Çaresiz Çocuk

Yağmur bastıracak gibiydi. Öğle vakitlerinde sanki akşam olmuş gibi etraf kararmıştı. Ali üşüyordu. Üstünde sırt ve göğüs tarafından yırtık bir tişört vardı. Kendini ısıtmak için avuçlarıyla kollarını sürtüyordu. Etraftan gelip geçenlere mendil satmak için bu duruma sokulmuştu. Başlarında duran adama para kazandırmak zorundaydı. Yoksa eve geldiğinde ya çalıyla vuruyor veya kolunda sıgara söndürüyordu. Sabahtan beri hiçbir mendil de satamadı. Gözlerinde yaşlar belirdi. Önüne çıkan herkes "Allah versin" diye geçiştiriyordu ve yorulmuştu. Başlarında duran adamın beş dakika bir yere gitmesini fırsat bilen Ali bir köşeye çömeldi. Eliyle yüzünü kapatıp ağlıyordu. Daha küçücük bedenine yüklenmiş olan bu ağır yükün altında pestili çıkmıştı. Ne yapabilirdi ki, gidebileceği hiçbir yeri yoktu. Ailesi daha küçükken ölmüştü. Birde dayısı vardı ama o da yanına almamıştı. Ali daha on yaşındaydı ve sokaklarda kendisini koruyamazdı. En azından yatabileceği bir yer oluyor, kendi gibi olanlarla kardeşlik yapıyordu. Yani kendince bir ailesi vardı. Soğuktan burnu akıyor ve ağlamaya devam ediyordu. Başlarında duran adam geri döndüğünü gördü ve yine mendil satmaya devam etti.

Akşam olmuştu. Hekes kazandığı parayı çıkarttığında aferin aldı ve sıra Ali'ye geldi. Ali çok yorgun olmasına karşı hiç para kazanamamıştı. Ali ağlamaya başladı. Adam çalıyı çıkarttı "Ya para verirsin ya da biliyorsun." dedi. Ali hala ağlamaya devam ediyordu. Kolarına ve sırtına vurmaya başladı. Ali her vuruşun bedenini acıttığından çok yüreğini acıttığının farkında değildi.

Dört Yıl Sonra

Ali artık hırsızlıkda yapıyordu. Ama başlarındaki adam umrunda değildi. Artık hayata yeniden başladı. O silik Ali değildi. Ama yine de başlarındaki adama para veriyordu. Bu alışagelmişti. Artık dayak yemiyordu. O memnundu, Ali de mumnundu. Ali sokakta yürürken dört yıl önce oturup ağladığı köşeyi hatırladı. Oraya yine diz çöktü ve ağlamaya başladı. Eski günleri hatırlayarak nasırlaşan yüreğini yumuşattı.

Akşam olmuştu. Herkes kazandığı parayı çıkartıp verdi. Ali hariç. Ali vermemeye kararlıydı. Başkan yine çalıyı çıkarttı. Ali'nin dört yıl önce gördüğü o sahne geldi gözlerinin önüne. Ali ağlamaya başladı ve bunu gören arkadaşları şaşkınlıkla ona bakıyordu. Yaşadığı onca trajediyi üzerinden nasıl atabilecekti. Gözü karardı ve cebindeki çakıyı şu ana kadar hiç hızlı çekemediği kadar hızlı çekti ve başkanın karnına sapladı. Yine sapladı, yine. Ali artık katil olmuştu. Korkuyla sevinç bir arada sardı bedenini. Ağlıyordu. Arkadaşlarıda ürkmüş bir şekilde Ali'ye bakıyordu. Arkadaşları ile hemen odayı terkettiler.

İki Hafta Sonra

Ali cinayetten aranıyordu ve kardeş bildiği arkadaşarı onu satmıştı. Tek başına sokaklarda koşturuyordu. Peşinde iki tane polis vardı. Önüne gelen eşyayı polisleri yere düşmeleri için koştuğu hizasının arkasına atıyordu. Ali yüreğinde yaşadığı bu korkuyu asla unutamayacaktı. Sanki yaşadıkları hepsi hayaldi. Gözlerini açıp kapatıyor bunun gerçek olmaması için Allah'a dua ediyordu.

Ali bir saat süren koşturmanın sonunda yakalanmıştı. Şimdi ıslahevine girecekti. Yine ağlıyordu. Hayat, Ali'yi öyle kötü yerden vurmuştu ki bir daha hayatının düzelemeyeceğini biliyordu. Zaten, Ali şu ana kadar ne yaşadığını da hatırlamıyordu...

19 Haziran 2010 3-4 dakika 9 öyküsü var.
Yorumlar