Çapulcunun Bir Günü
Topçu Kışlası'nın yeniden inşa edilme hayali ve kararı ile başlayan dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir halk eylemi. Artık ismi Gezi Parkı Direnişi değil. Başka bir şey. Başka bir duygu. Örgütlenmeyi bilmeyen çocukların önde yürüdüğü bir halk hareketi. Görmeyenler için söylüyorum. Bir bakın bunlara çapulcu mu, ayyaş mı, azgın mı, marjinal mi, yani eylemlere bir bakın, çıkın, bir dolaşıp gelin derim. Kim bunlar?
Bunlar vatandaş, Ahmet Amca, Ayşe Yenge, Öznur Abla, Hümeyra, Reyhan, Cihangir, Ömer.
Bunlar polis, gencecik yalnızca görevlerini yapmaya çalışan duyarlı, halkın polisleri.
Bunlar, isimlerini hiç duymadığım, kılık kıyafetleri farklı, sürekli hem tüm gruplarla tartışan, taş atan, durduk yere saldırganlaşan ve diğer grupları çekiştirip yönlendirmeye çalışanlar. Bunlar, yine gencecik polisler... Ama diğerlerinden farklı, bana bakarken beni döverek öldürmek istediğini düşündüğüm, korkudan bacaklarımı titreten tipler.
16 Haziran Pazar günü Mecidiyeköy, Şişli, Osmanbey, Harbiye cehennemindeydik arkadaşlarımla. Arınç'ın alışveriş merkezine girmediler dediği yerde hani. Girdiler efendim.
Girdiler. Sonra yürüdük efendim biz, küfürsüz, taşsız, sopasız, molotofsuz, uyduruk bir maske hani belki gaz yersek diye. Belki diye düşündüm, e insan bilemiyor tabi başına gelecekleri...
Mesela biber gazının tadı, toma nasıl sulayarak çocukları büyütür, copun ses şiddeti ne kadar güçlüdür, yardımlaşma nasıl olur, nasıl kaçılır, nasıl uçulur...
Etkilendiğim deneyimler yaşadım açıkçası.
Bomba geliyor bomba yaleley yaleleyyy... Bilmiyorum ya nasıl bir şey. Geldi kondu yakınımıza. Önce genzimde yangın çıktı, nefesim kesildi. Gözlerim görmeden koştum seslere... Çapulculara açık bir mekâna girdik farkında olmadan. Daha önce hiçbir mekânda yerde yatmamıştım. Kusma hissiyle içimdeki o acıyı dışarıya atmaya çalıştım. Yıllar yıllar önce Taksim'de bir iki kere tanışmıştım ancak bu, gaz ailesinin başka bir bireyi... Kokteyl, ana malzeme bibere bir tutam diken atın yutkunurken batsın. Camda atın biraz incecik incecik, kanata kanata tatlı tatlı aksın içinize. Oh afiyet gaz olsun. Polis bana 3 tane, 3 de yetmez 5 tane beş de yetmez 7 tane at at at atttt. Sağ olsunlar kırmadılar. İnsan bunu hak etmek için ne yaptığını düşünüyor valla. Düşünüyordum. Geleceğim için endişeliydim. Yürüyordum. Duruyordum. Bakıyordum. Yardım ediyordum. Fotoğraf çekmeye çalışıyorum. Haa belki de ne yapmadığım önemliydi. Evimde oturmuyordum, kayıtsız kalmıyordum, sanal eylemci, yandaş ya da yoldaş değildim. Etimle, canımla, kanımla İstanbul'umdaydım.
İçerde yaşlı insanlar vardı, 10-15 yaş arası çocuklar genç kızlar vardı, taş atan, küfreden yoktu, atılan gaz bombalarını onlara geri atan gençler yoktu. Ağlayanlar, korkanlar vardı. Polis içeri girdi, maskeleri yüzlerden sert hareketlerle kopardı, çekti aldı. Coplarıyla bir iki kişiyi ittirdi, sandalyelere vurdu. Dışarı çıkmamızı istedi, çıkmadık. Sonra gittiler. Yeni bir bombayla veda ettiler. Artık olacakları biliyordum, korkmadım. İçimde hep aynı sözler ' Sık bakalım sık bakalım biber gazı sık bakalım, copunu bırak kaskını çıkar delikanlı kim bakalım' 35 yaşında bir kadın olarak mırıldanıyordum bu dizeleri... Ya gençler, onlar neler diyor, nasıl tanıştı devletiyle, nasıl hatırlayacak, neleri biriktirecek. İçlerinden geçenleri, söyleyemediklerini nasıl kusacak gelecekte.
Ne işleri vardı değil mi orada, otursunlar evlerinde. Hükümet onların yerine verir kararı, yorulmasınlar. Düşünmesinler! Eeee çıkma sokağa dediler, uyardılar biz yaramazlar sokağa çıktık. Gerçekten hakkımız gaz, kötek, toma, panzer. Aşağılama.
Eylem zaten çevrecilik tepkisinden çıktı altında başka güçler var parkçıları onlar besledi, siz bilmezsiniz dediler! Evet eylem çevre eylemi olmaktan çıktı. Çıkmasa analar sokağa inmez, evladı için talcitli sular hazırlamazdı. Bu halk hareketi içinde olan kadınlar otobüslerle toplanmadı, kilometrelerce yürüyerek, tartaklanarak, gazlanarak toplandı.
Demogoji yapmayayım da ben nasıl çapulcu oldum yazayım.
İnancıma, bedenime saygı duymayı bıraktığınızda ben çapulcu oldum. Net! Bugüne kadar kimsenin inancına, bedenine saygısızlık yapmadım net!
Herkesin günah işleme özgürlüğü vardır. Ahlak böyle ayrılır! İnançlı böyle belli olur! Milleti
hizaya sokmak nasıl bir vazife! Milleti birbirine düşürmek, bölmek nasıl bir vazife? Kime hizmet bu?
Camiye ayakkabıyla girdiler diye o geçlere kızanlar, hedef gösterenler, ben bu cehennemden çıkmaya çalışırken Şişli Camiinin avlusuna girdim. Arkamdan önce biber gazı atıldı avluya, sonra elinde copla bana doğru koşan polisler!
Diyelim ki bu kaka çocuklar her türlü yanlışı yaptı, gençlerin nasıl hatalar yapabileceğini en iyi Başbakan bilmez mi?
Kedim bile yeni doğurduğu iki yavrusuna el uzattığımda üzerlerine çöküyor hemen. Ki onu beslerken yaladığı ellerim bunlar.
Biz anneler, babalar, dedeler, nineler mi korumayacağız çocuklarımızı. Kedim kadar aklımız, duygumuz, davranış biçimimiz yok mu?
Haklısınız olmasa iyiydi!
Çözümü Baba Erdoğan yapar. Başbakan Erdoğan'da umut yok. Miting olsa ne olmasa ne. Bir milyon Akp'li toplansa ne, on binler yürüse ne, taksim dirense, tencere çalsa ne... Memleket 70 küsur milyon! Örgütleri biliyorsam çek al, devlet sensin? Ama kavgadan, kinden, kaostan besleniyorsan ayrı belki yeni bir yatırımdır bu. Kafası çalışanları yok etmek için, yeni liderler çıkmasın diye, belki de gerçekten Amerika özgürlük getirsin diye yapmıyor olabilirsin.
Bu memleket ne yalnız İstanbul, ne Akp! Elli elli bölmek de ne?!
Paranın ve gücün dokunmadı tarafınızla dokunacaksınız Türkiye'ye... Çocuklar gibi!
Yoksa polisin gazından, copundan daha büyüktür gazabı O'nun.
Ve ilk önce inananı çarpar!
Toma ile sulana sulana büyüyen çocukları da unutmamak lazım!
Seni Çapulcu seniiiiii😊
Yaşayan bilir der büyüklerimiz:)
İşte öyle bir şeydi yazdıkların, aktardıkların.
Kalemin de yüreğin de dert görmesin.
Bir kadın işin içine girdi mi orada duracaksın!
Gerisi kesin zaferdir👍
biberleyim jooo! :)