Buse'nin Göz Yaşları(49)
Okulların açılmasına bir hafta kala; Emine, yeğeni Tamer'e anne tarafının alması gereken hediyeler için küçük kardeşi Songül'ü de yanına alarak çarşıya çıkmış dolaşıyorlardı. Her iki kardeş de oldukça sevinçli görünüyorlardı.
Songül:
-Emine abla, Buse ablamın doğurmasına o kadar sevindim ki; benim de artık bir yeğenim var. Peki, Tamer yeğenim,bize ne diyecek?
Emine, kardeşinin sevincine ortak olmaya, çocuksu duygularla dolu konuşmalarını yanıtlamaya çalışıyordu.
-Teyze diyecek.
-Demek bana Songül teyze diyecek ha. Ben şimdiden sevinçten havalara uçuyorum. Çabucak köye gitsek de yeğenimiz Tamer'i görsek...
Amasya çarşısını boydan boya turladılar. Emine, müzenin alt taraflarındaki mağazalarda fiyat mukayesesi yaptı. Evden çıkarken annesi tembihleyip duruyordu:
?Aman kızım dikkat et. Ne kadar hesaplı , bütçemize uygun olursa bizim için iyi olur.Sen bir dolaş bakalım,fiyatları öğren.Sonra da hep birlikte gider alırız.? Diye.
Emine, ne yaptığını bilen bir kızdı. Sanki Buse ablasının ikizi gibiydi. Hık demiş burnundan düşmüştü. Gittikçe de ablasının evlenmeden önceki haline tıpa tıp benzemeye başlamıştı. Konuşmalarında kararlılık gösteriyor, boş yere konuşmuyordu. Düşünür taşınır, neler söyleyeceğini kafasında yoğurduktan sonra ağzını açardı...
Emine, kardeşi Songül'le bir iki mağazaya daha girip çıktıktan sonra fiyatları kafasında iyice kazıdı.?En uygunu ?Güneş mağazası? diye düşündü. Diğerlerine göre daha hesaplıydı oranın fiyatları. Güneş mağazasının yeni açılmış olması ,rekabet ortamını hızlandırmış,diğer mağazalara müşterilerin gitmemesi için ödemelerde uzun vade ve fiyatlarda indirim gibi kampanyalara başlamıştı.Bu da müşterilerin orada yoğunlaşmasını sağlıyordu. ?Tamam, yarın gelir, annemle birlikte alırız ? diye kafaya koydu.
Güneş mağazasından dışarıya adımını atmıştı ki; sevgilisi Tugay'la burun buruna geldi.
-Aaaa,Tugay!..
-Emine!..
-Ne güzel bir tesadüf...Nerdeyse okul tatili,geldi geçiyor,bir hafta sonra okullar açılacak.birbirimizi doğru düzgün göremeyecektik.Çok sevindim,seni gördüğüme.Bu da kardeşin mi.Çok da benziyor sana...Söyle bakalım senin adın ne küçük hanım.
-Songül.
-Hımm, bunun da bir anlamı olmalı. Demek ki sen evinizin son gülüsün ha...
-Evet, haklısın, öyle sayılır. Kardeşim , son beşik yani tekne kazıntısı derler ya,işte öyle.Neyse Tugay,doğrusu çok sevindim seni gördüğüme. Gerçi bir hafta sonra okullar açıldığında buluşacaktık ama...Böyle de iyi oldu.
Tugay:
-Fazla ayak üstü beklemeyelim.Hadi sizi pastaneye götüreyim de sıcak bir şeyler içelim ha.Olmaz mı?...
-Olur.
İkisinin de ayakları,?papatya pastanesine? yöneldi. Amasya'nın en büyük pastanesi ve aşıkların uğrak yeriydi aynı zamanda. Pastaneden içeri girdiklerinde Tugay'ın içsel dünyasında hüzün dolu duyguların kabarmaya başladığını hissetti. İlk ölümsüz aşkı gözlerinin önüne geldi. ?Ah Buse!..Ah!...Şimdi Emine'nin yerinde sen olmalıydın ki;ne kadar mutlu olurdum,ne kadar mutlu olurdum bilemezsin..? diye düşündü.
Merdivenlerden yukarı çıkıp Buse ile birlikte oturup, unutulmaz anılarının geçtiği masaya yöneldi. Neyse ki kimseler oturmamıştı masaya.
Biraz sonra yanlarına gelen garsona siparişlerini yazdırdılar. Üç tane sıcak salep.
Tugay:
-Eee, Emine daha daha nasılsınız bakalım?
-Nasıl olsun işte. Bizim de yeğenimiz oldu da çok sevinçliyiz.Ona beşik alacağız da fiyatları öğrenmek için mağazaları araştırıyorduk.
-Kutlarım. Allah, analı babalı büyütsün. Kız mı, oğlan mı?
-Erkek. Aldığımız habere göre erkekmiş, daha görmedik ama...
-Neden görmediniz? Ablanız dışarıda mı?
-Evet, Işıklı köyünde.Yakın ama her zaman gidip gelemiyoruz.O da gelemiyo zaten.
Soruları sorarken içindeki gizemliliği çözmeye çalışan bir hafiye gibi hissetti kendisini bir an...Sonra da amma da soru sordum kızcağıza diye konuyu değiştirmeye çalıştı.
Salepler gelmiş, sıcak sıcak yudumlamaya başlamışlardı.
Tugay, Songül'le ilgilenmeye başladı.
-Küçük hanım, sen okula gidiyor musun?
-Bu yıl gidecem.
-Hadi bakalım Emine ablan gibi çalışkan olmaya bak. Sen, büyüdüğün zaman ne olacaksın?
-Hemşire.
-Afferim sana. sen çok akıllı bir çocuğa benziyorsun.
Emine, eve geç kalmamak için sevgilisi Tugay' a:
-Müsaade var mı Tugay?Eve geç kalmayalım.Annemiz merak eder.
-Tabi, haklısın.Müsaade sizin.
Okulda görüşmek üzere diye vedalaştılar. Birbirlerinden uzaklaştıklarında Tugay'ın yüreği,içindeki karanlık dehlizlerden gelen sesin yankısı ile hızlı hızlı atıyordu...Düşünceleri,mazide kalan buruk aşka doğru yönlendiriyordu belleğini.
?Buse,sevgilim!...Seni hala unutamadım.Nerelerdesin,ne yapıyorsun, kim bilir ?Karnındaki bebeğini belki de doğurmuşsundur.
Hava, soğumuş; yağmur atıştırmaya başlamıştı. İnceden inceye yağıyordu.Çisil çisil...Sanki bir aşk yağmuru izlenimi veriyordu,insanın yüreğine...
(DEVAM EDECEK)
-
Ayhan bey maşallahınız var..Yine çok güzeldi..Bayağı ilerlemişsiniz..Yüreğinize sağlık..