Depresyonda Hayatlar / Son
Mevsimler Sühendan'ı beklemeyecekti. İşte güz, işte kış ve işte bahar. Ne çabuk geçmişti bunca zaman. Sühendan da tıpkı güz yaprakları gibi döküldü, kış mevsimi gibi mazisine büründü ve bahar mevsimi gibi toparlanmak için çareler düşündü...
Böyle sabahlardan birinde güneş sapsarı ışıklarıyla bir kez daha doğmuştu, ondan bıkmayanların yüzüne. Sühendan karmakarışık rüyalardan uyanıyordu her defasında ışığa... Ama artık bu karmaşıklığı sürdürmenin bir anlamı yoktu. Bir çare düşünmeye başlamıştı içinden. Bir adım atmalıydı, uyanmak için içine düştüğü dehlizden. Bir adım ki; onu hayata bağlayan.
Eşiyle birlikte atlatmaya çalıştığı derin nöbetlerden sonra ilk defa bir pazar kahvaltısında yüzü güldü Sühendan'ın . Belki de bu gülümseyiş yeni başlayan bir düşün gerçeğe yansımasıydı. Yeni kararlar almıştı Sühendan bu düşün etkisiyle. Ve ilk defa düşlerinin peşine düşmek için yemin etmişti. Beklemeyecekti bu sefer ve geçmişe gömülüp üzmeyecekti kendinin olanları...
Hayallerini anlattı Sühendan uzun uzun. Yapmak isteyip de yapamadıklarının üstüne kondurdu kendinden emin sözcükleri birer birer . Gökyüzü şaşırdı Sühendan'ın kararlılığına. Eşi, evi, aynadaki yüzü şaşırdı. Hiç böyle bir yüz görmemişti çünkü paslanmış aynalar. Evin yüzü parlamamıştı hiç bu kadar derinden... Eşyalar bile gülümsedi bu değişikliğe. Griden maviye döndü sanki bir anda her şey...
...
Ne çok beklemişim dedi, adım atmak için. Ne çok özletmişim kendimi, beni arayanlara... Nasıl da perdelenmiş zihnim geçmişin acılarıyla. Güneş ne kadar geç gelmiş evime... Sühendan Ertesi gün günün ilk ışıklarıyla perdeleri açtı. Güneşin arsızca içeri girmesine izin verdi. Artık karanlığa dalıp lanet okumayacaktı etrafına. Ve artık yeniden başlayacaktı bir yerlerinden kaçırdığı hayatına...
O gün en güzel yemekleri pişirdi Sühendan eşi ve kendisi için. En güzel kıyafetlerini seçti sadece o akşam için. Yıllardır söylemeyi unuttuğu sevgi sözcükleri için dudaklarını kıpırdattı. İhmal ettiği yürekler için Allah'tan af diledi...
İlk defa geçmişi tekrar etmekten vazgeçmişti. Ve anı yaşamanın güzelliğini keşfetmişti. Sühendan anladı ki; yarın diye bir şey yok. Henüz gelmemiş zamanlara sövmenin bir anlamı kalmıyordu artık...
Az sonra kapının zili çaldı. Yüreği çınladı Sühendan'ın sevinçten. Gelen en çok sevdiği ve sevgisini her defasında gizlediği eşiydi... Sühendan'nın yüreğindeki kıpırtı avizeleri titretiyordu sanki. Vestiyer sağa sola sallanıyordu. Kapının tokmağı bile telaşlanmıştı dışarıdaki misafiri içeri almak için...
Sühendan eşi konuşmadan cümleye girdi,
-Biliyor musun aşkım! Hep, mutsuzum diyerek geçmişin intikamını aldım kendimden ve sizlerden. Oysa ne kadar mutluymuşum ben sevdiklerimin yanında... Bunu çok geç anladım, nöbetleri birbirine ekledikçe... Uzun zaman oldu biliyorum ama seni çok özlemişim, farkına varmadan ve seni çok seviyorum.Seni çok çok seviyorum aşkım...
-Biliyorum tatlım. Bu yüzden senden hiç vazgeçmedim. Yerle gök birbirine karışsa da senden vazgeçmeyeceğim.Sen benim doğumdan kıyamete en değerli yolculuğumsun Sühendan. Haydi, içeri girelim. Bu akşam bizim hayata yeniden doğuşumuz...
...