Deli Düş
Bir garip yolcuydu hayatın kıyısında, çok güler çok güldürürdü etrafınıda, mevsimlere aldanır geceleri yalnız kalırdı. Yatağın soğukluğundan şikâyet eder, her sabah gece bıraktığı hüzünlere sarılırdı. Mecazı bozuk bir cümle gibiydi yalnızken, ağlardı her gece uyurken. Bir sabah yine gitti işine, dünya tatlısı bir kız görünce; dünya değişmişti o an kız yüzüne gülünce. Heyecan kaplamıştı dört bir yanı, yanıp tutuşuyordu gönül bağı, sevmekten vazgeçmişti önceden, sevdi yine hiç istemeden. Üç beş kuruş parası vardı, o parasıyla aldığı bir de gitarı. Biter mi hiç yıllarca biriktirdiği aşk şarkıları. Derken vakti gelmişti en güzel vedalaşmanın, tam zamanıydı uzaklara karşı koymanın. Kız gitti başka bir şehre. Aşığın yüreği de kızın peşinde.
Günler geçerken birer birer, âşık kalkıp sevgilisinin yanına gider. Uzak yollara giderken, can dostunu satar birden. Doğum gününde hediye almak istemişti sevgilisine. Yolunu şaşmış bir melek yardım edince, sabahın ilk ışıklarında ıslak bir öpücük kondurdu sevgilisinin yüzüne. Deli Düş uykunun sersemliğiyle inanamadı sevgilisini görünce. Sımsıkı sarıldı birden, sordu 'nereden geldin sen?' Âşık dedi ki, 'sana sürpriz yapmak istedim, önce üzünce sevinç daha anlamlı olur bilirim' Sarılıp beraber uyudular saatlerce. Sonra birkaç gün masaldan kopmuş sayfalarla doldu taştı. Yol görününce âşıkların yüzü asılmıştı. Şimdi iki derdi vardı aşığın. Sevgilisinden ayrılığın, bir de vedalaşmak zorunda olduğu gitarın. Dönünce memleketine, can dostunu verecekti sahibine. Bu sırrı bilen arkadaşı, o gelinceye kadar adama vermişti gitarın parasını. Âşık hüzünlüydü, arkadaşı gelince güldü yüzü. Her şey yoluna girmişti, olmuştu çünkü istedikleri. Zaman bir birini kovalayınca aradan yıllar geçti. Deli Düş, yolunu şaşmış melekten ayrı bir yerde kalacaktı. Aşığın ateş düşmüştü içine, yanlış insanlarla takılır diye. Bu da geçer dedi sevgilisine. Geçti ama biliyordu fırtına bir gün geri döner diye. Yolunu şaşmış melek, mükemmel bir insandı, yanlışı yapmaz; yaptırmazdı. Günler yine bir birini kovaladı. Deli Düş, başkalaşmaya başlamıştı. Yalanlar uğruyordu beynine, beyninden dökülüyordu diline. Âşık inanmak istese de sevgilisine, bir şüphe vardı içinde. Tartışmalar başlamıştı, aşka yer kalmamıştı. Gitmeliyim diye düşündü âşık ama kafası biraz karışık. Nitekim gitti sonunda ama dayanamadı aradı bir süre sonunda. Belki bir şeyleri değiştire bilirdi. İşte orada kader belirdi. Deli Düşü gerçekte delirmişti. Hatta akılını yitirmişti. Başkalaşmış olan ruhu, karanlıklar kaplı aşk oyunu. Günlerce çektirdiği işkence delaletli alnına sürülen kara lekeye. Sevdiği vazgeçmişti birden fazla aşk seçmişti. İhanetin adı konmuştu en sonunda. Birkaç arkadaş koştu yardımına. Belgelendi her şey sıra gelmişti er meydanına. Yüzleşme gerçekleşti, konuşmalar çirkinleşti. Bir fırtına koptu orada, genç dönmüştü şaşkına. Sonra dönüp dedi ki aşkına' sen benden bir saniye vazgeçtin sevdiğim, bense senden bir ömür vazgeçerim.' İhanet sonrası hüzün sarmıştı dört bir yanı, hiç bu kadar yanmamıştı canı. Öfkesi dindi günler sonra. Sevdiğine seslendi ' affet beni sana şerefsiz demiştim o an, sen değilmişsin hayatmış şerefsiz olan'. Affetmişti en sonunda. Aşk kazanmıştı bir bakıma. Aşkta gurur olmaz diyenler, ilk bakışta sevinirler. Affeden yüreğinden nefreti silmişti, nefreti yenmişti onuru, aşkını yenmişti gururu. Yalnızlığa mahkûm etti kendini, bekliyor şimdi kaderini.
Güzel bir öyküydü. Yüreğine sağlık..
___- Düş Yok -__ Bu sabah düşümden ayrıldım ve uyandım Annemden doğmuşum gibi yeniden sanki Hiç kötü bir şey yok içimde kimseye karşı Dilim konuşmaz artık sözlerimse ağlamaktır.
Bu sabah yürüdüm güneşe karşı durmadan, Hep karşımdaydı acı gerçek; ona aldırmadan, Feryad ettim sessizce sana yar sadece sana Düşüm yok artık; deli düşüm ise kayıplarda.
Faili meçhul bir aşk bu kim yaktı canımı? Ben miydim? Sen miydin yüreğimi karartan? Kim suçlu hadi söyle bu rüyayı kabus kılan? Düşüm yok artık; deli düşüm ise aldı canımı.