Borç
Kahvehane onun ikinci eviydi sanki,ahbaplarıyla kardeş gibi özellikle soğuk kış günlerinde soba karşısında yaptıkları geyik muhabbetlerinin ardı arkası kesilmezdi.Kimin kızı nişanlamış,kimin karısı gebeymiş,kim kimden boşanmış,kimin karısı kimin oğluyla ilişki yaşıyormuş gibi birçok soruların cevapları ayrıntılı olarak masaya yatırılır sonra da "sözümüz meclisten dışarı"diyerek gıybetin beline vururlardı.
Ayrı bir havası vardı o gün Recep abinin,kahvenin tam ortasına geldi selam verdikten sonra boş sandalyeye oturarak flimde olduğu gibi:
"Herkese benden çay"dedi etraftakiler şaşkın şaşkın ona baktı.
"Bayram değil seyran değil kandil değil Recep abi,rüyandan mı korktun yoksa hazine mi buldun,bonkörlüğün yine üzerinde."dediler.
"Bonkörüm ama nankör değilim."dedi kahkahalar yükseldi arka masalardan ve sözünü tekrarladı:" Herkese çay..."
Sohbet şöyle devam etti:
- Kurtuldum bugün kurtuldum.
-Neden kurtuldun Recep abi,hastalıktan mı?
-Yok ya,borçtan.On yıldır evin kredisini ödüyorum ve son krediyi az önce yatırdım,dünyalar benim oldu, anadan doğmuşa döndüm.
Evini,arabasını,eşyalarını, karısını ve çocuklarını ballandıra ballandıra anlatıyordu ki ikindi ezanı okunmaya başladı ve onu pür dikkat dinleyenler:
-Kalk dediler,kula borcun bitmiş ama Allah'a olan borcunu hiç ağzına almıyorsun.