Cin Çıkartma Seansı

Günlerden pazar olmasına rağmen erken uyanmıştım ve yatakta dönüp dururken kalk hadi dedim kendi kendime. Kalkıp fırından yeni çıkmış daha dumanları tüten iki ekmek alıp geri dönerken öğleden önce kalktığını hiç görmediğim arkadaşım evlerinin kapısından çıkmış arabasına doğru ilerlemekteydi ki kendimi tutamadım ve ne o kâbus mu gördün sabah sabah erkenden böyle değince işi olduğunu ve akşama anlatacağını söyleyerek aceleyle arabasına binip gitti. Merak etmiştim fakat akşamın bir an önce olup ne olduğunu anlatması için hiçte sabırsızlanmamıştım açıkçası. Güzel bir kahvaltı yapıp, biraz gazete, biraz magazin derken öğleden sonra dışarı çıkıp biraz dolaşıp akşamı yapmıştım. Akşam eve gelirken akşama anlatırım diyen arkadaşımı arayıp ne zaman geleceğini sordum, bir saate kadar gelirim cevabını alınca içecek bir şeyler alıp eve gidip arkadaşımı beklemeye başladım. Arkadaşım gelmişti fazla geçmeden ve havadan sudan muhabbet ederken ufaktan da içmeye başlamıştık ki gülmeye başladı kendi kendine durup dururken, neden güldüğünü sorunca yok bir şey değip geçiştirmeye kalksa da ısrarlarıma dayanamayıp anlatmaya başladı.




Doktor doktor gezen fakat doktorlardan bir çare bulamamış bir akrabasını hocaya götürdüğünü söyledi. Bende dayanamayıp nasıldı hoca işinin ehli miydi bari, uzmanı mıydı yoksa profesör falan mı değince gülüşmelerimiz artarak yok ya dedi ordinaryüs bu hoca, şıp diye anlıyor hemen her şeyi, görsen kapı numarasına kadar söyleyecek neredeyse deyince biraz şaşırmıştım. Peki, ne kadar para aldı diye sorduğumda gülmeyi bırakıp hiç almadı yahu bende onu anlayamadım değince ikimize de ilginç gelmeye başlamıştı. Hem bu kadar iyi bilecek hem bir şey almayacak yok artık desem de yeminler ederek almadığını söyleyince inandım. Peki, bir sonraki kontrol ne zamanmış değince geçmezse 15 gün sonra gelin demiş. Şaka muhabbet derken gece bitmiş evli evine köylü köyüne gidince aklıma takılmıştı var bu işte bir yanlışlık ama neresinde acaba diye düşünürken uyuya kalmışım. Tabi aksakallı dedeler girmeden rüyama sabah kalkıp işime işimden evime derken on beş gün geçmiş ve arkadaşım yine akrabasını hocaya götürmüş fakat hocanın oradan taşındığını öğrenince geri gelmişlerdi. Sonra o hocayı öneren kişiye söyleyince başka bir şehre taşındığını adresini de almışlar ve bir sonraki gün oraya gitmişlerdi. Birkaç gün sonra arkadaşımla karşılaşınca hiç uğramıyorsun unuttun falan değince akşama sendeyim değip ayrılmıştık. O akşam yine gittiklerini, hocanın hiç para almadığını falan anlatınca yok artık dedim sen görmemişsindir almıştır bedavaya yapmaz bu adamlar bu işi falan desem de yine yeminler içinde almadığını söyleyince beni de götür o zaman şu hocaya madem bakalım alıyor mu almıyor mu sana göstereyim değince tamam dedi. Şaka muhabbet derken önce bir randevu falan alsak mı acaba diye şakalaşırken hocanın yeni adresini bilen adama yeniden gitmesini söyledim ve bir arkadaşı olduğunu onu götürmek istediğini hocanın aynı yerde oturup oturmadığını sormasını istedim eğer adam bir şeyler sorarsa ona içime cin girdiği söyle demiştim. Oda öyle yapmış adam hatta hangi gün gideceğini bile sormuş arkadaşıma. Pazar günü yola çıkıp Adapazarı'nın yakınlarında bir yere vardık arabamızı park edip şöyle bir etrafa bakındığımda orada sadece hocanın evi ve karşısında bahçeli kafeterya tarzı bir yer vardı.



Hocanın evinin önü kalabalık olduğundan şurada iki çay içip bir tost yiyelim değip masalara doğru ilerlerken birinin arabamızın plakasına dikkatle baktığını ve sonra bize baktığını fark ettim. Oturup çaylarımızı içerken tostlarımızda geldi ama benim gözüm hep o adamdaydı ve adam yeni gelen bir arabanın da plakasını hafızasına kazır gibi inceledikten ve içinden çıkanları da gördükten sonra hocanın evinin arkasına gidip kayboldu. Onun kaybolmasıyla başka birisi evin arkasından çıkıp her yeri gören masaya oturdu. Bu dikkatimi çekince biz birkaç çay daha içelim bahanesiyle biraz daha adamı izlemek için vakit kazanmıştım ve yanılmadığımın farkına varmıştım bu adamda diğeri gibi gelen arabaların plakalarına bakıyor ve içinden çıkanları da hafızasına işliyordu. Son gelen çaylarımızı da içtikten sonra arkadaşım birlikte hesabı ödemek için kalmış o önden ben arkadan kasaya varmıştık. Arkadaşım kasada duran adama borcumuz ne kadar usta değince adam ne vardı abi diye soruya soruyla cevap vermiş ve arkadaşım 2 tost 6 çay demişti ve kasadaki adam nasıl bir hesap yaptıysa artık 70 lira abi değince bizimkinin gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Şaşkınlığını görünce sus dercesine dürttüm kendisini ve sıkıla sıkıla hesabı ödedi ve hocanın evine doğru ilerledik. Kapıda bizi karşılayan adam hürmette kusur etmeden buyur etti içeriye. Oturma odasıydı oldukça büyük bir odaydı ve içeride kim yoktu ki, Ankara'dan, İstanbul'dan, Afyon'dan, hatta birisi Hatay'dan gelmişti. Biz hiç konuşmadan sıramızı bekledik sıra bize geldiğinde içimde bir ürperme oluşmuştu açıkçası bu büyük zatla tanışacağım için. Arkadaşım hepten strese girmişti ki ikide bir terliyordu. Hocanın bulunduğu odaya girdiğimizde ilk gözüme takılan odanın ikinci bir kapısı olduğuydu ve sanırım o kapı evin arka tarafına açılıyordu ve arabaların plakalarını alan adamlar oradan içeri giriyordu derken başladı bizim ordinaryüs gaipten sesler duyuyormuş numaralarına Eskişehir'den mi geliyorlarrrr, çinmi girmiş içineee edalarıyla bizi adeta büyülemişti sanırım odada tütsü niyetine kafa yapıcı bir şeyler yakılıyordu çünkü hoca yerde bu dumana maruz kalmıyordu ve biz ayakta durduğumuz her saniye içimize çektiğimiz bu tütsü kokusuyla dumanı başımızı döndürüp dilimiz damağımız kuruyordu bizi biraz ayakta beklettikten sonra yere oturttu. Ben hiç konuşmuyordum arkadaşımla öyle anlaşmıştık bu gün için çalışmıştık yani. Saç sakal birbirine girmiş bir imaj yaratmıştım bu güne özel. Arkadaşım konuşmaya başlayacakken hoca arkadaşımın sözünü kesip bu gencin kimi kimsesi yok, yalnız yaşıyor değil mi diye sorunca arkadaşım başını salladı ve hoca bundan cesaret alarak bu gencin içine cin girmiş değince kendimi gülmemek için zor tutmuştum, zaten kafa bir dünya olmuştu içimize çektiğimiz tütsünün içinde ne vardıysa artık. Hoca okudu üfledi arkadaşımın eline yazdığı bir kâğıdı cevşenleyip verdi. Bunu boynuna takacaksın yedi güne kalmaz kendine gelir değip yol vermesiyle kapıda bekleyen adamını çağırdı arkadaşım eline cebine atarken kapıdan içeri giren adam hocamız para için yapmıyor hayırına sevabına değince elini cebinden çıkardı ve zar zor dışarı attık kendimizi, temiz havaya çıktık çıkmasına ama bu halde araba kullanılmaz deyip iki çay içelim şurada değince sessizce arkadaşım kendini tutamayıp ben bir çaya 5 lira vermem hele bir tosta 20 lira hiç vermem değince kendimi zor tutmuştum gülmemek için ve sus ben vereceğim sana çaktırma diyerek yine bir masaya oturduk.




Aslında orada biraz oturup kendimize gelmeye ihtiyacımız vardı çünkü üstümüzde bir sarhoşluk vardı, sağa sola bakınırken sadece biz bu halde değildik içeriden çıkan herkes orada sarhoş sarhoş bakınıyordu ve çaylarını içip susuzluklarını gideriyorlardı. Bir küçük su şişesine 10 lira vermiştik ama ne yapalım dilimiz damağımıza yapışmıştı bir kere ölecektik sanki su içmeseydik.




Kendimize geldikten sonra arabaya binip yola çıktık ve gelene kadar gülmekten karnımıza ağrılar girdi. Nasıl bir dolandırıcılıktı bu, nasıl bir organizasyondu şaşırdık kaldık. Aslında biz daha gitmeden haberimiz gitmişti hocanın adresini veren adam tarafından, biz gelince arabanın plakasından bizi tanımışlar ve gelecek kişiler listesinden ne sorunumuz olduğunu öğrenmişlerdi. Hani yukarıda Allah var ya hoca beş kuruş almadı ama o gün verdiğimiz tost, çay ve su paralarıyla bir ay çay içerdik ya neyse. Bende ki cin mi hala çıkmadı, 15 gün sonrada tekrar gitmedik açıkçası Ahmet hocaya, belki de çıkartırdı hocaya da haksızlık etmeyelim yani.

11 Nisan 2011 8-9 dakika 11 öyküsü var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (2)
  • 13 yıl önce

    😙👍Gerçekten yaşandımı bu olay🙂

  • 13 yıl önce

    Bu öyküdeki kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür. Yinede bu tip olayların gerçekte var olduklarıda kaçınılmazdır. Birebir yaşamamış olsamda duyduğum kadarıyla olay bundan iberetti demek yeterlidir sanırım. Saygıyla her zaman.