Bu Gün Günlerden Oğlum
Emekli memur olduğum için, yılların alışkanlığı sabahları erken kalkarım.
Özellikle yaz aylarında bu alışkanlığım devam ediyor.
Kuşadasında yaşamama rağmen bir yakınımın rahatsızlığı nedeni ile
yaklaşık iki aydır İstanbul'da idim. İki haftadır ise İzmit'de ablamın yanındayım
Soğuk hava içinde bulunduğumuz şubat ayında kendini iyice hissettirdi.
Geceleri geç saatlere kadar oturup bir şeyler yazıyorum. Dolayısıyla son
günlerde erken kalkma alışkanlığım biraz sekteye uğradı.
Biricik oğlum ise İzmir'de annesinin yanında yaşıyor. Onu çok özledim.
Dün beni aradı ve bu gün İzmit'e geleceğini söyledi. Sevincimi mutluluğumu
anlatamam size. Kısmetse bu akşam saat sekiz gibi hasretim bitecek.
Bu gün günlerden ne pazartesi, ne de başka bir gün. Bu gün günlerden
"oğlum" Dün gece geç saatlere kadar oturduğum halde sabah saat yedi de
gözlerimi açtım. Heyecandan içim içime sığmıyor. Evet bu gün günlerden "oğlum"
Evlat hasreti yakar derler, bu imiş demek. Her zaman dualarımdadır yavrum
"yüce rabbimden onu hep bir melek ordusu ile korumasını isterim."
Sayılı gün çabuk geçer diyenler. Bu sözü söylerken heralde hasreti hiç
düşünmemişler.
Özlem çok zordur. Ama hep bir umuttur. "Ve seni içime çekmedeğim andır
sevgili oğlum."
Ayaz gecelerde bir şeyler karalarken, "senin geleceğini beklemektir. Gün
doğana kadar."
Bu gün akşama kadar akreple yelkovan hiç yalnız kalmayacaklar. Güvendeler
anlayacağınız çünkü gözlerimi onlardan kolay kolay ayırmayacağım.
Ben oğluma hiç sert çatık kaşlı bir baba olmadım. Onunla hep arkadaş gibiyim.
Henüz üç dört yaşlarında iken, baba oğul ilişkisi adına annesinin de izniyle
Hemen hemen her cumartesi dışarıda bir kafe de onunla baş başa kahvaltı
günlerimiz olurdu.
Öyle ki, gitmediğimiz zamanlar. Hafta içinde kafenin sahibi yoldan geçerken
bizi gördüğünde oğluma seslenirdi. "Barış bu hafta kahvaltıya gelmedin."
"Sana hayata dair bir şeyler verebildim sevgili oğlum. Ama en önemlisi, sevgiyi
öğrettim. Hem annene hem bana sevgi ile bağlandın. Sen hatırlamazsın
henüz iki buçuk, üç yaşlarındaydın. Bir gün postadan gelen bir zarfı, annenle
önce ben okuyacağım diyerek şaka yollu çekiştiriyorduk.
Birden kavga ettiğimizi zannettin. Annenin ayaklarına sarılıp, bana adımı peltek
dilinle söylemeye çalışarak bağırdın:
-Seni utanmaz seni, seni gidi bittet seni...
Çocuk güdülerin ile babanın daha güçlü olduğunu düşünerek anneni savunmaya kalktın.
Biz ise önce şaşırdık. Ardından kahkahalarla gülmeye başladık şaka yapıyoruz
oğlum diyerek.
Ama öylesine korkmuştun ki, dakikalarca ağladın"
-Canım oğlum şimdi sen benim hem oğlum, hem arkadaşım, hem de sırdaşımsın.
-Akşama saatler var, yolunu heyecanla bekliyorum.
-Eminim ki geldiğinde baba oğul önce bir sevgiyi yumağı oluşturacağız sonra uzun
süre dertleşeceğiz.
Bu gün günlerden ne pazartesi, ne de başka bir gün, bu gün günlerden "oğlum"
''Bu Gün Günlerden Oğlum'' ne güzel bir betimleme. Evlat sevgisi ile dolu dolu bir öykü olmuş ki, aslında saçlarının bir teline dünyaları bile değişmeyiz değil mi? Kutladım Mehmet bey içtenlikle...👍
Teşekkür ederim Ahmet bey aslında bu bir söyleşi biliyorsunuz ama sitede böyle bir bölüm bulamadım. Ayrıca bu söyleşiyi bir başka sitede sesli olarak yayınladım. Sanıyorum sitedeki bu eksiklikler giderilirse iyi olur. Tabi ki benim göremediğim bir şeyler varsa bilemiyorum. Saygılar değerli yazarım...
Günaydın sayın Mehmet bey!. "Baba,sarığı kaba" demişlerse de atalar,zatınızın hareketi bu tezi çürütüyor.Sevgi;seversen bal olur,sevmezsen zehir.bu da benim tezim. Lâkin öykünde çok canlı tutmuşun anılarını,bu da bir babanın iç duygusunu gayet net gösteriyor.Kutlar ve başarılar dilerken,yazım kurallarına da uyduğun için ayrıca teşekkür ederim.Gözlerinden öperken sevgilerimi sunarım.başarı çıtaların hep yüksekte kalsın.Çiçek.İzmir.(Yayın yaptığın günleri bir mesajla bildirirseniz büyük kolaylık göstermiş olursunuz.)