Buzdan Kalp (Koca Adam)
Hayatı aynı sonbaharda dökülen yapraklara benziyordu. Solgun ve karamsar. Ne bir dostu,ne arkadaşı vardı. Yalnızdı koca adam. Aslında yalnız olmayı kendisi istiyordu. Çünkü kimse onun hakkında güzel bir şey söylemezdi. Hep kötü yanlarını duydum bu güne kadar. Komşular hep çocukları dövdüğünden,sokaktaki hayvanlara eziyet ettiğinden bahsederlerdi. Benimde ona karşı içimde önyargılar oluşmaya başlamıştı. Ta ki koca adamı sahilde görene kadar...
Koca adam bu kez yalnız değildi. Yanında da kimse yoktu aslında. Sadece boş bir tekerlekli sandalye. Kime aitti,neden yanındaydı koca adamın bilmiyordum. Kimbilir ne derdi vardı,neler yaşamıştı asırlık hayatına. Kim bilir ne tecrübeler edinmişti hayat ve insanlar adına...
Çok meraklanmıştım o gün. Tekerlekli sandalyenin koca adam için önemi neydi diye düşünüp durmuştum. Burası herkesin birbirini tanıdığı küçük bir kasabaydı. Ama o adam kasabada herkese yabancıydı. Adı buzdan kalbe çıkmıştı.
Gökyüzünde yıldızlar parıldarken,sesler kesilmiş,çocukların çıngırakları susmuştu. Kasaba büyük bir yas içindeydi sanki o gece. Bir tek ben ayaktaydım. Kalkıp dolaşmak istedim. Ayaklarım beni koca adamın evinin önüne götürdü. Koca adamda ayaktaydı .O tekerlekli sandalye yine yanındaydı. Yine konuşuyordu onunda. Ve yemek masasında iki tabak iki bardak vardı. Kim olabilirdi ki bu buzdan kalbin misafiri. Merakım giderek artıyordu.
?Acaba neler yaşamaıştı koca adam. Ne tecrübeler edinmişti hayatla insanlarla ilgili....?
Belki de bundandı çekimserliği. Bundan dı belki kötü tavırları. Belli ki hayattan çok acı bir tokat yemişti...
Artık gözkapaklarıma hükmedemiyordum. Neredeyse sokak ortasında uyuyacaktım. Doğruca eve gidip yatağıma attım kendimi. Sabaha karşı bir rüya gördüm. Koca adam ve tekerlekli sandalyesi ve yine sahil kenarında...
Bilinç altıma yerleşmiş olacağını düşünmüştüm bu merakımın. Önemsemedim. Sabah kahvaltıya teyzemin kızını davet etmiştim. Sağolsun kırmadı geldi. Kötülüklerden kaçıp sığındığım bu küçük kasabanın ıssız limanında tek arkadaşımdı benim. Bende o koca adam gibi insanlardan soğumuştum. Kaçıp buralara geldiğim koca şehir sevdiğimi benden almıştı. Orada yaşamanın bir anlamı yoktu artık. Buralara yerleşmiştim bende. Önceleri kısa bir süreliğindeydi ... sonra kararımı değiştirdim. Ve burada yaşamaya karar verdim. Bunun sebebide o koca adamdı. Teyzemin kızı neyi merak ediyorsun,Allahın yapayalnız bir kulu bırak uğraşma diyordu sürekli. Ama ben neden yalnız oldğunu neden insanların ondan kaçtğını ve o boş tekerlekli sandalyeyi merak ediyordum.
Teyze kızıyla muhabbet koyuydu o sabah.neden burada yaşamaya karar verdiğimi sordu bana. Güzel bir mesleğin var lüks içinde yaşamak varken neden burası diye sormuştu. Ben de açılmayı bekleyen bir kutu misali açtım ağzımı. Susmak istemiyordum. İçimde biriken o kadar çok şey vardı ki.
Üç ay önce hayatımı uğruna adadığım kişi bir trafik kazası geçirmiş ve belden aşağısı tutmaz hale gelmişti. Ben onu öylede kabul etmiştim. Her şeyiyle kabulümdü zaten. Ama o buna dayanamıyordu. Ağır bir bunalıma girmişti. Hep yanındaydım ama ona bu yetmiyordu. Hayatını kazandığı iki ayağı artık tutmuyordu. Kolay değildi belki ama yaşamaya alışmalıydı böylesiyle.ama o buna katlanamamış ve intihar etmişti. Banada sevdiğimden sonra o koca şehir dar gelmeye başladı. Buraya geldim dedim. Onun sevgisini getirmiştim içimde sadece. Başka hiçbirşey almamıştım yanıma. Teyzemin kızının anlatırken bana gözyaşlarının eşlik ettiğini fark ettim. Bana bir sürü nasihatte bulundu. Ve işi oldğu için kalkması gerektiğini söyledi. Ve gitti. Benim yine aklımda koca adam vardı. Onda beni çeken bir şey vardı. Hissediyordum...
DEVAM EDECEK...
bu hikayenin devamını çok merak ediyorum bir an önce yazın lütfen rica ederim koca adamla bu kızın nasıl bir bağlantısı olabilir çok merak ediyorum çok güzel bir hikaye tebrik edrim