Boş Koltuk

Bayram öncesiydi. Otobüsler hınca hınç doluydu. Otobüsün koridorunda dahi yolculuk edebilmek mümkün değildi. Muavin almak istemedi amma ben çok ısrarcı olunca zar zor rica minnet otobüse binebildim. Muavin,
---Görüyorsun abi manzara bu koridor bile dolu. Sen bu halde İzmir'e kadar nasıl gideceksin?
Muavin haklıydı bu şekilde adeta tek ayağımın üstünde üç yüz kilometre yol gidebilmek mümkün değildi. Belki yolda inecek yolcu vardır inen olursa kendime oturacak bir koltuk bulabilirim bu son otobüsü de kaçırırsam ancak bayram günü sabahı İzmir'e gidebilecektim. Oysa benim bugün İzmir de olmam gerekiyordu. Muavin cin gibi çocuk,
---Abi benim sırtımda gitmeyeceksin ben sizler için üzülüyorum. Haberin olsun ilk yolcu Uşak'ta inecek...
Muavin sanki suratıma okkalı bir tokat atmıştı. Başımdan aşağıya doğru kaynar sular akmaya başlamıştı. Uşak neresi Kütahya neresi 160 kilometrelik yol yandın oğlum Murat yandın. Bu sıcakta bu sıkışıklıkta bu kadar uzun yol çekilir mi dedim. Bir müddet aşağı yukarı yarım saat kırk beş dakika kadar ayakta yolculuk ettikten sonra gözlerim otobüsün en önündeki sağ koltuğa takılı verdi. Aman Allah'ım bir koltuk bomboştu ve adeta bana gel otur diye davetiye çıkarıyordu. Hemen muavini çağırıp,
---Sen bana boş yer yok demiştin amma en ön koltukta sağ tarafta bir boş koltuk var. Dedim.
Muavin,
---Abi o koltukta bir bayan oturuyor. Yanındaki boş koltuğun ücretini de ödemiş durumda. Yani senin tahmin ettiğin gibi aslında o koltuk boş değil bir sahibi var. O bayanın o koltuk seni oraya oturtamam.
Muavin haklıydı. Ücretini ödediğine göre o bayan ister yalnız seyahat eder isterse yanındaki boş koltuğa bir başkasını oturturdu. Amma benim dizlerim isyan etmeye başlamışlardı bile. Muavine,
---Delikanlı git o bayana rica et bir abi var dizleri ağrıyormuş bel fıtığı varmış sizin yanınıza oturabilir mi diye sor bakalım dedim.
Muavin,
---Abi beni bu işe karıştırma git bayanı sen ikna edebilirsen otur yanına. Bu konu beni aşar dedi.
Muavin haklıydı tek seçeneğim vardı gidip o bayandan rica edip yanına oturmayı deneyecektim. Yoksa bu yolculuğun böyle İzmir'e kadar sürmesi mümkün değildi. Otobüsün arka tarafından koridoru dolduran yolcular arasından zar zor sürtüne sürtüne ön tarafa doğru ilerledim. Sırtını koridora dönmüş kitap okuyordu. Bayana,
---Affedersiniz bayan otobüs çok kalabalık koridor bile dolu sizce sakıncası yoksa yanınıza oturabilir miyim ?. İsterseniz koltuğun ücretini ödemeye hazırım dedim.
Kız elindeki kitabı kapattı başını hafifçe bana doğru çevirdi. Aman Allah'ım aman Allah'ım düş mü görüyordum.
---Sen Ayfer sen...
Sonrasını getirememiştim. Düşmüşüm bayılmışım. Kendime geldiğimde o kızın bayanın yanında kendimi oturuyor buldum. Kız bana bir şeyler izah etmeye çalışıyordu amma ben bir olmazı bir yıkımı yeniden yaşıyordum. Otobüsteki diğer yolcuların gözleri de benim üzerimdeydi. Otobüs şoförü otobüsü bir kenara çekmiş her kafadan bir ses çıkmaya başlamıştı. Beyefendi iyi misiniz ne oldu ambülans çağıralım mı gibi sesleri duyuyordum amma tek bir kelime dahi söyleyemiyordum. Benim gözlerim yanımdaki kızdan başkasını görecek halde değildi..
Yıllar sonra Ayfer ile pardon Ayten ile tanışmamız böyle olmuştu. Yıllar önce kara topraklar altına gözyaşlarımla gönderdiğim Ayfer'i bir otobüsün boş koltuğunda Ayfer olarak bulmuştum. Kabus dolu günlerim artık bitmişti. O gün İzmir'e nasıl vardığımı hala bilmiyorum. Kilometreler sanki metre saatler dakika olmuş çabucak İzmir'e varmıştık. Ben anlattım o dinledi o anlattı ben dinledim. Anlattıklarımdan oldukça etkilenmişe benziyordu. Belli etmemeye çalışsa da zaman zaman elinin tersiyle göz pınarlarını silmeye çalışıyordu.
Ayten Ayfer'in kuzeniymiş İzmir de beraber büyümüşler. Oda Ayfer'in genç yaşta bir trafik canavarına kurban gitmesine hala inanamıyormuş. Ayfer'in ölümüyle birlikte benim gibi büyük bir yıkım yaşamıştı Ayten. Amma yaşam devam ediyordu ve bizler bir şekilde yaşama tutunmak zorundaydık. Şimdi ben Ayten ile temiz bir arkadaşlığı güçlü temeller üzerine kurmaya çalışıyorum. Bunu başarabilir miyim bunu öncelikle ALLAH bilir. Kaderimiz bizi nereye sürükleyecek inan bana bilmiyorum dostum bilmiyorum...
Arkadaşım kan kardeşim Murat'ın anlattıklarından sonra bende ağlamaya başlamıştım. Şimdi benim tüm dualarım Ayten ve Murat için. Umarım kardeşim bildiğim Murat Ayfer ‘de kaybetti mutluluğu bir Boş Koltukta Ayten'de tekrar bulmuştur. Duacınızım dostum duacınızım umarım ikinizde acılar denizinden mutlu deryasına dalarsınız ve orada ebediyen kalırsınız...Duacınızım...

10 Nisan 2018 4-5 dakika 28 öyküsü var.
Yorumlar