bazen o keşkelerin içinde siyah, beyaz anıların resmi gizlidir...
Kim bilir...
Bazı hikayelerin iki başlangıcı olur..
Biri kitabın önsözüyle, biri de kitabın orta yerinde başlar.
Güzel anlam... Tebrik ederim Gülşen hanım.