Çocuk Zeynep
...Hafta sonları zeyneb'in tiyatro günleridir annesi hiç aksatmadan zeyneb'i düzenli olarak tiyatro'ya götürür onun sanatla edebiyatla hayatla arasının daha düzgün daha tutarlı sağlıklı yürümesi için bunu özellikle istemektedir ,zeyneb'in bundan çok hoşlandığını da görerek hem çocuk için daha sosyal toplumsal öngörülerin çocuğun bilinç dünyasına erkenden yer etmesini istiyor hem bir başına evde can sıkıntısı çekmek yerine yaşıtlarıyla beraber olacağı bir sosyal etkinlik çocuk gelişiminde önemliydi ,bunda ne kadar haklı olduğunu kısa zamanda zeynep'te gördüğü gelişmeye bakarak memnun oluyordu, Zeynep, gittiği tiyatro oyunların adını ve konularını hiç unutmuyor zihninde tutuyor,halası ve dedesini gördüğünde heyecanlı heyecanlı mimik hareketlerini de katarak anlatmaktan büyük sevinç ve eğlence çıkarıyordu, gittiği oyunlar hakkında anlattıkları özellikle düşündürücü ve güldürücü bölümler olması dikkat çekiyordu,son gittiği tiyatro 'pamuk amca ve çocuklar ' konulu bir oyundu ,bu oyun yüzü nurani ak sakallı yaşlı bir amca ile çocuklar arasında geçer, bir evi ve küçük bir bahçesi vardır çocuklar ve kuşlar bu bahçeyi çok sevmektedirler çünkü her çeşit meyve ağacı bu yaşlı amcanın bahçesindedir ,kuşlar her sabah ve akşam ağaçlara doluşurlar hiç susmazlar ağaçların en tepesindeki iyice olgunlaşmış meyvelerden afiyetle yerler ama oburluk yapıp bütün meyveleri yemezler,yaralanmış belki kurtlanmış meyveleri seçerler bunun gibi olanlar kuşların olurdu,çocuklara gelince,işte çocuklar bu yaşlı pamuk amcanın bahçesinden meyve toplamak ve yemek için gizli gizli bahçeye girerler evin sahibini tanımıyorlardı bu yüzden korkuyorlardı, bir çocuk erik ağacına çıkar,biri kayısı ağacına,dut ve kiraz ağaçlarına çıkarlar,kimi ağaçların başında tıka basa yerken kimileri ceplerine dolduruyor kimileri de tişörtlerini çanta gibi kullanıp içine erik,kayısı,kiraz koyuyorlardı fakat bunu izinsiz yapıyorlar ve bir yandan korku çekiyorlar bir yandan acele ediyorlardı,derken bir çocuk bastığı dalın kırılması ile yere düşer canı yanan çocuk çığlık atarak ağlamaya bağırıp çağırmaya başlar,yaşlı amca evinden çıkar endişe ile çocukların yanına gelir ağaçlardaki çocukları kucağına alır güvenle indirir yere düşen çocuğun yanına eğilir başını kucağına koyar saçlarını okşar kırık-çıkık var mı diye ayaklarını vücudunu kontrol eder acıyan yerini sorar orayı eli ile masaj yapar diğer çocuklar da toplanırlar,bahçenin yumuşak topraklı ve otlarının çok olması nedeniyle arkadaşları Bilal'in korkulacak bir şeyi yoktu, pamuk amca bir bir çocukları sever isimlerini sorar ,halit dört yaşında,Bekir beş,ömer altı,ali altı,berat altı ve Bilal dört yaşındadır,yaşlı adam kendisine mahalle sakinlerinin pamuk amca dediklerini tek başına bu evde oturduğunu her şeyi çocuklar için düşündüğünü ve kendisini ziyarete geldikleri için çok mutlu olduğunu söyler bir dahaki sefere haber vermelerini birlikte ağaçlardaki meyvelerden toplamayı teklif eder,çocukları sırtında taşıyıp ağaçların dallarına yetişmesine yardımcı olacağını ,ağaçlara ve dallarına zarar vermeden onları koruyarak canlarını acıtmadan yaklaşılmasını, ağaçların sevgi ile bize ikram ettikleri meyveleri teşekkür eder gibi almayı ,dalından koparmayı bilmek gerektiğini anlatır,çocuklar pamuk amcanın bu farklı ve tatlı dilini çok severler ,pamuk amca eve girer elinde beyaz bir yaygı ve tabaklarla döner,beyaz örtüyü dut ağacının altına serer ve ulaşabildiği dallarını silkeler dutlar örtüye patır patır dökülürler ,onları tabaklara eşit şekilde doldurur çocukların önlerine koyar.bilal'in artık canı yanmıyor ve hiçbir ağrısı da kalmamıştı yüzünün rengi yerine gelmiş arkadaşları da mutlu görünüyorlardı .çocuklardan biri (berat)pamuk amcaya bir soru sorar ağaçların canı var mı ? dalları kırıldığında onların canı yanar mı ? ?evet dedi pamuk amca evet,onlar da canlıdır canlı olmasalardı böyle güzel tatlı meyveler bize nasıl verebilirlerdi,eğer ruhsuz heyecansız cansız ve ölü durumda olmuş olsalar asla bunu bize veremezlerdi,işte bu yüzden ağaçlara ve fidanlara iyi güzel doğru davranışlar yapılmalıydı.pamuk amca konuştukça çocuklar her söylenen sözü dikkatle dinliyor başlarını sallıyorlardı bir yandan da önlerindeki tabaktan tatlı duttan erikten kayısıdan tek tek alıyorlar sindire sindire korkusuzca ve iştahlıca yiyorlardı,pamuk amca konuşmasını sürdürüyordu '..ağaçların bakımı ve çoğalmaları için doğal ortamlarının değişmemesi gerekir,özellikle yangın tehlikelerinden ve bilinçsiz kesimlerden korunmalı, çürümüş ve çürümeye yüz tutmuş hastalıklı ağaçlar dikkatlice ayıklanmalı.atalarımız yaş kesen baş keser demek suretiyle ağaçlar ve insanlar aynı canlı varlıklar olduklarını dile getirmişlerdir, çocuklar ve pamuk amca mutlu bir son ile o şirin bahçenin içinde çok güzel vakit geçirmişlerdi ,tiyatro bittiğinde zeyneb'in gülerek anlattığı kısım pamuk amcanın güler yüzü ve tatlı dili karşısında mahcup olan çocukların burada ne yapıyorsunuz sorusuna tişörtlerindeki dut ve kayısı lekeleri ile dolu olması kendilerini ele veriyordu ve yere düşen çocuğun bilal'in sesinin salonu çınlatmasıydı,en güzel beğendiği söz ve cümleleri hatırladığında ' .. Kim bir ağaç dikerse, Allah Teâlâ o ağaçtan çıkacak meyve miktarınca o kimseye sevap yazar,ve bir insan bir ağaç diktiğinde, o ağaçtan yenildiği sürece, o yenilen şey kendisi için sadaka olur... ' şeklindeki pamuk amcanın aktardığı konuşmaları hiç kalbinden ve aklından çıkmayacaktı,fidan dikmeyi ve ağaçları korumayı iyi öğrenecek ve öğretecekti herkese ..
😙Kızımla ben de giderdik tiyatro dersi almaya.Onu beklemek ve oyundan çıktığında kızımın yüzündeki mutluluğu görmeye değerdi.Sahuru beklerken öykülerinizi okumak büyük bir zevk benim için.Şuan saat 02:11 😙😙😙