Çocuk Kimden
Ahmet ve Mehmet çok iyi, iki arkadaştılar. Çocuklukları birlikte geçmişti. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu. İkisi de liseden sonra okumadılar. Birinin babası yoktu, diğeri haylazdı. Mehmet'in derisi esmerdi, çünkü annesi bir Amerikalıyla evlenmişti. Ama adamcağız genç yaşta bir iş kazası sonunda hayatını kaybetti. Mehmet'i annesi zorluklarla kendi başına büyüttü. Liseden sonra da okutamadı. Ahmet'in babasının hali vakti biraz daha iyiydi. Annesi de, babası da hayattaydı, fakat Ahmet, kendisi okulu ve okumayı hiç sevmedi. Bu yüzden liseden sonra okumadı. Bu iki genç çok iyi anlaşıyorlardı ama Mehmet çok çapkındı. Ahmet de tersine, kızlar konusunda çok çekingendi. Mehmet Ahmet'i çok açmaya çalıştı. Onu kız arkadaşlarıyla tanıştırdı ama nafile, Ahmet kızlardan çok utanıyordu. Mehmet ceket değiştirir gibi sevgili değiştiriyordu. Ahmet ona kaç kez söyledi. "Düzenli bir sevgili yap" diye ama Mehmet onu dinlemezdi. Sık sık kızlarla başı belaya giriyordu. Aynı anda üç-beş kızla çıkıyor, kızlardan dayak bile yediği oluyordu. Böyle zamanlarda onu her zaman Ahmet kurtardı, imdadına Ahmet yetişti.
Bir gün,
Ahmet'i babası karşısına aldı. "Artık seni evlendirelim oğul. Askerliğini yaptın. İşin de önünde." dedi.
-Sen nasıl uygun görürsen baba.
-Annen bir kız beğenmiş sana. Gidelim bir görelim. Sen de beğenirsen, bir düğün dernek kurarız hemen.
-Tamam baba.
Kızı görmeye gittiler. Ahmet kızı pek beğendi. Kız da Ahmet'i gördüğü an, aşık oldu. O günden sonra, birbirlerinden ayrılamaz oldular. Neredeyse, her gün görüşmeye başladılar.
-Nevin canım. Sen bu zamana kadar neredeydin. Ben bu zamana kadar yaşamıyormuşum. Ben seninle yaşamaya başladım. Aşkım benim!
Ahmet Nevin'i görünce utangaçlığı falan da bitmişti bu arada. Aksine, Nevin'e sürekli aşk sözleri söyleyen, şiirler yazan bir delikanlı olmuştu.
-Ahmet'im benim! Benim de doğum günüm, seni tanıdığım gündür bir tanem. Bundan sonra sensiz bir dünya düşünemiyorum.
İşte böyle birbirlerine deli gibi aşık olurlar ve düğün kararı alırlar. Mehmet aynı tas aynı hamam. Çapkınlıklara devam ediyordu. Bir gece Ahmet'i kandırıp onu da içmeye götürdü. O gece çok serhoş oldular. Sabah bir uyandılar. Yanlarında iki kız. Ahmet'in aklı başından gitti Çok alkol aldığı için, gece ne olduğunu hatırlayamadı.
-Ulan Mehmet bir daha beni bu tür yerlere götürme. Ben evleneceğim oğlum. Nevin duysa ne olur halim, bir düşünsene.
-Tamam Ahmet yaaaa! Götürmem bir daha. Daha şimdiden korkar oldun Nevin yengeden!
-Git işine Mehmet ya! Sende hayatını bir düzene sok artık.
-Tamam tamam. Sokarız bakalım.
Neyse efendim. Söz, nişan, sonunda da evlilik günü gelir çatar. Nevin de Ahmet de çok heyecanlıdırlar. Mehmet de Ahmet'in nikah şahidi olacaktır. O da yerini alır masada. Ahmet ve Nevin nikah masasına oturdular. Nikah memuru evlenecek çiftlere sordu.
-Nevin Hanım Ahmet Bey'i eşliğe kabul ediyor musunuz?
-Evet efendim.
Derken...!!!
-Durun durun, diyerek koşarak bir kadın salona daldı. Herkes şaşkın bakakaldı. Ne olduğunu anlamaya çalıştılar.
-Ahmet evlenemez. Ben karnımda onun çocuğunu taşıyorum.
"Ama nasıl olur." Herkes şaşırır. Nevin ağlamaya başladı. Ahmet'e bağırıp çağırmaya başladı.
-Nevin inan bana benim bir suçum yok. Ben bir şey yapmadım!
-Yalan söyleme Ahmet bak kadın hamile!
Ahmet ne kadar dil dökse de kimseyi inandıramadı.
Ahmet çok üzgün ve şaşkındı. Neler olduğunu anlayamıyordu.
Bu arada Mehmet az çok olayı tahmin etti ama korkusundan sesini çıkaramadı. Bir köşeye sindi. Kendi kendine dedi. Bu Leyla. Çocuk benden mi acaba? Bu kadın Ahmet'le de yatmıştır kesin. Kim bilir kaç kişiyle yatmıştır?' Diyerek kendini teskin etmeye çalışıyordu.
O sıra kadının sancısı tuttu.
-Doğuruyorum, yardım edin! Allah rızası için bir doktor çağırın!
Nikaha gelmiş kişilerin arasında bir ebe varmış iyi ki. Hemen bir odaya aldılar kadını. Ebe kadını muayene etti. Kadın doğurdu doğuracak. Doktora yetişmeyecek. Mecburen çocuğu ebe hanım doğurttu. Nikahta yarım kalmıştı bu arada. Nikaha gelenler dışarıda heyecanla beklemeye başladılar. Her kafadan bir ses çıkıyordu.
-Boyu devrilsin inşallah. Erkek milleti işte!
-Bu zamana kadar niye beklemiş bu kadın? Düğün oluncaya kadar neden söylememiş. Bence bu işin içinde bir şey var!
-Bence bir tuzak bu!
-Dur hele anlaşılır şimdi...Gibi.
Neyse...
Kadın doğum yapar. Bir de ne görsünler bebeğin teni esmer. Meğerse Mehmet'le ilişkisi olmuş kadının. Ebe hemen Nevin'in yanına koştu.
-Bu bebeğin Ahmet'ten olması mümkün değil, çünkü bebeğin teni siyah.
Herkes bir daha şaşırır ve iş anlaşılır. Gerçekten, bebek Ahmet'ten değil, Mehmet'tendi. Bebek aynı Mehmet'e benzeyip duruyordu. Küçücüktü ama aynı Mehmet'in kopyasıydı. Mehmet yerin dibine geçti o an.
Ahmet hışımla, Mehmet'in yanına gitti
-Ulan Mehmet yine yaptın yapacağını. Bir vazgeçmedin şu çapkınlık huyundan. Beni de, nikahımı da, kendini de rezil ettin. Diyerek Mehmet'e doğru haykırdı.
Mehmet başını önüne eğdı. Korktuğu başına gelmişti.
-Herkesten özür dilerim. Affet beni Ahmet. Affet beni yenge! Gel canım gidelim.
Mehmet,bebeğini de alıp oradan ayrıldı. Ve nikaha kaldığı yerden devam edildi.
-Ahhh! Ahmet inanamıyorum evlendiğimize. Bir an hiç evlenemeyeceğiz sandım.
-Ben de çok korktum Nevin. Aklım başımdan gitti, inan bana.
Ahmet ve Nevin sonunda muratlarına erdiler. Mehmet de çocuğunun annesiyle mecburen evlenmek zorunda kaldı ve o da bir daha çapkınlık yapmamaya kendi kendine yemin etti!
Not: Bu öykü tamamen kurgudur. İzlediğim bir filmde gördüklerimi kurguladım.