Bonsai

Nasıl bir zamanda yaşıyoruz? Branşlaşmış rekabet ne acubeler doğurdu. Sadece kol, sadece ayak, sadece beyin, sadece kalp olan yığınlar sadece bir sonraki basamağı hayal meyal gördükleri sisli bir merdivende habire tırmanmakta. Neden en ünlü meyvesi yalnızlık olan bu şampiyonluk yarışı. Bir masal anlatayım sana...

... 'Bir varmış bir yokmuş. Yakın zaman içinde güzeller güzeli bir şehir olan Diyarıorman varmış. Bu şehrin doğusunda Doğu Ormanı, batısında ise Batı Ormanı bulunmaktaymış. Her ikisi de belediye tarafından özelleştirilen bu iki orman şehre ayrı bir güzellik katıyor, uzak yerlerden bile bu ormanları görmeye gelenler oluyormuş.


Günlerden bir gün şehrin belediye başkanı şehir gazetesinde şöyle bir ilan vermiş:

Bundan böyle her yıl Haziran'ın yirmisinde en uzun ağaç yarışması yapılacaktır. En uzun ağacı olan 100.000 TL nin sahibi olacaktır.

Bu ilanı okuyan Doğu Ormanı sahibi Salih Bey derhal çalışmaya başlamış. Tüm ağaçlara özenle bakıyormuş. Her birinin uzaması için elinden geleni yapmış Salih Bey. Fakat elbette kavak ağaçları en uzun ağaçlarmış. Başka ağaçların onlara yetişemeyecekleri belliymiş.

Kavak ağaçlarının büyümelerini arttırmak için önce diğer ağaçlara önem vermemeye, sonra da bakımsız kaldıklarından çirkin görünen bu ağaçları yavaş yavaş kesmeye başlamış Salih Bey. Kestiği ağaçları kerestecilere satıp elde ettiği parayla kavak ağaçlarına bakıyormuş.

Bütün bunları yaparken tek rakibinin Batı Ormanı sahibi Tahir Beyin olduğunu bilen Salih Bey oğlunu ara sıra Batı Ormanına gönderiyormuş. Her seferinde de mutlu haberi alıyormuş. Onun ağacı daha uzunmuş.

Bir müddet sonra Doğu Ormanında sadece kavak ağaçları kalmış. İlk yarışma günü ormana gelen belediye başkanı Salih Beyi tebrik etmiş ve onun ağacının Batı Ormanındaki ağaçtan uzun olduğunu söylemiş. Ödülü kazanan Salih Bey çok sevinmiş.

Ertesi yıl kısa kalan kavak ağaçlarını da kesmiş ve yine mutlu sona ulaşmış. Beş yıl peş peşe yarışları kazanan Salih Bey beşinci kez parayı aldığının ertesi günü eşi ve çocuklarına her yıl olduğu gibi ?Hadi çocuklar bu gün pikniğe gidelim' demiş. Çocuklar ?Nereye?' diye sormuşlar. Salih Bey gülümseyerek ?Nereye olacak. Elbette Doğu Ormanına' demiş. Çocuklar ?Yine mi?' demişler. ?Peki nereye gidelim oğlum?' demiş Salih Bey. Büyük oğlu ?Batı Ormanına gidelim baba. Herkes oraya gidiyor' demiş. Salih Bey şaşkınlıkla kabul etmiş ve arabaya atlayıp Batı Ormanına gitmişler.

Batı Ormanına girişte kurulan gişelerde kişi başı 5 TL vermiş Salih Bey. İçeriye girdiğinde bütün şehir halkının orada olduğunu görmüş. Gerçekten çok güzel bir orman olmuş. Çeşit çeşit, rengarenk ağaçlar, mükemmel bir çevre düzenlemesi. Çocukları orada gördükleri okul arkadaşlarıyla oynamaya başlamışlar. Salih Bey az ileride bulunan ve üzerinde 'Bonsailer' yazan bir binaya birçok ziyaretçinin girdiğini görmüş. O da girmiş. Bir bakmış ki küçücük ağaçlar. Yan tarafında konuşan iki kişiye kulak vermiş:
- Biliyor musun? Bu ağaçların yaşları 400 den büyük.
- Çok pahalı olsalar gerek.
- Kesinlikle.
- Tahir Bey bu kadar parayı nereden bulmuş?
- Görmüyor musun park para basıyor adeta.

O sırada arkadan bir el bu küçük ağaçlara dikkatle bakan Salih Beyin omzunu tutmuş. Arkasını dönen Salih Bey belediye başkanını görmüş. Belediye başkanı ?Çok güzeller değil mi?' diye sormuş.'...

11 Mayıs 2010 3-4 dakika 68 öyküsü var.
Yorumlar