Dalga İnsanlarının Yanında Bir Ben
Ne yolumu görebiliyorum, ne de yürümeye dermanım kalmış... Yığılıyorum olduğum yere. Aklım beni bırakıp gitmiş, aşkım daha fazla durmak istemiyor kalbimde. Yanımdan vızır vızır geçip giden dalga insanları, beni görmüyorlar bile. Acizliğimden kaçıyorlar, sefilliği mi fark etmeye çabasızlar... Tepemden uçup giden kuşlar da öyleler. Zaten karanlığa boğulmuş bedenimi görmezlikten gelerek hepten karartıyorlar.
İlerlemeye çalıştıkça bir adım geri giden yüreğim uçurumda asılı kalan duygularımı bırakmak istemedikçe, gitmekle kalmak arasına sıkışan bedenimin naifliği dumanlanıyor, kavuşamamanın acısını bana çektiriyor. Ellerim kapkara, yüzüm kapkara, aklım tepetaklak, kalbim buruk halleriyle yolun ortasında dikkat çekmeye, hatta hor görülmeye başlıyorum. Çevrem beni yıldırmakla meşgul, dalga insanlarıysa durumun ciddiyetinden farksız öylece bakıyorlar şu aciz halime.
Denize atlamak istiyorum. Daha fazla bu halde çevremin dikkatini çekmek istemiyorum. O zaman da aklıma sevgim geliyor. Her şeyden vazgeçebileceğimi sanıyordum oysa. Her şeyi silebileceğimi, her şey gibi aşkımı da denize atabileceğimi sanıyordum... Yanılmışım.
Zaten çoktan yaban ellere düşen aklımı ise hiç düşünmüyorum. Kalbim aklımı bastırma noktasını çoktan aştı artık. Atlayamıyorum. Atlamayı o kadar çok hayal etmiştim halbuki... Her şeyin bitiş noktası olacaktı, aklımla kalbimin şu müthiş savaşı da bitecekti. Olmadı... Meğer ben ne kadar cesaretsizmişim. Pısırığın tekiymişim. Anladım. Ne hayatımdan vazgeçebilirim, ne aşkımdan, ne de aklımdan... Ben ancak otururum yolun ortasına, gelen geçene laflar yağdırırım, karanlık geleceğimi daha da karartırım... Dermansız olan şu hazin bedenimi de gördüğüm, göreceğim sahici gözler kurtarabilir ancak.