Delinin Zoru
Bir süredir acıyarak baktığım delikanlının gözleri sık sık uzaklara dalıp gidiyordu. Düşünceleri sanki her an patlamaya hazır barut gibiydi. O an saldıracak dişini geçirecek içini dökecek birilerini arıyor gibiydi. Belli ki çok acı çekiyordu. Oturduğum sandalyeden doğrularak yavaş adımlarla yanına yaklaştım ve,
--Affedersiniz ama müsaade ederseniz oturabilir miyim ? dedim.
Bir müddet içerisinin pis havası ve ağlamaktan kızarmış gözleriyle beni süzdükten sonra,
--Buyurun tabi oturun.. dedi.
Delikanlının tam karşısında duran boş sandalyeye oturduktan sonra garsona işaret ederek,
--Ne içersin delikanlı ben bir çay alacaktım da
Dedim. Olanları anlamaya çalışıyordu. Şaşkınlığını henüz üzerinden atamamış gibiydi. Bir müddet yine şaşkın şaşkın yüzüme baktıktan sonra,
--Çay bende bir çay alayım aslında benim bir zehir e ihtiyacım var amma ben yine de bir çay alayım
Dedi. Garsona iki çay getirmesini söyledikten sonra,
--Affedersin haddim olmamasına rağmen işine karışacağım amma zehir almayı düşündüğüne göre mutlaka aşk acısı çekiyor olmalısın. Bu acıyı çok çok iyi bilirim. İstersen bana anlatabilirsin. Belki derdine merhem olabilirim. Böylelikle açılmış olursun. Dertler paylaşıldıkça hafifler...
Bu sırada garson çaylarımızı getirmişti. Çayından bir yudum aldıktan sonra,
--Kim olduğunu bilmiyorum amma iyi bir arkadaşa benziyorsun. İnan benim hikayem çok zor bir hikaye. Ne başı belli ne de sonu. Seni böylesine karmaşık bir hikaye ile sıkmam değil mi?
Dedi. Ben hemen çabuk çabuk,
--Ne münasebet sizi büyük bir dikkatle saatlerce dinleyebileceğimden kuşkunuz olmasın. Bana hikayenizi anlatma zahmetine katlanırsanız bilakis beni son derece mutlu edersiniz.
Dedim. Bunun üzerine sigarasından derin bir nefes çektikten sonra sanki sigarasının dumanları arasında o günleri yaşıyormuşçasına anlatmaya başladı.
--Sekiz Ekim tarihini ben var olduğum sürece unutmayacağım. O tarihte İzmir de sarışın güzel güzel olduğu kadarda büyüleyici masmavi gözlere sahip bir kızla tanıştım. Onu görür görmez daha önce hiç tatmadığım duyguları tatmaya başlamıştım. Aşk denilen kutsal duyguyu en sonunda bende tatmıştım. Ona haksızlık etmek istemem benim ilk ve tek aşk öğretmenim Sevilay olmuştu. Zira onu tanımadan önce ben hiç aşık olmamıştım ki? Onunla hayatımın en güzel en mutlu on altı ayını yaşadım. Onunla nişanlanıp evlenmeye karar vermiştik. Öyle ki Sevilay'ın ailesi bana 'Evladım ' diye hitap etmeye başlamışlardı. Her neyse sözü fazla uzatmayalım günlerden bir gün ben o güne kara gün diyorum bana Sevilay benimle evlenemeyeceği çünkü beni sevmediği başlangıçtaki duygularında yanıldığını söyledi. Evet beni seviyormuş amma bir dost bir arkadaş olarak. Mutlaka onun kanına birileri girmişti Sevilay'ı zehirlemişlerdi. Ben böyle düşünüyordum amma o öyle demiyordu. Başkasını sevmediğini arada bir başkasının olmadığını söylüyordu. Düşünebiliyor musun dün benim sevgilim nişanlım olan kız bugün bana arkadaş olarak kalmamızı söylüyordu. Bunu benim kabul etmemin ne kadar zor olduğunu hatta olanaksız olduğunu düşünebiliyor musun? Amma ben ne yaptım kabul ettim ve bu acıya katlandım. Nasıl olsa bir gün hatasını anlar ve yine eskisi gibi seni seviyorum senin kadının olmak istiyorum der diye bu acıya katlandım. Yıllar oldu ondan böyle bir söz beklediğim halde hala bana seni seviyorum demedi. Hala onunla görüşüyoruz amma bir dost arkadaş olarak. Yine onunla bir gün onu evliliğe razı etmek için buluştuğumuzda ona o kadar ısrar etmiştim ki yanında bulunan arkadaşına dönerek ' Kız bak şu Delinin Zoruna bak. Olmaz seninle evlenemem diyorum hala benim peşimden koşuyor hala benimle evlenmek istediğini söyleyip duruyor. Olmaz Korhan seninle evlenemem zorla güzellik olmaz. Anla artık yerleştir bu gerçeği beyinciğine. Anlasana Korhan seni sevmiyorum seni sevmiyorum bunu kaç kere söylemem gerekli sana. Kalbimde sana karşı bir aşk bir elektrik yok Korhan yok. Seninle evlenmemiz mümkün değil ' hançerleselerdi inan bu kadar kanamazdı yüreğim. Bana beni sevdiğini yüzlerce kez söyleyen sensiz yaşayamam diyen kız bana DELİ demişti. Hem de bir arkadaşının yanında. Evet belki de o haklıydı ben bir deliydim. Kendisine bu kadar büyük bir aşkla bağlandığım için ben bir aşk deliydim. Amma beni deli eden kendisine sırılsıklam aşık eden kendisi değil miydi? Her neyde bana deli dese de hala onu deli gibi seviyorum ve onsuz bir yaşam düşünemiyorum dostum. Onsuz bir yaşam yaşıyorken mezara girmek gibi bir şey. Şu an ben biraz olsun ayakta durabiliyorsam bir gün onun hatasını anlayıp benimle evleneceği umudu taşıyor olmamdır. Bende bu umut olmasa yaşamanın ne anlamı var ki? Her neyse kafanı fazla şişirdim galiba. Biraz da sen anlat dostum kimsin necisin ne yaparsın.
Korhan ile arkadaşlığımız bir kafede böyle başlamıştı. O gün ben kendisine kısaca beni anlattım. O ise tekrar tekrar Sevilay'ı nasıl büyük bir aşkla sevmekte olduğunu anlattı da anlattı. Onun için bu dünyada varsa yoksa Sevilay vardı. Başkası ötesi yoktu. Kendisine DELİ diyen bir kızı böylesine büyük bir aşkla hala seven Korhan ı anlamakta zorluk çekiyorum. Zaman zaman hala Korhan ile buluşup sohbetler ediyoruz. Tabi ki sohbetlerimiz hep Sevilay ile başlıyor Sevilay ile bitiyor. Korhan hala Sevilay'ı evliliğe razı edebilmiş değil ben edebileceğini de tahmin etmiyorum. Amma bunu ona söylemedim söyleyemedim. Dualarım ise onlar için. Umarım ben yanılıyorumdur. Keşke Korhan'ın bu aşkı için benim yapabileceğim bir şeyler olsaydı keşke..